150

Hayatta üç ses güzel olarak tanımlanır.

“Su sesi, kadın sesi ve para sesi.”

Üçünün de insan vücudundaki frekansları etki alanları farklıdır. Ses bir enerjidir ve titreşimlerden oluşur. Frekans birim zamanda geçen titreşim sayısıdır. Frekansın birimi ise hertz ‘dir. Işık da bir enerjidir. Işık parçacıklarına foton denir. Foton, kütlesi ve elektriksel yükü olmayan temel bir parçacıktır. Hem parçacık hem dalga özelliği gösterir (dalga-parçacık ikiliği). Görünür ışık, radyo dalgaları, kızılötesi ve morötesi radyasyon gibi elektromanyetik dalga türleri, fotonlardan oluşur. Işık parçacıkları da (foton) titreşir. Isı ve dalga enerjileri maddenin molekül yapılarını titreştirir. Tüm titreşimlerin sürekliliği maddenin atom yapısında görülür. Atomun en küçük parçacıkları atomun çekirdeğinde bulunan kuarklar yani proton (+) ve nötronlar (nötr=yüksüz)) etrafında negatif yükle dönen elektronlar (leptonlar)vardır. Atom altı parçacıklar ise Kuantum Fiziğini ilgilendiriyor. Sonuçta yaşam bir titreşimdir.

Sosyal bilimlerde kritik kütle teorisi: Bu teoriye göre, bir hareketin yayılabilmesi ve başarılı olabilmesi için topluluk içinde yeterli sayıda insanın bu harekete destek vermesi gerekir. Bu sayı, "kritik kütle" olarak adlandırılır ve hareketin yayılıp yayılmadığını belirleyen önemli bir faktördür.

Tüm dünya içindeki canlı veya cansız elemanlarıyla bir değişim halinde. Değişim kişisel bazda sağlanacağı gibi toplumsal olarak da gerçekleştirilebilir. Her değişimin kritik kütlesi vardır ve bunun üzerinden toplumsal düşünceleri ve eylemleri değiştirmek mümkün.

1952 yılında Ken Keyes Jr.'ın (Yüzüncü Maymun Deney'i) kitabında Pasifik Okyanusu'nda yer alan Japonya'nın Koshima adasındaki maymun deneyinin hikâyesi şöyle:

Yeme alışkanlıkları ve davranışları ile insan türüne en çok benzeyen hayvan türü olan maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakılarak başlıyor. Patatesin tadını çok seven maymunlar, karşılaştıkları bu besinin kumla kaplı olmasını ise sevmiyorlar. Patatesleri çok sevdikleri için kumlu bir şekilde de olsa yemeğe başlayan maymunlar, patatesleri bir süre böyle yemeye devam ediyorlar. Bir gün, henüz daha sadece 18 aylık olan İmo isimli bir maymun, kumla kaplı olan patatesleri bir su birikintisine sokup yıkayıp o şekilde yiyor. İmo'nun yaptığı bu şeyi ilk önce kendi annesi öğreniyor. İlk aşamada İmo ve aile bireylerinin öğrendiği bu yıkama taktiği yaklaşık altı sene içerisinde diğer maymunlara da yayılıyor. Bazı maymunlar ise bu yeniliğe karşı kumlu patates yemeğe devam ediyor. Genelde daha yetişkin ve çocuğu olmayan bu maymunlar, kendilerinden hem yaşça hem de sosyal statü olarak küçük maymunlardan bir şey öğrenmeğe yanaşmıyor. Zaman 1958'in sonbaharını gösterdiğinde Koshima'daki maymunların 100 tanesinden 99 tanesi patatesleri yıkayarak yemeğe başlıyor. (Buradaki 99 ve 100 sayısı varsayım olarak alınıyor.) Yüzüncü maymunun da patatesi yıkayarak yemeğe başlamasının ardından son derece şaşırtıcı şeyler yaşanmaya başlıyor. Yüzüncü maymunun da patatesi yıkayarak yemeğe başladığı akşam adada bulunan diğer tüm maymunlar patatesleri yıkayarak yemeğe başlıyor. Bu noktada yüzüncü maymunun patatesi yıkayarak yemesi kritik kütleyi oluşturuyor ve eşik aşılmış oluyor. https://www.webtekno.com/yuzuncu-maymun-deney-

CHP’deki yönetim değişikliğinin ana sebebi de değişim isteyen Ekrem İmamoğlu ekibinin kritik kütle eşiğini aşmış olmasıdır.

