Müşrik, Cenab-ı Allah’a inanmayanların ortak ismi değildir! Müşrik, Cenab-ı Allah’a inanırken ortak koşanların ismidir.

Cenab-ı Allah’a inanırken ortak koşmanın ne olduğunu bilmeden, müşrik olup olmadığımızı anlayamayız. Şimdi, “Ben Allah’a inanıyorum, namaz kılıyorum, oruç tutuyorum, hacı oldum, Kur’an okuyorum, ne müşriki ben müşrik değilim, Allah’a inanan, peygamberine ümmet birisiyim” demek, müşrik kavramını gerçek anlamıyla bilmemekten gelir. Genel kanı itibariyle insanlar için müşrik, Peygamber zamanında yaşamış, tek Allah’ın varlığını inkâr ederek paganlık olan çok tanrılı sisteme iman eden bir adam gelir akıllara! Bu sebeple Peygamber, müşrikleri tek Allah’a iman edip, namaz kılmaya, oruç tutmaya, tavaf etmeye, Kur’an okumaya davet etti zannedilir. O zaman bizler, peygamber devrinde yaşayan, çok tanrılı sisteme iman etmeyen, peygamberin davet ettiği inancı benimsemiş ve ibadet edenler olarak müşrik değilizdir.

Bu düşünce yani kavramları kendi gerçekliğinde ele alıp Hak olana uymak yerine, kendi batıl düşüncemizle kendimize göre tanımlamanın sonuçlarını da yaşarız. Aslında yaşam ve düşünce tarzımız müşriklik iken kendimizi mümin zannederek ömrümüzü tüketiriz. Yunus Sultan’ın bu gerçeklik için,

Gaflet ile Hakk'ı buldum diyenler, Er yarın Hak divanında belli olur

dediği gibi bizim için de müşrik miyiz, mümin miyiz Hak divanında belli olacaktır ama şunu da bilmeliyiz ki, Cenab-ı Allah’ın, Secde suresi 12. Ayeti kerimde,

Rableri katında başlarını eğerek Rabbimiz, gördük ve duyduk, artık bizi tekrar dünyaya döndür de iyi işlerde bulunalım, gerçekten de adamakıllı inandık dedikleri zaman bir görsen o günahkârları

diyerek buyurduğu gibi tekrar geri dönüp Müminlik zannettiğimiz müşriklik içinde değil de gerçek Müminler gibi yaşama şansımız olmayacak. O halde yapmamız gereken ve üzerimize farz olan gerçeklik, Hak katındaki müşriklikten uzak, mümin olarak yaşamaktır.

Müşriklik Allah’a ortak koşmak olduğu için dikkat etmemiz gereken, Allah’a ortak koşmanın ne olduğudur! Allah’a ortak koşmak, çok tanrılı batıl sistemlerdeki gibi birden çok tanrı figürüne inanmakla sınırlı değildir. Ortak koşmak, Allah’ın birliğine inanırken ve bunu dile getirirken, güç, iktidar ve dünyalık zenginliğini dost edinmek, onları sevmek, onlara güvenmek, değer vermektir. Enam suresi 14. Ayeti kerimede,

De ki, gökleri ve yeryüzünü yoktan var eden Allah'tan başkasını mı dost edineyim ve o, yedirip doyurur, yiyip doymaya ihtiyacı yoktur. De ki, bana Müslüman olanların ilki olmam ve müşriklerden olmamam emredildi.

denilerek, Allah’tan başkasını hatta bu kendimiz dahi olsa dost edinmemektir. Allah’a inanıyoruz, iman ediyoruz, ibadetlerimizi yerine getiriyoruz ama dost edinmek olan, değer vermeyi, sevmeyi, arzu etmeyi, sahiplenmeyi paraya, makama, güce, kendi nefsimize yöneltiyorsak yani para için, makam için, güç için yaşıyorsak bizler müşrikizdir! Halimizle, kalbimizde bizi müşrik yapan özellikleri taşırken, aklımızda ve dilimizde Allah’a kulluğu, peygamberine ümmetliği taşımak tam olarak müşrikliktir.

