150

Gündemi dolu dolu bir yaza girdik.

İç ve dış gelişmeler gönül rahatlığıyla bir yaz tatili yaptırmayacak gibi görünüyor.

Bir yanda tutuklanan Başkan Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yöneticileri ve bazı çalışanları, İstanbul’daki CHP’li İlçe Belediye Başkanları, Prof. Ümit Özdağ gibi politikacılar ile öğrenciler.

Bütün bu olanlara karşı çıkan CHP’nin öncülüğünde, birçok kesimden oluşan yüz binlerin katıldığı protesto eylemleri.

Ayrıca, ‘parayla delege satın alındığı’ iddialarını dayanak yaparak, yargı ayağıyla CHP’yi kuşatma ve karıştırma hamleleri.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı ‘Terörsüz Türkiye’ açılımında oluşturulan DEM’li heyetin İmralı görüşmeleri ve TBMM’de Grubu bulunan Siyasi Partileri ziyaretleri.

Bu kapsamda, PKK’nın sözde kendini feshetme çalışmaları sürerken, PKK’lılar için Anayasal ve yasal değişiklik talepleri havada uçuşurken, AKP’nin, Yeni Anayasa Hamlesini, kendi içinde oluşturduğu bir komisyonla başlatması ile TBMM Başkanlığına sunulan ve yaklaşık 55 bin (siyasi olmayan) hükümlünün yararlanacağı açıklanan İnfaz Yasası Değişikliğinin DEM Partide yarattığı hayal kırıklığı.

Ankara’da (30 Mayıs 2025 tarihinde) toplanan 25 Siyasi Parti Genel Başkanının, ülkeyi iki kutup arasına sıkışmış siyasi yapıdan kurtaracak, ‘Ulus Birliği İttifakı’ kurma kararı alması, bir ortak komisyonun hazırlayacağı ‘Ulusal Eylem Planı ve Kurtuluş Manifestosu’nu bayramdan sonra açıklanacağını duyurması.

AKP’DE ERDOĞAN SONRASI ARAYIŞLARI

Ekonomideki had safhaya varan sıkıntılar sadece muhalefet partileri ve sade vatandaş tarafından dile getirilirken, AKP’nin bir numaralı savunucusu Yeni Şafak Gazetesi’nin (Mehmet Şimşek’i hedef alan) manşetleri parti içindeki gizli çatışmaların habercisi oldu.

Kamuoyunda ekonomiyle ilgili bu manşetler tartışılırken, aynı gazetenin yazarlarından Yusuf Kaplan’ın Darbe hazırlığı mı var?’ başlığını taşıyan iki yazısı ise Ankara’nın ortasına bomba gibi düştü.

Aslında Yusuf Kaplan’ın sözünü ettiği darbe, geçmişte yaşadığımız askeri darbeler değil, manevi, zihinsel çöküşe dikkat çekmeyi amaçlıyordu kanaatime göre.

Yusuf Kaplan’ın 2 yazısından bazı bölümler şöyle:

‘Türkiye, fiilî bir Endülüsleşme (fiilî işgal yoluyla yok olma) tecrübesi yaşamadı ama zihnî bir Endülüsleşme (zihnî işgal yoluyla yok olma) tehlikesinin eşiğine sürüklendi.

Buradan geleceğim nokta ülkenin geleceği açısından son derece önemli bir nokta: Türkiye'de bir darbe hazırlığı mı var, diye soruyorum. Ve bu soruya bu yazıda kısaca şöyle cevap veriyorum: İki asırdır bu ülkede “ipler” bizim elimizden alındığı ve son asırda da ülke içeriden ele geçirildiği ve bu ülkenin direnç noktaları teker teker yok edildiği için Türkiye her tür darbeye her an açık sahipsiz bir ülke hâline getirildi.

Zihnî / kültürel darbeyi yiyeceğimiz kadar yemişiz biz zaten; ama ülkede askerî bir darbe hazırlığı var mı yok mu, bu sorunun izini yarınki yazıda süreceğim…

***

Yazıyı (ikinci yazı) silkeleyici dört tespitle bitireyim:

• Sultan Abdülhamid'in açtığı okullardan yetişen birinci kuşak Abdülhamid'i tahttan indirdi.

• Sultan Abdülhamid'in açtığı okullardan yetişen ikinci kuşak Osmanlı'yı tarihten sildi.

• 28 Şubat'tan sonra yetişen birinci kuşak Türkiye'yi terk ediyor…

• 28 Şubat'tan sonra yetişen ikinci kuşaksa, İslâm'ı terk ediyor…

Alarm zilleri çalıyor! Gençlerini kaybedenlerin geleceklerini kaybetmeleri mukadderdir. Hem fiîlî darbe hem de zihnî darbe için gerekli önlemleri âcilen almalı, bunun için de günü kurtaracak çerçöp işlerle uğraşmak yerine geleceği kuracak uzun soluklu büyük işlere imza atmanın yollarını araştırmalıyız.’

Bütün bu gelişmeler yaz aylarının sakin geçmeyeceğinin habercisi değil mi?

YA DIŞ GELİŞMELER?

Rusya – Ukrayna savaşını durduracak anlaşmaya tarafların imza atmasını İstanbul’da gerçekleştirme konusunda iktidarın başarılı bir çalışma yürüttüğü yadsınamaz (inkâr edilemez).

Suriye'de Esad sonrası yeniden yapılanmaya Türkiye’nin katkısı (PYD ve İsrail nedeniyle) temkinli adımlarla ilerliyor.

Sanki KKTC’yi gözden çıkarmışız anlamına gelecek politikalar, Mavi Vatan’da geri adımlar, limanlarda bekletilen sondaj gemilerimiz dış politikadaki eksi puanlardan bazılarını oluşturuyor.

Rusya’nın tehditlerini Türkiye’nin askeri gücüyle bertaraf edeceğini düşünen Avrupa’nın, ülkemizdeki demokrasiye aykırı uygulamalara yeterli tepkiyi vermemesi, iktidarın işine geliyor ancak özgürlük mücadelesi verenleri endişelendiriyor. Kısacası iç politikada da dış politikada da “dert bir değil elvan elvan…”

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150