BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI MİLLİ ŞEHİT MEHMET KEMAL BEY’İN ŞEHADETİNİN 106. YILI - MİLLİ ŞEHİT KANUNLARI
İstanbul’un işgal faciasını yaşadığı kanlı dönemde, Şehzadebaşı Karakolumuz İngiliz askerleri tarafından basılmış askerlerimiz şehit edilmiş yaralanmıştır. (16 Mart 1920).
Ermeni terör örgütleri Türk yöneticileri hakkında ölüm kararı almış, Ermeni terörist Solomon Teiliriyan, Talat Paşa’yı 15 Mart 1921günü Berlin’de, Ermeni terörist Misak Torlakyan, Azerbaycan’ın ilk İçişleri Bakanı Behbut Han Cevanşir’i 18 temmuz 1921 İstanbul’da, Ermeni terörist Arşavir Şıracıyan, Sadrazam Sait Halim Paşa’yı 6 aralık 1921 günü Roma’da, Aram Yerganyan Bahaettin Şakir ve adı belirlenemeyen bir Ermeni terörist Cemal Azmi Bey’i 16 nisan 1922 Berlin’de şehit etmiştir. .
Birinci Dünya Harbi sırasında Ermeni çetecilerin Rus ordusuyla birlik olup Türk ordusunu arkadan vurma yöre halkına zülüm uygulamalarına tedbir olarak Osmanlı Hükümeti, çıkarttığı “geçici sevk ve İskan Kanunu “ ile bir kısım Ermenileri ülkenin bir başka bölgesine nakletme kararı alır.
Osmanlı yönetimi bu barışçı tedbirin uygulamasını çok sıkı takip eder. Eksikliği görülen görevliler mahkemeye verilir, bir kısmı suçsuz bulunur, bir kısmı ceza alır.
Ancak Mondros mütarekesinden sonra dosyalar yeniden açılır. İstanbul’un işgal altında olduğu, Damat Ferit Hükümetinin işbaşında bulunduğu ortamda, İngilizlerin baskısıyla “kurban arama siyaseti” başlatılır ve Türk bürokratları yeniden yargılanır. İtilaf devletlerinin kontrolündeki İstanbul’da Ermenileri göç ettirme suçu bahane edilerek, vatanseverler her yerde aranır, sıkıştırılır. Yargılamalar “Ermeni intikam hareketine” dönüştürülür.
İstanbul'un işgal altında olduğu dönemde Geçici Sevk ve İskan Kanunu'nun gereğini uygulamakla, yöre halkını Ermeni çetecilerin katliamından kurtaran bir kısım Türk Bürokratları yargılanarak idam edilir .Bir kısım Türk yöneticileri ise Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilir.
"İşgal altındaki İstanbul'da Nemrut Mustafa Divan-ı Harbi; Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey hakkında verdiği idam kararı ardından, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları hakkında da idam kararı vermiş katil, işbirlikçi bir mahkemedir.
Bu cinayet ve faciaları Atatürk’ün T.B.M.M kabullenmez ve unutmaz. 27 Haziran 1926'da "Ermeni Suikast Komiteleri tarafından Şehit edilen veya Bu uğurda suver-i muhtelife ile ducar-ı gard olan ricalin Ailelerine verilecek Emlak ve Arazi hakkında 882 sayılı Kanun çıkartılır. [1]( 405 sayılı Resmi Gazetede yayımlanır)
Kanunun 1. Maddesi: Ermeniler tarafından siyasi maksatlarla şehit edilen Türk siyasi heyetinin eş ve çocuklarına Ermeni emval ve emlaki metrukesinden bir meslek temlik olunur.
2.Madde: İşbu meskenin kıymet ve mahiyeti "şehit edilen zevatın en müreffeh zamanındaki hal ve şanı dikkate alınarak" takdir olunacağı belirtilir.
Kanunun çıkarılma sebebi "Memleketin kurtuluşunu, geleceğini, saadetini ilerleme ve gelişmesini hayat tarzı kabul eden ve suikasta maruz kalarak şehit edilen yöneticilerin geride bıraktıkları eş ve çocukları milletin ve devletin emanetindedir.
Büyük idealler peşinde hayatlarını feda eden büyük insanların aile ve evlatlarının acılarını teselli etmek, onları mükafatlandırmak, benzerlerini gayrete getirmek ve milletin şükran hislerini göstermek, kuvvetlendirmek, onların fakir fukara durumuna düşmemesi için gereğini yapmak şeklinde açıklanır.
Bu Kanun çerçevesinde "Talat Paşa,Cemal Paşa (13.4.1924-478), Cemal Azmi Bey, Bahaeddin Şakir, Cemal Paşa'nın yaverleri Süreyya Bey,Nusret Bey, Sait Halim Paşa'nın aile fertleri olan 22 kişiye şeref aylığı bağlanır.
