Halife diye zikrettiğimiz insan, ruhlanınca var olmaya başladıktan sonra o ruh onu, ne için halk edildiyse ona ulaştırdı. Şimdi, Âdem ruhlanınca “La ilahe illallah” dedi. Nerede dedi? Nerede dediğini Allah bizlere, Bakara suresi 31. Ayeti kerimede,
Ve Âdem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip, "Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin." dedi.
diyerek bildiriyor. İnsanın kendi varlığı ve bütün yaratılmışlık denilen, Allah’ın isimler diye zikrettiğidir. Allah yaratılmışlığı neden “İsimler” diye zikrediyor? Yaratılmışlık var olduğu an isim ve suret giyer, o nedenle isimler diyor. Bir şey var olmaya başladığı an yani artık sen onu bilmeye başladıysan, gözünle görebiliyorsan, elinle tutabiliyorsan, kısaca duyu organlarınla algılayabiliyorsan o isimlenmiş demektir. Bu sebeple Allah da yaratılmışlığı yani Kendi tecellisini zikrederken, isimler olarak zikrediyor. Allah tecelliye geliyor, her tecellisinde bir isim giyiniyor. Sen müsemmasına muhatapsan, esmayı zikredişin de Allah’ı zikretmek oluyor.
Melekler, “Ya Rabbi, biz seni layıkıyla tespih ve tasdik ediyoruz” dediler ama Allah, “İddianızda doğruysanız ispat edin” diyor. Allah iddialarına ispat istiyor çünkü onların iddia ettikleri yerde olmadıklarını görüyor. Hani adam, “Ben Halep’teyken bir atladım dört arşın” dediğinde, “Halep oradaysa arşın burada atla da görelim” demişler ya onun gibi. Melekler de “Biz seni layıkıyla zikrediyoruz” diyorlar yani, “Bunu yaratmana ne gerek var” demiş oluyorlar. “Ben yeryüzünde Kendime bir halife kılacağım” dedi Allah. Karşımıza bir halife çıktı. Melekler de “Biz seni layıkıyla tasdik ve tespih ediyoruz buna ne gerek var” diyorlar. İşitirsek eğer melekler bize halifeden haberdar olduklarını ve halife dediğimizin Allah’ı layıkıyla tasdik ve tespih etmek olduğunu bildiriyorlar bu beyanlarıyla. Allah da “İddianızda samimiyseniz hadi ispat edin bakalım” diyor. Allah, “Hadi ispat edin” derken neyi istemiş oldu? Evet, melekler Allah’ı zikrediyordu, Allah’ı yüceltip, Allah’a hamt edip, “Ya Rabbi senden başka ilah yok” diyorlardı ama nerede? Allah’ı tecellisinden ayırarak! Allah’ın tecellisi olan ve Allah’ın isimler diye zikrettiği yaratılmışlıkta değil. O zaman burada Allah’ı layıkıyla tespih ve tasdik etmenin yaratılmışlıkta olduğu gerçeği de çıkıyor karşımıza.
Allah’a kul, peygambere ümmet olmak dediğimiz hakikati yaşayanlardan olmak için Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet ediş, tecellisinde gerçekleşecek. Melekcesine mi, halifecesine mi yani insancasına mı şehadet! La ilahe illallah’ın bir melekçe olanı var bir de insanca olanı var. Melekler la ilahe illallah’ı, Allah’ı ayırarak zikrederken, insan tecellisinde zikreden olmalıdır. İnsan melek olsun diye mi yaratıldı, halife olsun diye mi? Peki, bu cemaat neden melek olma sevdalısı ve melekçe Allah’ı zikrediyor? Bu insanlığın melek boyutunda kalmış olması yaratılma gayesinde noksanlıktır. İnsanlık Allah’ı zikrederken, Kendi tecellisi olan yaratılmışlıktan ayırıyor, ötekileştiriyor. Allah’ı sadece gaybî olarak Kendiliğinde zikrediyor, kendisince bir Kendilik yüklüyor Allah’a ki bu dünyanın ve bu evrenin dışında, ona yedi kat gökyüzü demiş zahir ulema. Melekçe oluyor bu işte. Ama insan melek olsun diye yaratılmadı ki! İnsan yaratılmazdan evvel de melekler vardı ve melekler tespih ve tasdik ediyordu zaten yani hem zikrediyorlardı hem de senden gayrı ilah yok diyorlardı. Tespih ve tasdik, zikretmek ve senden gayrı ilah yok demektir. İşte, halife dediğimiz insan ruhlanınca, La ilahe illallah’ı ruhlanmış olmasıyla yani isimleri öğrenmesiyle yaratılmışlıkta zikretti.
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....