Manisa’nın Soma ilçesinde 2014 yılında meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği kaza bugün bile hafızamızda yer alır ve yüreğimizi sızlatır.

Yaşanan felakette, madenden yaralı olarak kurtarılan bir işçinin ambulansa bindirilirken "Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin" demesi hepimizi derinden sarsmıştı. Hatta elden gelse bu ismini dahi bilmediğimiz işçiye Türkiye’de yaşayan 82 milyon insan olarak sarılmak istemiştik.

O kirli ayaklı ve kömür karası suratlı maden işçilerimizin kafasında, bir madenci çocuğumuzun babasını anlattığı resminde de canlandırdığı gibi tertemiz düşünceler vardı.

Maden faciasının yaşandığı sırada zamanın Başbakanı olan Erdoğan, Soma'ya gitti ve Soma Belediyesi'nde kameraların karşısına geçti. Erdoğan, "Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var. Hiç kaza olmayacak diye bir şey yok." sözleriyle bırakın bizi rahatlatmayı, hepimizin tepkisini çekti.

Tabii ki ilçeye başbakanın gelmesi nedeniyle, polis özel harekâtçıları da dâhil olmak üzere adeta bir güvenlik ordusu akın etti. Bu sırada ilçede Başbakan Erdoğan’a ve açıklamasına tepki gösteren bir vatandaş hemen polis tarafından derdest edildi. Demokratik hakkını kullanmasına rağmen bu vatandaşa yapılanı maalesef yadırgamadık. Çünkü bu sahnelere artık alışmıştık. İşte tam bu sırada polis tarafından etkisiz hale getirilmiş ve yere yatırılmış vatandaşa doğru koşarak gelen takım elbiseli bir caninin tekme atışına hepimiz şahit olduk.

Bu takım elbiseli, medeni görüntülü cani Yusuf Yerkel’di. Bu kişi zamanın AKP’li Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özel Kalem Müdür Yardımcısıydı. Üstelik medyaya yansıyan ve her kesimden insanın tepkisine ve nefretine neden olan olayın hemen ardından "ayağı incindiği" gerekçesiyle Yerkel, "iş göremez" raporu almıştı.

Yerkel bu sadakatinin ödülünü elbette alacaktı.

Soma’da 301 maden işçisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan katliam gibi kazanın ardından, ilçeye giderek özel harekâtçıların yere yatırdığı bir madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel, Frankfurt Başkonsolosluğu’na Ticari Ataşe olarak atandı. Yapılan atamanın ardından Almanya’daki tepkiler, maalesef ülkemizden daha büyük oldu.

Üstelik Yerkel’in Frankfurt’a Ticaret Ataşesi olarak atanması sadece Almanya değil, dünyanın gündeminde de geniş yer aldı.

“Erdoğan’ın işçi tekmeleyen danışmanı Frankfurt’ta iş buldu” ya da “Tekme atan danışman Avrupa’ya tayin edildi” gibi başlıkları kullanan gazetelerin haberlerinde, Sivil toplum Kuruluşları ve politikacıların tepkileri de yer aldı. Bu sefer Türkiye’nin itibarı tekmelenmeye başladı.

Medyada yer alan bilgilere göre, işçiye tekme atan Yusuf Yerkel’in tayinine üç ay önce karar verilmiş ve Ticaret Bakanlığı’nın bu yöndeki önerisinin Dışişleri Bakanlığı tarafından uygun bulunması sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından geçmişti. Bu onayın ardından, deneyimli bir ekonomist olan Frankfurt’ta Ticaret Ataşesi Tansu Günendi, Ankara’ya çekildi. Almanya gibi ticaretimizin en yüksek olduğu bir ülkede elbette deneyimli bir ekonomistin görev yapması gerekirdi. Ancak onun yerine atanan Yerkel, Kartal İmam Lisesi mezunu, FETÖ'ye yakınlığıyla bilinen, 2017'de kapatılan Fatih Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi okumuş ve ekonomi eğitimi almamıştı. Bu görevlendirme bizi şaşırtmadı. Zira daha önce de Egemen Bağış Prag'a, Merve Kavakçı Malezya'ya, Şaban Dişli'de Lahey'e elçi yapılmıştı.

Atamanın ardından gelen yoğun tepkilerden olsa gerek Yerkel’e Almanların henüz akredite vermediği, akreditenin verilip verilmeyeceğinin ise bilinmediğini resmi açıklamalardan değil, ancak medyadan öğrenebiliyoruz. Almanya’daki birçok STK’nın ve politikacının tepkisine neden olan bu atamadan sonra Frankfurt Belediye Başkanı Peter Feldmann, Yusuf Yerkel’in atanması ile ilgili Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'a bir mektup yazdı. Sözcü gazetesinden Ali Gülen’in haberine göre, Feldmann mektubunda, kente protestolara neden olan ve Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosluğu'na “Ticaret Ataşesi” olarak atanan Yusuf Yerkel’i istemediklerini belirtti. Bakan’dan durumun değerlendirilmesini isteyen Feldmann, Alman basınına yaptığı açıklamada da, “Bu şahısla ilgili dile getirilen eleştirileri çok ciddiye alıyorum. Şu ana kadar bize resmi bir açıklama gelmedi. Bu nedenle Alman Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yapmalı” dedi.

"Ey Almanya sen kimsin benim gönderdiğim ataşeyi kabul etmiyorsun" diyebiliyor muyuz?

Şimdi yazının başına dönelim, "Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin" diyen Somalı işçinin mi, yoksa Yusuf Yerkel’in mi ayakları daha kirli?

Yoksa ayaklar değil de kafaların içi mi daha kirli?

O kirli ve çamurlu çizmeler sedyeyi asla kirletmedi ama, kirli kafayla yerde yatan işçiye tekme atan Yusuf Yerkel, aslında ülkemizin medeni ülkelerde gittikçe azalan itibarına son bir tekmeyi attı…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.