Tehcir Meselesinden dolayı Kürt Mustafa'nın Riyaset ettiği Divan-ı Harp kararıyla idam edilen, mahkeme sırasında kaçıp intihar eden Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit Bey, Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey 14 ekim 1922 de,Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Bey 25 aralık 1921'de Milli Şehit ilan edilir ve aile mensubu 20 kişiye "vatani hizmet tertibinden ömür boyu şeref aylığı" bağlanır.
Her şehit ailesine tazminat olarak bir miktar para verilir. TBMM'si bu para yardımının Devlet bütcesinden değil, suç işleyerek kaçan ve bir daha geri dönmeyen Ermenilerin mallarından yardım yapılmasına özen gösterir !
No:106-Boğazlıyan Kaymakamı esbakı Kemal Bey’in ailesine hidematı vataniye tertibindenmaaş tahsisine dair Kanun.
14 Teşrinievvel 13338 ve Safer 1341
Kanun No:271
Madde 1-Şehidi Milli Boğazlıyan Kaymakamı esbakı Kemal Bey’in zevcesi Hatice Hanımla kerimeleri Müzehher ve Müşerref Hanımlara ve mahdumu Adnan Bey’e hidematı vataniye tertibinden beşer yüz kuruş itibariyle şehri iki bin kuruş maaş tahsis edilmiştir.
Kanun layihasının tevdii tarihi :23 Ağustos 1338
Müzakere tarihi :14 Teşrinievvel 1338
Atatürk'ün T.B.M.M'si bu kanunları çıkararak Ermeni Komiteleri tarafından görevleri gereği hedef olarak seçilen veya düzmece mahkemelerde yargılanarak idam olunan, tek suçları devlete hizmet etmek için çabalamak olan yetkililerin geride bıraktıklarının yanında olduğunu "Şehitlerin bu cezaları hak etmediklerini, mahkeme kararlarının düzmece olduğunu ve esas suçluların Ermeni Komiteleri" olduğunu gösterir.
Şehit Mehmet Kemal Bey’in kızları dedelerinin gözetiminde Çamlıca Kız Mektebinde parasız yatılı tahsil görürler. Müzehher Kemal’in evlendiğini öğrenen Aka GÜNDÜZ "kardeşimin kızı” dediği “Unutulmayan adamın gelin olan kızına” [2] adını verdiği makalesinde “Mustafa Kemal’in Gelini” hitabında bulunur, “Boğazlıyan şehidi ve iç hıyanet kurbanı Kemal’in torunları yarın ki yüksek medeniyetli sağlam Türkiye’yi, her tarafından emin ve irfanlı Türkiye’yi, hak edeceklerin en ön safında bulunmalıdırlar.” öğüdünde bulunur.
Mehmet Kemal Bey’e Mülkiye Şeref kitabında Mülkiyeli Şehitler arasında “Milli Şehit” olarak mümtaz bir yer verilir [3].4 Aralık 1968 günü Mülkiyeliler Birliği Salonlarında açılan “Mülkiyeli Şehitler Resim Sergisi büyük ilgiyle karşılanır. Şehit oluşunun ellinci yıl dönümü olması dolayısıyla dergi ilk sayısını Milli Şehit Boğazlayan eski Kaymakamı Kemal Bey’e ayırır.
Mülkiyeliler hakkında en önemli kaynak eseri yazmış olan Ali Çankaya’nın kitabında Mehmet Kemal Bey “Mehmet Kemal (Milli Şehit) (Okul Nu:156)Aziz Vatanımızın selameti namına, hayatını istihkar ederek çalışan ve bu uğurda çok genç yaşta can veren Mübeccel şehitlerimizdendir” ifadesiyle tanıtılır.[4]
Mehmet Kemal Bey’in hayatı gazetelerde tefrika edilir.[5]
Mülkiyeliler Birliği Milli Şehit Kemal Bey’in anıt mezarını yaptırır. [6]
Mehmet Kemal Bey’in aile arşivindeki bir belgeye göre cenaze töreni sonrası faili meçhul bir cinayet işlenmiştir. Naci Sadullah [7] Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in cenaze törenine katılan ve konuşma yapan Dnz. Miralay İsmail Hakkı Bey’in yaya kaldırımda giderken bir araba tarafından çiğnendiğini tekrar tekrar çiğnendiğini Ermeni oldukları açıklanan katillerin bulunamadığını yazar.
Bir süre sonra Türkiye’de Milli Şehitler konusu unutulur.
Bu ilgisiz düşmanca durumdan aralarında Talat Paşa’nın mezarının da bulunduğu Abide-i Hürriyet Anıtı Şehitliği de nasibini alır. Arazisi gasp edilir. Yapılan hırsızlıklarla şehitlikten sürekli parçalar çalınır. Atatürk’ünde ziyaret ettiği Osmanlı döneminin anıtkabirine İstanbul Büyükşehir Belediyesi ilgilenmez. İstanbul Adalet Sarayı yetkilileri keyfine göre kullanır.!