Şimdi karşımıza, müşrik olmak ile Mümin olmak arasındaki farkın neyi dost edindiğimiz olduğu ile ortaya çıktığı çıkmaktadır. Dost edinmek, dost edindiğimizi sevmek, zikretmek, muhabbet etmek, hizmet etmektir. Allah’ı dost edinmek, Allah’ı sevmek ama öncelikli olarak, Allah’ı zikretmek, Allah’ı muhabbet etmek, varlığı Allah ile tevhit etmek, kulluğumuzu Allah’a yapmak, Allah’ın isteklerini isteklerimiz, sevdiklerini sevdiğimiz eylemek, uzak durun dediklerinden uzak, yakın durun dediklerine yakın olmaktır. Tüm bunların tam tersi üzerine olmak ise Allah’tan gayrıyı dost edinmektir. Şimdi kendimize bakalım! Yaşantımız içinde yaşantımızı devam ettirirken,

Sevgimizde öncelik nedir?

İsteklerimizde öncelik nedir?

Hizmetimizde öncelik nedir?

Neye değer veriyoruz?

Bu soruların cevabını görmek için bildirildiği için bilir hale geldiğimiz bilgimize değil de kalbimize bakmamız gerekiyor. Birisinin işi gücü parasıyla ve parayı her şeyden çok seviyor ve değer veriyor, bir başkası mevki ve makam düşkünü, diğeri mal mülk sevdalısı, bir diğeri kendi egosuna köle! Bu hal içinde inanılan Allah nerede? Allah, kendi yarattığından çok uzaklarda, gayıp olan yedi kat gökyüzünde yedek ilah olarak bizim çaresiz kaldığımızda en son çare olarak Kendisine yönelmemizi bekliyor. Bizler kendi ilahlığımız içinde Allah’sız bir yaşamla şirkin, küfrün pençesinde eziyet çekmekteyiz. Dostumuz Allah olmadığından, inancımızın içinde şirk, ibadetimizin içinde şirk, kulluğumuzun içinde şirk var ve bizler tam olarak müşrik denilenleriz! Müşriklik içinde Allah’a iman ve ibadet edişimiz Hak katında geçerli olsaydı, Peygamberimizin İslam’a çağırdığı ve hiçbir farkımızın olmadığı müşriklere gelen Peygamberimiz dünyaya gelmezdi. Bunu iyi düşünüp anlamalıyız!

Müşrik, hayata, dünyaya ve içinde bulunan tüm yaratılmışlığa kendi şirk anlayışla bakar. Müşrik, Allah’ı gayba atıp zahirde kendi ilahlığı içinde bulunduğundan bakışı da ikilik üzerine her gördüğüne ilahlık anlamı yükleyerek bakıp görendir. Bu sebeple müşrik, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadeti, şehadet âlemi olan yaratılmışlıkta değil öldükten sonraya bırakır da hiçbir zaman şehadet ehli müminlerden olamaz. Onlar kendi anlayışlarını doğru kabul edip müşrikliği Müminlik diye tanımlayarak kendi küfürlerini zanlarıyla örtmeye çalışırlar. Onlar, paranın, makamın, gücün kölesiyken Allah’ın kulu olarak görünmeye çalışırlar. Rum suresi 32. Ayeti kerimede,

O şirk koşanlardan ki dinlerinde aykırılığa düşmüşler de bölük bölük olmuşlardır ve her zümre, kendisinde bulunana razı olup gitmiştir.

denilerek bu gerçek vurgulanır. Dinde aykırılığa düşen müşrikler, Allah’ın istediği gibi değil kendi nefislerinin istediği gibi yaşarken içinde bulundukları hale kılıflar uydurup dini kendi istekleri doğrultusunda değiştirip dine uyanlar değil dini kendilerine uyduranlardır. O müşrikler, kendi ilahlıklarına tapınırken, kendilerini ilah olarak pazarlarlarken, gayrı ilahlar görüp onlara secde ederken alınlarını halıya koyarak Allah’a secdeleri varmış görüntüsü veren ve müşrikliklerini Allah’tan başka ilah yoktur diyerek örtmeye çalışanlardır. Fussilet suresi, 6. Ayeti kerimede,

De ki, “Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin İlahınızın bir tek İlah olduğu vahyolunur. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Vay haline o müşriklerin.”

denilerek, işaret edilen hakikat ışığında baktığımızda, müşrik karşımıza, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadeti olmayan olarak çıkmaktadır. Mümin ise kendisinde ve her yüzde Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet edip bu şehadet üzerine yaşayandır.

www.ozkangunal.com

ozkangunal@ozkangunal.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.