150

5000 yıllık bir belge; Shemsahara Tableti, Sakalar, İskitler (Gizlenen Eski Anadolu Halkı)..

"SHEMSAHARA TABLETİ.. Anadolu topraklarında “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge olması bakımından önem taşıyan, M.Ö. 3.000 yılının sonlarına ait bir tablettir. Anadolu topraklarında “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge olması bakımından önem taşıyan, M.Ö. 3.000 yılının sonlarına ait bir tablete ait 3 nüshadan bir tanesi Babil, bir tanesi Mısır Tell-Amarna, bir diğeri de Boğazköy-Hattuşa’da bulunmuştur.

M.Ö. 2291-2255 arasında hüküm süren Sami kökenli Akkad Krallığı hükümdarı Naram-Sin döneminde gerçekleşen olayların anlatıldığı bu tabletin Hitit ve Mısır başkentlerine nasıl gittiği, orada neden arşivlendiği bizce tam bir muammadır.

Tabletin tam metni aşağıdadır:

İlk satırlar kırıktır.

7. Daha sonra şehir dışında olduğu Enlil Tapınağı inşa etti.

8. Bana karşı bir araya gelen devletler isyan ettiler.

9. Anmana ila, GU-SU-A kralı; Bunana-ila King of Pakke GU-SU-A Kralı Anmana-ila; Pakke Kralı Bunana-İla.

10. Uliui Kralı Lapana-ila; … Kralı …

11. Hatti Kralı Pamba, Kaneş Kralı Zipani, Nur-… Kralı….

12. Amurru Kralı Huuaruuas; Parasi Kralı Tissenki,

13. Armanu Kralı Madakina; Sedir Dağı (=Lübnan ya da Toroslar) Kralı Isqippu; … Kralı Tessi

14. Larak Kralı Ur-Larak; Nikku Kralı Ur-banda

15. Turki Kralı İlsunail; Kursaura Kralı Tisbinki.

16. 17 Kralla savaşa girdik. Ben yendim.

17. Hurilere karşı bütün ordularımı seferber ettim ve zaferden sonra Tanrılara şarap sundum.

18. Düşmanın binlerce askeri benim ordularıma karşı koyamadılar.

19. Tanrılar için sunu yaptım.

Bu tabletin 17. satırında yer alan “Turki Kralı İlsu-nail” sözü, birçok Bilim adamlarına göre Türklerin Anadolu’daki varlığının delili olarak sayılmaktadır.

Metnin çok bozuk olan arka yüzünde, geceleyin düşman karargâhına bir baskın yapıldığı ve onların yenilgiye uğratıldığı anlatılmakta, alınan ganimetlerden eksik cümleler halinde bahsedilmektedir.

Prof. Dr. Ekrem Memiş’e göre bu metin, Anadolu kökenli olmamakla beraber, Anadolu hakkında bilgi veren en eski yazılı vesikadır. Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla, M.Ö. 3. Binyılın sonlarında Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Fakat, her şehirde küçük bir krallık hüküm sürmekteydi. Aralarında hakimiyet mücadelesi yaptıklarına şüphe olmayan bu şehir devletleri, dıştan gelen tehlikeler karşısında içlerindeki en güçlü şehir kralının liderliği altında birleşerek, tek bir güç halinde mücadele etmesini de biliyorlardı.

Gerçekten, bu vesikada da belirtildiği üzere, Akkad kralı Naram-Sin, kralın oluşturduğu koalisyona karşı savaşmış ve onları mağlup etmişti. Bu krallardan 2 tanesi, bizim için son derece önemlidir. Her ikisi de metnimizin 15. satırında geçen bu krallardan biri Türki kralı İlşu-Nail, diğeri de Kurşaura kralı Tişbinki’dir. Burada geçen “Türki” kelimesinin TÜRK olduğuna şüphe olmadığı gibi, İlşu-Nail ismi de kulağa pek yabancı gelmemektedir.