Soykırım iddialarına karşı milleti savundukları görüntüsünü veren yetkililer Geçici Sevk ve İskan Kanununun gereğini uygulayanların önce dönemlerinde yargılandıklarını, bir kısmının suçsuz bulunduğunu dikkate almadan, işgal altındaki İstanbul da yapılan yargılamaların İngiliz baskısı, Ermeni yalancı şahitlerin delaletiyle yapıldığı gerçeğini görmezden gelerek "Tehcirden sorumlu tutulan Türk Bürokratları idam dahil çeşitli cezalara çarptırıldılar" diyerek, Mahkeme kararlarını,Türk Bürokratlarının suçlu olduğunun kanıtı gibi yorumlayarak kamuoyunu yanıltmaya başlarlar.
Son dönem Kadıköy Belediye Başkanlarının hiçbir 10 Nisan’larda Mehmet Kemal Bey’in mezarı başındaki törenlere katılmamışlar, Kadıköy Gazetesinde Mehmet Kemal Bey ‘in şehadeti konusunda basımı teklif edilen makaleye gazetelerinde yer vermemişlerdir.!
Siyasi Parti yetkilileri, Milletvekilleri Milli Şehit Kanunlarını bilmek zorundadır, görmezden gelmeye hakları yoktur. Milli Şehit kanunlarının varlığının aksine karar almak, Ermeni soykırımı iddialarını sahiplenmek Atatürk'e ve onun Meclisine hakaret demektir. Yüreğinde azıcık Atatürk ve Türklük sevgisi olanların asla yapmaması gereken davranıştır. Bu sebeplerle konu tarihçilere de bırakılamaz, TBMM'nin sahiplendiği gibi gereği yapılır.
Tehcir Meselesinden dolayı Kürt Mustafa'nın Riyaset ettiği Divan-ı Harp kararıyla idam edilenler grubunda ilgili kanunda adları geçen 20 kişiden sonuncusu olan Milli Şehit Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey'in kızı Müşerref Gürenci'nin İzmir'de yaşadığını Aydil Erol öğrenir. Arkadaşı Celal Öcal'ın yaptığı görüşme Türk Dünyası Araştırmaları Tarih Dergisinde yayımlanır [8].
Müşerref Gürenci dedesinin Atatürk’le ilgili hatıralarını ve aile arşivini paylaşır. Babasının idamı sonrası fotograflar çekilmiştir.
1-Dedesi'nin babasının cenazesini Sirkeci'den bir motorla Kadıköy'e getirmesi.
2-Mehmet Kemal Bey'in Teyzesinin kaldığı Kadıköy Mühürdar Sokağı 67 no'lu evden cenazesinin çıkartılması.
3-Türk Bayrağına sarılı tabutun Askeri birlik eşliğinde taşınması.
4-Askeri Tıbbiye ve Üniversite öğrencilerinin "Türklerin büyük şehidi Mehmet Kemal" yazılı çelenkle cenaze töreninde bulunması.
5-Mehmet Kemal Bey'in üç fotoğrafı aile arşivinden çıkar. Fotografların arka yazılarını oğlu Adnan Ergüder yazar. (Bigünah yere babamın idamı .....)
Müşerref Hanım'ın çantasından babasıyla ilgili düzgün bir şekilde topladığı evrak ve belgeler çıkar. Bu belgelere göre Babasının mezarına Mülkiyeliler Birliği sahip çıkmıştır.
Babasının arkadaşı olan Aka Gündüz'ün, ablasını Cumhuriyet Kadını, Mustafa Kemal'in gelini olduğu vurgusu yaptığı "Unutulmayan adamın gelin olan kızına" makalesinin yazılı olduğu (Cumhuriyet Gazetesi)
Eminönü Mal Müdürlüğünden verilen "kaydı hayat şartıyla şeref aylığı" belgesi.
Babasıyla alakalı gazete tefrikaları.
Müşerref Gürenci Hanım TRT'nin "Son Tanıklar" belgeseline arşiviyle katkıda bulunur. Ancak babası ile ilgili anlattıklarına belgeselde yer verilmez.
Adana Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün diktiği "Milli Şehit Mehmet Kemal Bey'in heykelinin açılış törenine katılır. Törene KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın katılması ilgi arttırır. (17 Mayıs 2003)
Müşerref Gürenci Hanım hayatının son dönemine kadar Ermeni soykırımı iddialarının gündeme getirildiği her gelişmede evinde düzenlediği basın toplantılarıyla en yaşlı Şehit kızı sıfatıyla açıklamalarda bulunur..
