Cenab-ı Allah, insanların insanlığa ait ortak temel değerler üzerine olmasını istiyor. Çünkü iman binası ortak değerler üzerine inşa edilebilir. Bu hususta Cenab-ı Allah Kur’an’ı Kerimde,
“Şirk koşmayacaksın, öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, iftira atmayacaksın, adaletsiz olmayacaksın, dolandırmayacaksın, kibirlenmeyeceksin, iyiliği başa kakmayacaksın, kin tutmayacaksın, affedeceksin, zulmetmeyeceksin, haset etmeyeceksin, emanete hıyanet etmeyeceksin, cimri olmayacaksın, hile yapmayacaksın, içki ve kumardan uzak duracaksın, zina yapmayacaksın”
gibi yaşamın düzene koyulup huzuru sağlayacak olanları beyan etmiştir ve iman adına da Zariyat suresi 56. Ayeti kerimesinde de,
Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
diye buyurarak ne istediğini beyan etmiştir. Allah insanlardan ancak Kendisine kulluk yapmalarını istiyor. Dünyada başına gelebilecek en büyük devlet kulluktur ve safiyet içerir. Bu kulluğun içerisinde saflığı bozacak bir şey barınmaması lazım. Suyu düşün! İnsanın yaşamsallığı suya bağlıdır hatta uzmanlar, “Susadıysanız geç kalmışsınızdır” diyorlar. Bizler, her şey elimizin altında bulunmasına alışık olduğumuz için sahip olduğumuz şeylerin değerini göz ardı ediyoruz ve saygıyı göstermiyoruz. Su mu içeceksin git çeşmeye aç şakır şakır akıyor, git marketten al iç. Su sıkıntısı çekmiyorsun her an her yerde var. Alışkanlıklar göz ardı ettirdiği için suyun ne kadar değerli olduğunu unutup hak ettiği saygıyı gösteremiyoruz. Çölde susuz kalmış olan için bir bardak suyun değeri nedir? Zenginlik! Zenginliğin ne olduğunu âmâya, sağır ve dilsize sor, tekerlekli sandalyede oturana sor, zenginliğin ne olduğunu hasta yatağında inim inim inleyene sor o söylesin sana ne olduğunu. Milyon dolarlar mı diyecek, altınlar, elmaslar, pırlantalar, hanlar, evler, arabalar, yatlar mı diyecek yoksa yitirdiği şeyden mi bahsedecek zenginliği anlatırken? Çöldeki adam için bir bardak su dünyanın en pahalı şeyidir. O ne altın ister ne yakut ister ne para ister ne dolar ister hiç birisini istemez. Ne ister? Bir bardak su ister, bunu hiçbir zaman unutmayacağız.
Zamanın birinde çok büyük bir devletin çok güçlü bir hükümdarı varmış. Bu hükümdar devrinin alim bir zatına gücü ve zenginliğinin değerini sorduğunda alim zat ona, “Hünkârım, çölde tek başınıza kaldınız ve susuzluktan harap olmuş haldesiniz, size bir bardak su vermem için tüm servetinizi ve hükümdarlığınızı istesem verir misiniz?” diye sormuş. Hükümdar, “Ölmemek için veririm” dediğinde, “Hünkârım, gücünüz ve servetiniz bir bardak su kadar değerli” diye cevaplamış.
Şimdi, su senin için bu kadar değerliyken, sahibi olduğun şey seni dünyanın en zengin insanı yapıyorken, o suyun içine suyu içilemez hale getirecek bir şey karıştığını düşün, ne olur? Şöyle düşünelim, Mevlâna Hz. “Dünya hayatı deniz suyu içmek gibidir” diyor. Hangi dünya hayatı? Hakikatlerden uzak, gerçeklere cahil, tek taraflı sadece dünya için sürdürülen, Allah’ın bizden istediklerinin göz ardı edilip emmarenin istekleri doğrultusunda sürdürülen dünya hayatından bahsediyor. İçinde Allah’a kulluk olmayan bir yaşamdan söz ediyor. Yaşam, sürekli akıp giden ve bizlerin de içinde olduğu bir olgudur. Yaşamın içinde bulunuşun Allah’a kulluk üzerine değilse mahlûkcasınadır, işte o yaşamdan bahsediyor. Yaşamın içinde bir şekilde bulunmakla kendi hayatını oluşturmak farklı şeylerdir.