Ülkemizde, sosyal, siyasi etnik birlikteliklerle, anayasal düzenin değiştirilmek istendiği bugünlerde “kritik kütle teorisi “nin çalışması büyük önem taşıyor. Her konunun, her aktivitenin, her satış ve alışın, kritik eşiği sanırım ” YÜZ MAYMUN TEORİSİ “iyle açıklanabilir istenilmeyen davranışlar değiştirilebilir.

100 maymun teorisi nedir?

Yüzüncü maymun etkisi, bir grubun kritik sayıda üyesi yeni bir davranışı sergilediğinde veya yeni bir fikri kabul ettiğinde, bu yeni bir davranış veya fikrin açıklanamayan yollarla bu gruptan tüm ilgili gruplara hızla yayıldığını söyleyen varsayımsal bir olgudur. İktidar ve cumhur ittifakının kritik kütle teorisini çok iyi çalışmalarına rağmen , (kritik kütle teorisinde) her zaman hesaplara uymayan argümanların gelişebileceği de unutulmamalıdır. Muhalefet partileri “kritik kütle teorisi”ni göz önüne alarak en uygun zamanda olduklarının farkına varmalı, daha çok çalışmaları, daha çok toplumu inceleyip ihtiyaçları tespit etmeleri gerekiyor. Burada, yeni bir davranış, yeni bir etkileşim modeli çok önemlidir. Einstein ‘ın sözü bu konuda anlamını buluyor. “Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçları beklemek aptallıktır.”

Bunun yerine, farklı şeyler yaparak farklı sonuçları yaratmak önemli, gerekli ve ihtiyaçtır. Bu teoriler bilimsel gerçekliklerle açıklandığı için sebep sonuç ilişkilerini, bizlere çözüm önerileriyle birlikte yol haritalarını da önümüze çıkarıyor. CERN'de yürütülen araştırmaların esas amacı maddenin yapısını ve maddeyi bir arada tutan kuvvetleri anlamaktır.

40 yıllık bir aramanın ardından, 2012 yılında İsviçre, Cenevre yakınlarındaki CERN'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC) ATLAS ve CMS deneyleri tarafından beklenen özelliklere sahip bir alt atom parçacığı keşfedildi. Yeni parçacığın daha sonra bir Higgs bozonunun (Tanrı Parçacığı)beklenen özelliklerine uyduğu doğrulandı. Hem fisyon, hem de füzyon atomlar aracılığıyla enerji oluşturmak için değiştirilmiş nükleer süreçlerdir, ancak ikisi arasındaki fark, basitçe söylemek gerekirse, fisyon bir atomun ikiye bölünmesidir. Füzyon ise iki hafif atomun nükleer reaksiyonlar sonucu birleşerek daha ağır bir atom oluşturmasıdır. Buradan büyük bir enerji açığa çıkar.

Ülkemizdeki toplumsal ayrışmayı nükleer fisyona benzetirsek ortaya çıkacak enerjinin büyüklüğü çok yıkıcı olacaktır. Güneş patlamaları füzyon'a, nükleer santrallerde kullanılan tepkimeler, atom bombası teknolojisi gibi faaliyetler de fisyona örnek olarak gösterilebilir.

432 Hz frekansı, doğanın temel titreşimi. Dolayısıyla zihni, bedeni ve ruhu uyumlu hale getirdiğine inanılır. Pek çok kişi tarafından “Evrensel Frekans” olarak adlandırılan 432 Hz, doğadaki birçok oluşumla uyum içinde titreştiği için, müzik ve ses terapilerinde de sıkça tercih edilir. (01 Nisan 2025)

Şimdi, bütün bu yazdıklarımı tek bir cümlede birleştirmek gerekirse; Tanrı Parçacığı (Higgs Bozonu), Kritik Kütle ve Yüz Maymun Teorilerinin bize gösterdiği bilimsel verileri, 432 Hz frekansıyla doğanın temel titreşimini uyumlandırmak siyasetçilere kalıyor.

24.07.2025

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
İbrahim Berksoy 5 ay önce

"Kritik kütle", nicel bir "birikim"in nitel bir "sıçrama"ya dönüşümü ifade eden "kritik eşik" anlamına geliyor. Bu kavram (kritik eşik) sosyal bilimlerde de sıkça kullanılır. Burada önemli olan tarihin "kritik" anlarında kitlelerin ve o kitleler içerisinden çıkan öncülerin takınacağı tutumlardır. Kritik eşiği akılla, bilimle, doğru strateji ve taktiklerle mi aşmak gerekir yoksa subjektif değerlerle, olmadık pazarlıklarla, bir tür "havuç-sopa politikası"na teslim olarak mı aşmak gerekir?..

Avatar
Yücelay Sal 5 ay önce

Bu değerli ve öğretici makalesi için yazarımız Sn. Lütfiye KADER'i candan kutluyor ve kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

150