Türk Dünyası Kültür ve İnsan Hakları Derneği tarafından İzmir’de yılın annesi seçilir.
Ressam Embiya Çavuş'un İzmir'de düzenlediği "Türk Dünyasının kültür varlığı ve yaşadığı dram" sergisinin açılışını yapar .[9]...
İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal, İzmir Vali yardımcıları, İzmir Türk Birliği Dernekleri Müşerref Gürenci Hanım’ı evinde ziyaret eder.
Ömrünün sonuna kadar taşıdığı "En yaşlı Şehit kızı" sıfatını başarıyla temsil eder, 2008 yılında vefat eder.
Mehmet Kemal Bey’in idam sehbasındaki son sözleri, vasiyeti sadece TBMM’de değil halkımız tarafından da yerine getirilir. Hakkında çok sayıda eser yayımlanır [10]. Her 10 Nisan’da mezarı başındaki anma törenine başta Kartal Belediye Başkanı Dr. Altınok Öz olmak üzere Yozgat –Boğazlıyan Dernekleri, Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, STK’lar katılmaya devam ediyor. Zeki Kuşoğlu tarafından “Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Bey -2007” madalyonu basılır .
Milli Şehitlerimiz Atatürk’ün Türkiye’ye yadigarlarıdır. Mehmet Kemal Bey’in şehadetinin 100'ncü yılında çok anlamlı bir tören gerçekleşecektir.
Milli Şehidimizin kızı Müşerref Gürenci’nin çocukları Yalçın Gürenci,Kemal Gürenci diğer kızı Müzehher’in çocuğu Güler Emiroğlu, Ayla Emiroğlu, oğlu Adnan’ın oğlu Mehmet Kemal Ergüder adlarında beş torunu hayattadır .
Mehmet Kemal Bey’in idam sehbasındaki “Borcum var, servetim yok. Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum Eminim o asil millet sahip çıkacaktır” dediği, ilgili Milli Şehit kanununda adı geçen çocukların torunları dedelerinin vasiyetini yerine getiren T.B.M.M’ne şükran mesajlarını açıklar, dedelerinin vasiyetine sahip çıkan Türk Milletine şükran duygularını iletmek üzere 6 Nisan 2019 günü Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nda düzenlenen toplantıya ve 10 Nisan 2019 günü mezarı başındaki törene katılırlar.
Milli Şehit Mehmet Kemal Bey’i şehadetinin 106 ncü yılında saygi ve rahmetle anıyoruz.
CELÂL ÖCAL
Milli Şehit Mehmet Kemal Bey
Bigünah olarak idam edilen babamın ölüm tarihi 10 Nisan 1335 (1919) saat 19.00 da (Beyazıt Meydanında idam edilmiştir) Doğumu 1885 .Dedem Sirkeci Gümrük müdürü Arif Bey ve halamın beyi Anadolu Ajansı mümessili İhsan Barlas ile oğlu (Babam) Şehit Kemal’in naaşını Kadıköy’e motorla geçirirken.Adnan Ergüder .Arif Bey oğlunun cenazesini Sirkeciden Kadıköy’e götürür.
Bigünah olarak babamın idamı.10 Nisan 1335 Perşembe saat:19.00 da Beyazıt Meydanında cenazesi Türk münevverleri,Tıbbiyelilerin omuzlarında çelenk üzerindeki yazı "Türklerin büyük şehidi Kemal Bey" Adnan Ergüder.
Bi günah olarak babamın idamı. 10 Nisan 1335 (1919) Perşembe saat:19.00 Beyazıd Meydanında cenazesi Türk münevverleri, Tıbbiyelilerin omuzlarında. Büyük teyzemin evinden Kuşdili Mahmutbaba mezarlığına ebedi istiratgahına götürülmek üzere çıkartılırken (Kadıköy Mühürdar 67 no'lu evden çıkartılır teyzesi İsmet Hanım'ın evinden Türk bayrağına sarılarak çıkartılır.
Celal Öcal, Müşerref Gürenci, Şükrü Karaca
Zeki Kuşoğlu tarafından yapılan “Boğazlıyan Kaymakamı Milli Şehit Kemal Bey Madalyonu
KIZI ŞEHİT BABASINI ANLATIYOR
Milli Şehit Mehmet Kemal Bey’in kızı Müşerref Gürenci hanım Kadıköy’de yaşamıştır. Babası ile ilgili bütün bilgi ve fotoğrafları kamuoyu ile paylaşır.
