2010 yılındaki bilgi verilerine göre her 13 dakikada bir doğa TÜR’ü yok oluyordu.

Bizim KELAYNAKLAR gibi.

Aman Sayıları 2000’li yıllarda 20’ye düştü diye diye bağırma sonucu uyanan TÜR’sever ve yurtsever güzel insanlar sayesinde, bugün sayıları 200’lere ulaşan KELAYNAKLAR..

Ne mutlu bize ki uçuruma itilen TÜR’leri kurtaran şans eseri bir dal gibi ortaya çıkan insanlarımız da var..

Döviz, altın, mücevher gibi her çeşit enstrüman, para, mal birikimleri çılgın gibi artarken, bizi kucaklayan, sıkıca sarmalayan DOĞA’mız can çekişiyor…

Aynı Kelaynaklar gibi..

Şans eseri dal gibi değil, orman çokluğundaki bilim adamları gündüz feneri ile DOĞA’yı kurtaracak ölü toprağı serpilmemiş AKiL adam arama feryadındalar.

Bağırmaktan sesleri kısılmış, gırtlağı kurumuş fanatikler gibi..

Ancak seslerini bir türlü duyan yok.

Sınırsız evren boşluğuna savrulma noktasına itilen hasta konumundaki DOĞA’yı yoğun bakıma alacak bir tek kişi bile yok.

Almaya ben adayım diyen güzel yürekli bir ADEM henüz hiç yok.

..

2010 yılından bu yana 13 koca yıl daha geçmiş.

O yıllarda Bilim insanları “Bugün önlem alırsak 7 milyon yıl sonra kayıplarımızı ancak telafi ederiz” gerçeğini sokmuşlar gözlerine insanoğlunun.. Ama o “gözüme çöp kaçtı” mazereti üretmeye devam ediyor.

Günümüzde, “Tür”lerin yok olma hızı daha da artmış durumda şüphesiz.

Şişkin cüzdanları, metal kasaları esnetecek hatta yırtıp çıkacak doluluktaki varlıklar, bulutlara teğet gökdelenler ışık hızı ile artarken,

Kuruyan göl ve ırmaklar, İstanbul su barajları gibi diplerinde kirli atıkları, toprak çatlakları görülmeye başlayan içme su kaynakları bir bir yok oluyor.

Ve Ülkelerin yönetim kademelerindeki aymaz KELTOŞ insanoğlu, bilim adamlarının koyduğu tanıya rağmen, tabutu çakılmakta olan hastaya BÖN BÖN bakmaya devam ediyor.

Nedenini sorsam, hepiniz birden;

LOKMA PAYLAŞIM ASALETİ, İSRAF HARAM KANAATİ ve KONUKSEVERLİK LETAFETİ YERYÜZÜNDEN KALKMAK ÜZERE DE ONDAN... diyeceksiniz..

Ne acıdır ki, "lokma da can çekişiyor" artık..

Bölüşülecek kadar lokma kaldı mı diye sorduğunuzu duyuyor gibiyim.

Aman bu sözü kimse ağzına almasın.

Nazarımız değer sonra, küsüp gider ve asla geri dönmez.

Hele lokma yapımı için gerekli ürünleri politik savaşlar amacıyla kullanan liderler çoğaldıkça, kitle ölümleri başlayacaktır çok yakında… Kendileri ense göbek savurganca tüketip çöpe atarken, aç ve yoksul kesime ulaştırmayı ayıp sayarken?.

Afrika, Karayipler, Ortadoğu ve Asya gibi bölgelerdeki 11 ülkede, 5 yaşın altında açlıktan ölme sınırında 10 milyon çocuk bu yüzden can çekişiyor.. Yoğun bakıma alınmayı bekleyen DOĞA’mız ve nesli tükenmekte olan KELAYNAKLAR’ımız gibi..

Oysa kâğıttan kaplan AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ 1959’da kurulmuş olmasına karşın; O yıldan bu yana, öncelikle ne savaşları yok edebilmiş, ne dünya varlıklarını hortumlayanların yarattığı açlık belasına, ne de sefil yaşam süren milyarların refahına çözüm getirebilmiştir..

Yürekleri yumuşatan paylaşımcı eğitimin ve bireysel bencilliği önleyecek yaptırımların dünyaya yaygınlaştırılamaması SÖZDE UYGAR’lığın en büyük zafiyetidir.

..

Güzel ülkemizin KELAYNAK sayıları kadar kalan güzel insanlarına gelince; Yüreği paylaşıma her an açıktır, sırt sırta da, omuz omuza da yapışıktır, yedi göbekten ortak insani değerlerle yoğrulmuştur bizim asil insanımız.

Lokmasını, yoksul zengin ayırmaksızın bölüşen, üleşen yapıdadır.

Düşünün ki açlığınız içinizi tüketmiş, dizlerinizi titretmiş; iştahınız doruk noktasında ve ağzınız da limon görmüş gibi sulanmış iken,

Ağzınıza sokmakta olduğunuz lokma paylaşılır mı?

Bundan 50 yıl önceki sayıda kalmasa da, bugün gidin Anadolu köylerine hala lokmasını paylaşan KELAYNAKLAR bulursunuz.

Birbirini ötekileştiren uygarlıkla iyi ki henüz tanışmamış Anadolu insanı.. Tereddütsüz ağzındaki lokmayı sizinle paylaşır.

Azgın yokluklardan, kurak kıtlıklardan geçtiği, yurt savunmasında birkaç dakika sonra can vereceği vatan ve kardeş sevdası ile yoğrulduğu için mi paylaşımcıdır; yoksa genlerindeki, kültüründeki asaletten midir, övgüye layık bu yüksek karakteri.. Hepsi, hepsi, hepsi..

Ya Rabbena, hep bana.

Gelmezse olacak fena.

söylem ve eyleminin beyin ve yüreklerini tutsak etmediği yılların evlatlarıdır bu nesli tükenmekte olan KELAYNAKLAR.

Eskilerin tabiri ile “FAKİR FUKARA, GARİP GUREBA” da olsalar, gönül iklim zenginlikleri nedeniyle lokmalarını yarenlerine ve ihtiyaç sahiplerine uzatmada asla tereddüt etmeyen bir nesildirler.

Giderek azalmakta olan bu KELAYNAK sayısı, tüketime dayalı küresel güç politikaları etkisiyle yok olmak üzereler artık...

İklim krizini tetikleyen tüm nedenlerin suçlusu Ademoğlu; giderek çölleşen dünyanın ve kadim konukseverliğimizin ipini çekmek üzeredir.

Küresel güç atmacaları gibi yoksulların ağızlarındaki lokmayı çalmaya, kapmaya özenmezler umarım; Özünü hiç yitirmeyecek ASALETİ taşıyan BİZİM O KELAYNAKLARIMIZ..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.