150

Cenab-ı Allah’ın, peygamberi Hz, Musa’yı

“Tarafımızdan Ledün İlmi verdiğimiz kul”

diyerek işaret ettiği o kula göndermesi ve peygamberi Musa’nın o kuldan bu ilmi talep edip tahsil etmek için ona tabi oluşu ve Allah’ın bunu Kur’an’ı Kerimine koyması, uyarıcıya tabi olma farziyetini dünya var oldukça belgelemiş ve ispat etmiş olmuyor mu? Kendisine davet eden, insanları uyaran, insanlara Fatiha suresinde beyan edilen o dosdoğru yolu gösterip o yolda birlikte yürüyeni, uyarıcı ve davetçi diye zikretmiş olması ve bunlara tabi olunması gerektiğini Kur’an’ı Kerimine koymuş olması gerçekliği var karşımızda. Durum böyle iken dinin içinde Allah’ın talep ettiği ve hatta farz kıldığı şeyi dinin içerisinden çıkartarak, “Akla ve mantığa aykırıdır, Allah’la aranıza kimseyi sokmayın” söylemleri imansız bir din anlayışının hâkim olmasını isteyen art niyetli düşüncelerin söylemleridir.

İmansız bir din anlayışı, İmamsız bir yaşantıyla mümkündür ancak. Allah’ın değer verdiği, kutsiyet yüklediği, Kendisinden razı olduğu ve biat edilmesi gerektiğini emrettiği o İmamı, dinin içinden imanı çıkartarak imansız bir dini hâkim kılmak, hükümsüz bırakmak isteyenlerin niyetleri iyi niyet değil tamamen art niyettir. İmansız yani İmamsız bir din. İçinde imam olmayan din, Allah’ın sistemi olmaktan çıkar, kişilerin kendi çıkar ve menfaatlerine hizmet eden, tevhitle alakası olmayan, sırf şirkten oluşan bir sistem haline dönüşür ki arkasındaki gaye budur.

Kur’an’da müşrikler denilen zihniyet sahiplerinin derdi, Allah’la değil Hz. Muhammed Efendimizleydi yani onlar için imamsız olduğundan imansız olan dinin bir sakıncası yoktu hatta bu şirk dininin savunucularıydılar. Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimizle alıp veremedikleri, Peygamberimizi ortadan kaldırmak istemelerinin yegâne sebebi buydu. O’nun varlığı, O’nun imam oluşu, Allah’a inananların, insanların çıkar ve menfaatlerine hizmet edecek şekilde değil Allah’ın kulu olacak şekilde yaşamalarının sebebiydi. Eğer toplum Allah’ın kulu olarak yaşamaya başlarsa müşriklerin çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyi terk edeceklerdi. İnsanların kendi çıkar ve menfaatlerine hizmet etmeyi terk etmemeleri için İmam olanın ortadan kaldırılması gerekliydi. Bu söylemler oradan geliyor.

Ehlibeyt Efendilerimizin, Allah’la aranıza kimseyi sokmayın diyerek İmamı devre dışı bırakma niyetini bu şekilde beyan eden müşrik zihniyeti tarafından şehit edilmiş olmalarının arkasındaki gaye de budur. İmansız ve İmamsız bir din anlayışı, bunların dünyevî saltanatlarına temel olmaktan başka bir işe yaramaz. Emevî zihniyetine bakıyoruz, saltanatlarını, içinde İmam olmayan bir din anlayışının üstüne kurmadılar mı?

Bugüne gelelim, Allah’la aramıza giren olarak tanımlamış oldukları, anahtarı elinde bulunduran, Allah’ın kendisine kutsiyet yükleyip, kendisine biat edilmesini emretmiş olduğu o kul, Allah’la arana mı giriyor, Allah’la aranı mı yapıyor? O kula tabi olmak akıl ve mantık dışı mı, bir insanın hayatında yapabileceği en akıllı şey mi?

.....

Yazının devamı için tıklayınız

.....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150