1-Çocukluğuyla ilgili olarak: Ben babamı hayal meyal hatırlıyorum. İdam edildiğinde 5 yaşındaymışım. Dedem babamın idam edildiğini bizlerden saklamıştı.İlkokula gidinceye kadar dedemi ,babam biliyordum. Olayı ilk defa okula yazdırıldığım gün öğrendim. Çamlıca Kız okulu müdiresi beni ve ablamı sınıfla tanıştırırken “Çocuklar şimdi size 2 kardeş getirdim, bunlar sizin en kıymetli arkadaşlarınız olacak” dedi. Babamı anlattı. Öyle güzel anlattı ki “babam idam edilmiş” diye gururlandığını anlatmıştır.
2-Müşerref Hanım Dedesinin Atatürk’le görüştüğünü de söylemişti. Dedem Konya’da Atatürk’le görüşmesini bize anlatmıştı. Atatürk dedemi görünce "gel bakalım devletin babası” der. Dedem, “Aman Paşam devletin babası sizsiniz” cevabını verir. Atatürk "Sen öyle bir evlat yetiştirdin ki, o bu meşaleyi tutmasaydı, biz ateşi yakamazdık. Işık tutan senin oğlundur.." cevabını verir. Hepimizin hatırını sorar. Dedeme "Evlatlarını bana ver, ben ilgileneyim, teklifinde bulunur. Dedem, "Onlar bana VEDİA’dır Paşa Hazretleri, siz iaşesini teymin edin" der. Atatürk "İstanbul’a git 20.000 liralık bir mülk beyen, yalnız Ermeni malı olsun" diyor. Bize Kadıköy ve Taksim’de birer ev satın alınıyor ve dört hisse olarak tescil ediliyor, maaş bağlanıyor. Hala alırım.
Celal Bayar (babamı tanırdı) ne zaman gitsem bizi kabul ederdi.
Sık sık duyduğumuz, "Bizim Ermeniler’den, Rumlardan komşularımız vardı. Biz onlara giderdik, onlar bize gelirdi, aramızda kötülük yoktu” demeye getirilen bir ifade kullanılır. Müşerref Hanımda bu görüşte olmakla birlikte farklı bir hikaye anlatmıştı.
3-15-16 yaşlarındaydım.Kadıköy’de bir berberde bulunduğum sırada bir kadın geldi. “Sizin baba’nız kasap mıydı?.." Diye sordu. Bir Ermeni geçerken sizi göstererek “Kasap Kemal’in kızı gidiyor” dedi?.. Ben, “Boğazlıyan Kaymakamı Şehit Kemal Bey’in kızıyım” dedim. Ermeniler bizi “Kasap Kemal’in kızı” diye o muhitte anıyor ve tanıyorlarmış.Biz bilmiyormuşuz!
4-Annem, babam Bekirağa Bölüğünde tutuklu iken görüşmüş. Babam’ın idam sehpasında açıkladığı vasiyeti halkımızı coşturmuş. Yardım olarak para toplanmış. Ailemize verilmek istenen parayı teyzem kabul etmemiş. Para daha sonra Malta’ya sürülen, Bekirağa Bölüğünde mahkum arkadaşlarında kalmış. Dedem idam sonrası babamın cenazesini almış Kadıköy-Mühürdar’daki teyzemin evine götürmüş.
5-Babamın mahkumiyeti sırasında arkadaşları babamı kurtarmak için plan yapmış. İzinli olarak dışarı çıkarılmış. Zarof İskelesine yanaştırılan kayıkla kaçırılacakmış. Kaçabileceği söylendiğinde. Babam görevli askeri göstererek "Ben kaçarım ama benim yerime bu çocukları öldürürler, onlara kıyamam, ben suçsuzum" demiş.
Sait Molla mahkemede babamın aleyhinde konuşmuş, Refi Cevat,Ali Kemal Galip Bey aleyhinde yazı yazmış. Başbakan Şükrü Saraçoğlu da babamı tanırdı "yakın görüşürdük". Demişti.
Müşerref Hanım, Tansu Çiller’in gafına, Elif Şafak’ın soykırım iddialarına evinde düzenlediği basın toplantılarıyla cevap vermişti.
Kemal Kerinçsiz ve arkadaşlarının düzenledikleri Beyazıt Meydanındaki mitinge, Ulusal Kanal’ın hazırladığı belgesel öncesi yapılan panele mesaj göndermişti.
Evlat olarak babasına sahip çıkma görevini ömrünün sonuna kadar sürdürmüştü.
“Türkiye’nin en yaşlı şehit kızı” sıfatını taşıdığı bildirilince, İzmir Valisi Oğuz Kağan Köksal ve İzmir Vali yardımcısı Mustafa Tamer tarafından (görev devrelerinde) ziyaret edilmiş, Ege Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon tarafından eli öpülmüştü.
En ilgili görülen tarihçilerin yaptıkları “tehcir’den sorumlu tutulanlar idam dahil çeşitli cezalara çarptırıldılar” ifadesinin yanlışlığına dikkat çekiyorum.