Aynı satırda geçen Kurşaura Krallığı’na gelince; bilindiği gibi yer isimleri, kasıtlı değişiklikler yapılmadığı sürece, kolay kolay değişmezler. Ya da en azından, orijinal formlarını büyük ölçüde korurlar. Bu durum dikkate alındığı takdirde, Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesi sınırları içerisinde yer alan KUSURA kenti, Şartamhari metinlerinde anılan Kurşaura şehri olabilir. Eğer öyleyse, Akadlara karşı mücadele veren Anadolu koalisyonu içerisinde Afyonkarahisar bölgesinin önemli bir yeri olmuş olmalıdır.

Shemsahara metinleri, hem Anadolu hem de Türk tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Her şeyden önce bu metinler, Anadolu insanının yazıyı tanımadığı bir dönemde, dolaylı da olsa, Anadolu’nun sosyal, siyasal, ekonomik ve dini yapısı hakkında bizleri aydınlatmaktadır.

Bütün bunlar bir yana, söz konusu metinler, Türklerin Anadolu’ya 26 Ağustos 1071’de kazanılan Malazgirt zaferinden sonra gelmediklerini, tam tersine binlerce yıldan beri bu topraklarda oturduklarını ve hatta Türki Krallığı adını taşıyan bir devlet kurduklarını açık seçik ortaya koymaktadır. Görülüyor ki bu metin, Anadolu kökenli olmamakla beraber, Anadolu hakkında bilgi veren en eski yazılı vesikadır. Bu metinden anlaşıldığı kadarıyla, M.Ö. 3. binyılın sonlarında Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Fakat, her şehirde küçük bir krallık hüküm sürmekteydi. Aralarında hakimiyet mücadelesi yaptıklarına şüphe olmayan bu şehir devletleri, dıştan gelen tehlikeler karşısında, içlerindeki en güçlü şehir kralının liderliği altında birleşerek, tek bir güç halinde mücadele etmesini de biliyorlardı.

Demek ki, günümüzden yaklaşık olarak 4200 yıl önce Anadolu’da değişik ırklardan çeşitli kavimler yaşamakta olup, bunlardan biri de Asya kökenli Türk kavmiydi. M.Ö. 3500‘lerde Sümer Türkleri Mezopotamya’ya yerleşirken, büyük olasılıkla aynı tarihlerde Kafkaslar üstünden gelen bir başka Türk kütlesi de Doğu Anadolu’ya yerleşerek burada bir Şehir devleti vücuda getirmişti ki, bu, yukarıda adı geçen Türki Krallığı’ydı. Fakat M.Ö. 4. ve 3. binyıllarda Anadolu da yazı mevcut olmadığı için, bunların yaşantıları hakkında yeterince bilgi edinemiyoruz. Bereket versin ki, yukarıda sözü edilen çivi yazılı metin hiç değilse M.Ö. 3. binyılın son çeyreğinden itibaren Anadolu’nun siyasal yaşantısına, bu arada dolaylı olarak Anadolu da ki Türk varlığına da ışık tutmaktadır. O halde şunu bir kez daha rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Anadolu, 26 Ağustos 1071'de kazanılan Malazgirt Zaferinden sonra Türk yurdu olmuş değildir. Türkler, günümüzden yaklaşık 4200 yıl önce Anadolu ya yerleşerek, bu toprakları kendilerine yurt edinmişlerdir.

Şu noktayı da özellikle vurgulamak istiyoruz: Biz eğer Anadolu’yu, Malazgirt Zaferinden sonra yurt edindiğimiz şeklindeki eski bilgileri durmadan tekrar eder ve binlerce yıldan beri bu toprakların bize ait olduğu gerçeğini görmezlikten gelirsek, Rumlar ve Ermeniler başta olmak üzere, pek çok Türk düşmanı ortaya çıkar ve bize: “Mademki siz Anadolu’ya sonradan geldiniz. O halde, geldiğiniz yere (Türkistan/Orta Asya) defolup gidin.” diyebilirler. Bu tür yanlışlıklara düşmemek için, tarihimizi çok iyi bilmemiz ve yeni araştırmaları mutlak şekilde gözden geçirmemiz icap etmektedir

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150