Tebliğle mükellefiz.

% 99’u Müslüman dediğimiz bir ülkedeyiz.

2019 yılı itibariyle Diyanet Başkanlığının personel sayısı 144 bin 250.

İmam ve müezzin : 100.000, 

Kur'an Kursu öğretmeni : 20.000,  

Kur'an Kursu öğreticisi : 20.000, 

Vaiz : 3.000,  

Müftü: 1.250,

Ayrıca (2019 yılı itibariyle );

1.607 imam hatip lisesi, 44.952 öğretmen ve 504.327 öğrenci,

105 İlahiyat fakültesi ve 112.866 öğrenci. (yıllık kontenjaın 20.000 civarında)

Bunun haricinde, Eğitim politikası uzmanı Prof. Dr. Esergül Balcı’nın 2018’de hazırladığı rapora göre;

Türkiye’de belli başlı 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol bulunuyor. Türkiye’de 2,6 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı bulunuyor.

Nereden bakarsan bak kendini din işlerine adamış 4 milyon insan bulunmaktadır. Bunların evli olduğunu var sayarsak 8 milyon insan yapar.

1 kişi 10 kişiye tebliğ yapacak olsa 80 milyon insan yapar.

22.876.798’i çocuk nüfus olan 83 milyon 154 bin 997 kişilik Türkiye’de tebliğ edilmemiş insan kalmaz. Herkese İslam anlatıldığına göre, öyleyse bu ülkede ;

Fuhuş,

Yolsuzluk,

Rüşvet,

İltimas,

Çocuk tacizciliği,

Cinayet,

Kul hakkına tecavüz neden artıyor?..

Peygamberlerin bile görevi tebliğ etmektir.

Peygambere düşen, sadece tebliğ yapmaktır" (Mâide suresi ayet 99)

Bu tebliğ görevi aynı zamanda büyük bir cihad görevidir.

"Kâfirlere boyun eğme ve bununla (bu Kur'an ile) onlara karşı büyük cihâd et" (Furkan suresi ayet 52)

Kuran’a göre tebliğ yapmak, İslamiyet’i anlatmak her Müslümanın görevidir.

Müslümanlar bu görevi yaparken, dinini anlatırken para alamaz, ücret talep edemez etmemeli.

Kur'anı Kerim insanları şu şekilde uyarmıştır:

“Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir.” (Yasin Suresi, ayet 21)

Bu şu demektir, ücreti mukabil dini anlatanlar “Hidayete Ermiş” kimseler değillerdir.

Hidayete ermemiş insanların arkasına düşenler sonunda hüsrana uğrayacaklardır.

Televizyonlara baktığımız zaman bu tür insanların ekranları işgal ettiğini görüyoruz.

Hem de astronomik rakamlarla. Basında yer aldığı kadarıyla,

Nihat Hatipoğlu ayda 600 bin lira

Mustafa Karataş ayda 500 bin lira

Fatih Çıtlak ayda 150 bin lira almaktadır.

Bu insanların İslam adına konferanslar vermeye giderken, vaaz etmeye giderken, çeke çeke pazarlık yaptıklarına da şahit oluyoruz. Söyledikleri rakamların altında gelen teklifleri “İslam adına” geri çevirdiklerini görüyoruz. Halbuki Kur’an kendilerinin prof. olduğunu söyleyen bu insanlar için ;

“ Alimler ve mürşitler de Allah’ın kitabını koruma ile görevlendirilmeleri sebebiyle, yine onunla hüküm verirlerdi. Hepsi de kitabın hak olduğunun şahitleri idiler. O halde ey hakimler, insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın. Kim Allah’ın indirdiği ahkâm ile hükmetmezse işte onlar tam kâfirdirler." (Maide suresi ayet 44) buyuruyor.

Bu insanlara müdahale eden hiç kimse yok mudur ?

Mesela Diyanet İşleri Başkanlığı gibi.

İşin en kötü tarafı bu insanlar hem diyanette hem üniversiteler de en etkili makamlara getiriliyorlar.

Mesela Hatipoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı.

Aynı zamanda da Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürütmekte.

Bu hazin tabloyu “Bilge Lider” özetlese de kaale alan olur mu bilmem ?

Kendilerini din koruyucusu ve yorumcusu sanan kimseler, her halükarda çok güzel ve karlı olarak, dinden meslek yaptılar ve hiçbir vicdani rahatsızlık duymadan dinin hayata geçirilmeyişini kabul ettiler. Böylece ilahiyatçılar yanlış yerde, yanlış insanlar oldular.." (Aliya İzzetbegoviç)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.