MİLLİ ŞEHİT KANUNLARINA DÜŞMANLIK VE MEHMET KEMAL BEY’İ GÖRMEZDEN GELME GİRİŞİMLERİ
1980’li yıllara kadar Mehmet Kemal Bey’i Milli Şehit ve Mülkiyelilerin iftihar ettiği meslek büyüğü olarak tanımlayarak sahip çıkan Mülkiyeliler Birliği yönetimleri uzun zamandır Mehmet Kemal Beyin adını dahi anmamaktadırlar. Dergileri ve katıldıkları sergilerde Ermeni soykırım iddiası sahiplerinin yanında bulunuyorlar!
Avukat Kemal Kerinçsiz’in başkanı bulunduğu Büyük Hukukçular Birliği tarafından Mehmet Kemal Bey’in şehadetinin 88.yılı anısına idamın gerçekleştiği Beyazıd Meydanına 70x150 cm ebadında dikilen mermer anıt, "İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğü" tarafından kaldırılmıştır. [11] Milli Şehit Kanunlarına saygı, tarihe saygı gereği küçük bir mermer plaket’e bile “Kent dekoru bozuluyor” sözde gerekçesiyle tahammülsüzlük Türk düşmanlığı örneğidir.
Hrant Dink cinayetinden sonra kamuoyuna hakim kılınan “Hepimiz Ermeniyiz, Ermenilerden özür” kampanyasının temsilcilerinden Ankara Barosu Avukatlarından Bendal Celil Ezman “Kemal Bey’in her idam yıldönümünde yapılan anma törenlerine katılan kamu görevlilerinin 'suçu ve suçluyu övdükleri için' yargılanmasını ister .
Ankara 2.Sulh Ceza Mahkemesinden: “1-Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in heykellerinin kaldırılması 2-Talat Paşa adının bulvar ve sokak isimlerinin kaldırılması, 3-1915’de Sait Halim Paşa hükümeti tarafından soykırım yapıldığı yönünde karar alınması” talebinde bulunur, talebi kabul edilmez..[12] Talebini bu sefer Yozgat Mahkemesinde tekrarlar. Boğazlıyan Kaymakamlığı önünde bulunan “Milli Şehit Kaymakam Kemal Bey Anıtının kaldırılması” talebi yine kabul edilmez, karar bir üst mahkeme tarafından da onaylanır. Hızını alamaz taleplerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de götürür. AHİM de talebini kabul etmez.[13]
Bu konuda Murat Bardakçı, “Avukatın yerinde ben olsa idim, adliyeye hazır gitmişken dava dilekçeme –İstanbul’un Bizans’a iadesini, Fatih Sultan Mehmet’in işgalci olarak ilanını, Haçlı seferlerine mukavemet ettiği akınları durdurduğu için Kılıçarslan’ın mezarının bulunup deşilerek Vatikan’dan özür dilenmesini ve Yunan ordusunun 1922 ağustosunda esir edilen başkumandanı General Trikopis’in hatırasından af dilenmesi talebinde bulunurdum” diyerek Türk kamu vicdanının öfke ve kızgınlığının sesi olmuştur.
“Özür diliyorum” kampanyasına imza atanlara “sütü bozuklar”, “uşaklık” diyerek tepki gösteren eski bakanlardan Hasan Celal Güzel’e, Avukat Bendal Celil Ezman dava açar. 1915 yılında yaşananları anlatarak Sait Halim Paşa Hükümeti tarafından Ermeni vatandaşlarına karşı “soykırım” yapıldığını öne sürer.
10 Nisan 2011’de Milli Şehit Mehmet Kemal Bey’i mezarı başında yapılan anma törenine Yozgat Boğazlıyan Kemal Bey Lisesi öğrencilerinin öğretmenleri eşliğinde törene katılması Agos ve yandaş gazetelerde Milli Şehitlerimize düşmanlık hislerini alevlendirilir [14]. Onlar için Atatürk,T.B.M.M kanun,görev devletin korunması önemli değildir.
2016 yılında “Nar niyetiyle Türk Ermeni ilişkilerinde unutmanın değil, hatırlamanın zamanı” [15] adıyla Dışişleri Bakanlığı desteğinde tek taraflı propaganda yüklü sergi açılır. Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru tarafından açılan, küratörlüğünü Güzin Erkan’ın yaptığı sergide “Zavallı Ermeniler Neler çekmişler!, kültürümüze ne büyük katkıda bulunmuşlar!, Ne büyük haksızlıklara, kötülüklere maruz kalmışlar” duygusu uyandıran mesajlar çok başarılı bir şekilde verilir. Ya bizim çektiklerimiz! Ermeni çetecilerin yöre halkına yaptıkları büyük mezalim ve katliam, Rus ordusunun yanında Ermenilerin yer aldığı, katliama uğrayan halkımızın toplu mezarlarından, Van şehrimizin yok edilmesinden söz edilmez. Acındırma duygusuyla propagandalarını çok güzel yaparlar. Dışişleri Bakanlığı Şehitlerine sergide bir duvarın arkasında sembolik bir yer verilir.. Bıçakla kesilmiş Nar’dan sızan kan görüntüsüne yazılmış “Bazı yaralar kapanmaz” sloganı ile Türk’e ve Türk devletine duydukları kin ve nefreti tanımladıkları gözden kaçmaz. Sergi maksadı “Unutmanın değil,Hatırlamanın zamanı” diye adında saklı böyle bir sergiye Dışişleri Bakanlığının destek vermiş olması çok acıdır. Ermeni lobisinin Dışişleri Bakanlığımıza başarıyla nüfuz ettiğinin kanıtıdır.!
