Ortasından dere geçen yerin insanı karşısındaki insana “ Şo” diye bahseder.

Diğer insanda ondan bahsederken “Şo” diye bahseder.

Ortasından dere geçen yerin içinde 2 tane karşı mahalle vardır.

Falan kişiyi tanıyor musun diye soracak olsan,

“Karşı mahallede oturuyor" der.

O kişiyi bulsan da ondan diğer kişiyi soracak olsanız o da diğeri için

“Karşı mahallede"  cevabını alırsınız.

Padişaha demişler ki ;

“Ortasından dere akan yerin insanı haset olur"

Padişah önce inanmak istememiş ama yine de denemek istemiş.

Ortasından dere akan bir yerden 2 insan getirin demiş ve emir derhal uygulanmış.

Padişah bu insanlardan birine şöyle demiş :

“iste bakalım benden. Ne istersen arkadaşına da 2 mislini vereceğim"

Köyle cevap vermiş ;

“Sultanım benim bir gözümü alın"

O kadar istenecek şey var iken,

Sırf karşıdakini tamamen yoksun bırakmak üzere,

Bir gözünden vaz geçebilmek nasıl bir duygunun sonucudur.

Tabi ki HASETLİK !

Hasetlik, başkasının sahip olduğu maddi ve manevi imkanların kıskanılması anlamına gelmektedir. TDK’ya göre haset etmek, kıskanmak ve çekememek anlamlarını taşımaktadır. Haset etmek kötü bir davranış olduğu için insanların hal ve hareketlerinde de kötülük görülmesine neden olmaktadır.

Kütüb-i Sitte de “Nimet verilmiş olan kimseden o nimetin zevalini istemek, yani nimetin yok olarak o kimsenin mahrum kalmasını temenni etmektir. Bazı alimler “kişinin bu nimete, kendisinin sahip olmasını temenni etmesidir ” diye tarif etmiştir. Gerçek o ki hased her iki manaya da şamildir.” Denilmektedir.

Kendi kaybından çok başkalarının kazancına üzülen herkes, haset etmek davranışını gerçekleştirmektedir. Hasetlik makama, mevkiye, mala, mülke hatta sağlığı kıskanmakla da olabilmektedir.

Duygu ve niyet meselesi olan haset, Kuran-ı Kerim'de sureler ile vurgulanmaktadır.

Haset kelimesi, gıpta manasında da kullanılabilmektedir.

ilk ahlâk âlimlerinden Hâris el-Muhâsibî ve Gazzâlî olmak üzere İslâm ahlâkçılarının çoğu hasedi bir duygu ve temenni olarak kabul etmiş, fiilî teşebbüsleri hasedin sonucu saymıştır

Haset duygusunun iyileştirilmesi ile birlikte kişide kıskançlık duyguları yok olmaktadır.

İmam Gazali bu illeti ve kurtulmanın yolunu şöyle açıklamıştır :

“Kıskançlık, kalp hastalıklarının başlıcalarından biridir ve bu hastalıklar da ancak ilimle ve iyi ameller işlenerek tedavi edilebilir.”

Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz ;

Dedikodunun peşine düşmeyin, başkalarının kusurlarını araştırmayın, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, kin gütmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!”

Müslümanlar da birbirlerinin kardeşi değil mi ?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Fazlı macit 3 yıl önce

Geniş bir konu
Güzel izah edilmiş
Sağol Hocam