“Türkiye geçmişiyle yüzleşmeli” talebini seslendirenler Atatürk’ün T.B.M.M’nin aldığı Milli Şehit Kanunlarını göz ardı etmekte gizli açık Türk ve Türkiye düşmanlığı girişimlerinin aleti olmaktadırlar .
Gösteri ve Yürüyüşler Kanununun açık hükümleri göz ardı edilerek kamuya açık mekanlarda asla eylem yapma izni verilmezken 12 yıldır Şişli’de çift yönlü trafik kesilerek yapılan Hırant Dink’i anma töreni yapılmasına izin verilmesi devlet otoritesinde çifte standart örneği olmaktadır. Konu Milli Şehidimiz Mehmet Kemal Beye gelince düşmanlığın her türlüsünün sergilenmesi adalet değildir.
Hrant için ağlayalım fakat Milli Şehitlerimiz için de ağlayalım. Hrant’a dostluk ve sevgi besleyenler, Milli Şehitlerimiz için de aynı ilgi ve sevgiyi göstermiyorlarsa ortak noktamız yok demektir.
Hukukçular, Siyasetciler, Mülkiyeliler Birliği Mehmet Kemal Bey’i ve Milli Şehit Kanunlarını bilmemekte, Milli Şehit Kanunu yokmuş gibi politika ve siyaset yapmaktadırlar. Bu tavrı şiddetle kınıyoruz.
UNUTULMAYAN ADAMIN GELİN OLAN KIZINA
Gazetede şunu okudum; (Boğazlıyan Kaymakamı şehit Kemal Bey’in kızı Müzehher Hanım kıymetli doktorlarımızdan Hasip Bey’le evlendi.) Bunu okur okumaz, kafamın içindeki çerden çöpden hafızamı tırnaklarımla karıştırdım. Dış düşman… İç düşman.. sahillerde dritnovut salvoları…Öz yurt dağlarında hıyanet bombaları…Türk köylerinin satırdan geçmeleri şurası burası… Derken Boğazlıyan… Sonra onun Kaymakamı…Ondan sonra mütarele… Gene dış düşman iç düşman…Bu sefer hıyanet, dağlardan şehirlere inmiş, şehirlerden Sirkeci’ye, Sirkeci’den Bekirağa’ya, Bâbıâli’ye, Ayasofya’ya, Saray’a çıkmış. Nihayet bir alacakaranlık. Bir sehba… Ve çatalları arasında kahraman Boğazlıyan Kaymakamı'nın güleryüzlü, ölmüş cesedi sallanıyor. Aradankaç bin asır geçti bilmiyorum. Yalnız bu sabah, üç dört ücretli satır içinde öğreniyorum ki bizim Kemal’in kızı Müzehher büyümüş, çağına gelmiş, hanım olmuş ve bir aile yuvası kurmuş. İşte bu açık mektubu ona yazıyorum, fakat asıl muhatabı bizden sonra gelecek nesillerdir.
Kemal’in kızı Müzehher Hasip
"Düğünün kutlu ve mutlu olsun. Hayatın nikah denilen tabii bir hadisesi için bundan fazla söylenmez..
Benim sana bu mektubu yazmaktan maksadım var.
Önce ben senin bababın cidal ve gaye kardeşiyim. Baban büyük ve milli davaların her cephesinde özüne yaraşan bir besalet,bir kudret ve necabet göstermekten bir an geri kalmamıştır.
O kadar ki, o alacakaranlıkta onu astıran ve asan lanetleme insanlar, çatal direkte sarkıp sallanan ölüsüne bile yanaşamamışlardır.
Onun mezar kitabesini ben yazdım. Milli mücadelecilerin cephede çıkardıkları gazetede intişar etti. Bilmem o beyitler bir kırık taşın üstüne kazılıp mezarının başına dikildi mi?
Ve gene bilmiyorum, onun ara sıra heyecanlananlar tarafından ziyaret edilen bir toprak tümseği var mı?
Fakat ister olsun ister olmasın, artık onun tertemiz neslini üretecek, namı gibi ebedileştirecek yepyeni bir yuvası var. Senin kurduğun yuva.
İşte bundan bahsedeceğim.
Sana çok evlat dilerim. Çocuklarını baban gibi terbiye edeceksin. Analık şevkatini, atalık vazifeni bu noktada teksif edeceksin.
Bu vatan, bu millet ve bu inkilap için baban kadar yılmaz, onun kadar yorulmaz ve hatta ondan daha ateşli olsun çocukların.
Gözlerini budaktan değil, fakat akla sığmaz milli tehlikelerden kırpmasınlar.
İnkılap henüz bebedir. Yürüyeceği yollar, varacağı hedefler çok uzundur. Her türlü ihtimallerle doludur.
Çocuklarını öyle yetiştireceksin ki iliklerine kadar intikam kesilsinler. Çünkü babanın alınacak intikamları çoktur. Çocukların geri kalıştan, irticadan, hıyanetten, bozgundan, iradesizlikten intikam alsınlar.
Boğazlıyan Şehidi ve iç hıyanet kurbanı Kemal’in torunları yarın ki yüksek medeniyetli sağlam Türkiye’yi her tarafından emin ve irfanlı Türkiye’yi halkedeceklerin en ön safında bulunmalıdırlar.
Bunu sen yapacaksın Kemal’in kızı!
Onlar yalnız ölen Kemal’in torunları olmasınlar, yaşayan ve yaratan Gazi Mustafa Kemal’inde çocukları olsunlar.
Babanın asıldığı sehba henüz parçalanmamıştır.
Cehil, melon şapkalarımızın etrafını ipekli kurdela gibi kuşatmaktadır.
Medrese ve Sevr kapıları kapanmamıştır. Mektebin yetiştireceği sağlam Türk’ün tohumu ana kucağıdır. Çocuklarına böyle bir ana ol bizim Kemal’in kızı!
Sana belki, yeni bir idealimiz yok diyenler bulunacaktır. Onların ağızlarını şu sözlerle şamarla: -Yok mu? Nasıl yok? Yeni ideal, bütün ideallerin en büyüğüdür. Yeni ideal şudur:
En yüksek medeniyetli, en yüksek faziletli sağlam Türkiye.
İşte ben senden bu Türkiye’yi yaratacak evlat istiyorum Kemal’in kızı ve Mustafa Kemal’in gelini..
Kıymetli ve aziz kocana benden selam söyle kardeşimin kızı..." Aka GÜNDÜZ [16]
_____________________________________________
[1] Erdal Açıkses-Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Ermeni Komiteleri tarafından Şehit edilenlerin ailelerine yaptığı yardımlar. Ermeni Araştırmaları s.84 2002 sayı:6
[2] Aka Gündüz, 11 Ağustos 1931 / Cumhuriyet
[3] Mülkiyeliler Birliği Dergisi yıl 1969 sayı:14
[4] Müceddid oğlu Ali Çankaya-Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler 1954,s.601
[5] 14 Aralık 1973 / Hergün Gazetesi
[6] 15 Aralık 1973 davetiye- 17 Aralık 1973 / Milliyet.
[7] Naci Sadullah “Daniş” / Demokrat İzmir Sil baştan-11 Ocak 1974
[8] Celal Öcal,”Milli Şehit” Kaymakam Kemal Bey’in Kızı ile Sohbet / Türk Dünyası Tarih Dergisi Nisan 1994 Sayı:88 s.38
[9] 28.01.1993 İzmir E.Ü Atatürk Kültür Merkezi
[10] Murat Acıpayamlı-Ben Boğazlıyan Kaymakamı Mehmed Kemal / Barak Yayınları 2008
Taha Niyazi Karaca-Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey olayı / IQ Yayınları
İhsan Kurt-Kahrolsun Böyle Adalet / Kum saati yayınları 2008
İhsan Kurt –Kaymakamlıktan İdam Sehbasına Milli Şehit Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey / Akıl Fikir Yayınları
[11] Yüksel Mutlu,Gecekonduları,plazaları şehrin dokusuna uygun bulanlar Milli Şehide bir anıtı çok gördüler / Yeniçağ 16 Mart 2007
[12] 31 Mart 2010 Ankara’da şok dava / Habertürk.
[13] Murat Bardakcı,Kemal Bey’in heykeline tahammülleri yok,28 Ekim 2013 / İleri Gazetesi.
[14] Ahmet İnsal,Katilden milli kahraman olur mu? / Radikal 26 Nisan 2011
[15] MSGSÜ Tophane-i Amire KSM 7-29 Nisan 2016
[16] AKA GÜNDÜZ 11 Ağustos 1931 / Cumhuriyet
bursaarena.com.tr /özel haber