Nur-u Muhammediye dediğimiz maddenin de mananın da ilmin de irfaniyetin de aşkın da sevginin de edebin de erkânın da ahlakın da her şeyin, özüdür. Nur-u Muhammediye, tevhidî irfaniyet olarak bizim idrakimize tecelli etmeye başladı. Nur-u Muhammediyenin idrakimize sunum hali, Seyr ü sülûktur. Seyr ü sülûk, Nur-u Muhammediye’nin aşama aşama idraklerimize sunulma sistemidir. Halktan Hakk’a uruc, Hakk’tan Halka nüzul. O Nur-u Muhammediye bize diyor ki “Senin ötekileştirdiğin, gayrılık anlamı yüklediğin, Kendisine bakarak ikilik çıkarttığın, şirke düştüğün varlık Zat-ı Hakk’ın Kendisini zikredişidir” Allah’ın Kendisini zikredişi olan “Varlık” dediğimiz, Allah’ın Kendiliği olmuyor mu?

Bir gün bir mecliste, “Allah bu âlemde zikreder” dedik. Allah zikreder mi hiç, insan Allah’ı zikreder, başka bir Allah mı var ki Allah zikredecek dediler. Zikrin ne olduğuna cahil olduğu için kendince yorumlayarak böyle bir çıkarım yapıyor. Aynaya baktığında gördüğüne ben diyorsun. Allah da bir şeye baktığında gördüğüne “Ben” diyor. Su buza baktığında, “Ben” derse hakikati zikretmiş olmaz mı? Allah’ın bütünden Kendisini zikrediyor oluşunda bütün hangi anlamı kazandı? Kendiliği anlamı kazandı. Varlık, Allah’ın yaratması olmasıyla Kendisini zikredişidir. Allah ve insan ilişkisi neyse deniz ve balık ilişkisi odur. Balığa, “Senden ve bütünden kendisini zikreden denizdir” diyoruz. Denizin kendisini zikredişini işitebilmek, anlayıp görebilmek için evvela şunu kabullenmek gerekiyor, balığın denizin kendi bütünsel varlığı içerisinde, denizin kendi varıyla var ettiği, denizin içinde, balık özelliğiyle tecellisi olduğunu kabul etmeli, varlığı denizden, varlığı denizde ve yokluğu da denizde olduğunu bilmeliyiz. Balık için denizden başka bir şey yoktur. Balık denizin içinde ayrı bir ikincil midir yoksa deniz denilen bütünlükte midir? Bütünlüktedir. Denizden var olan, varlığı denizle, yokluğu da denizle mümkün olan, denizin bütünselliği içerisinde bir isim ve bir suret olan yani deniz denilen zatın sıfatı olan o balığa “Senden ve bütünden kendisini zikreden denizdir” diyoruz. Deniz o balıktan ve kendi bütünlüğünden kendisini nasıl zikrediyor? Balığın var oluşuyla. Çünkü balığın varlığının var oluşu da deniz denilen bütünlüğün içindedir. Bütünlüğü ele aldığında balığın bireyselliği kalmıyor. Balık da dâhil cümlesi denizin kendiliği. Allah’ın bütünden Kendisini zikretmesi bütün denilenin Kendi yarattığı olmasından dolayıdır. Denizin de balıktan ve bütünden kendisini zikredişi, her şeyin deniz dediğimiz o bütünsellik oluşundan gelir.

Muhammedî irfaniyet bize diyor ki, “Cümleden fail olan Allah’tır.” Şimdi tekrar balığa dönelim. Denizin içerisindeki balığa, “Senden ve cümleden fail olan denizdir” diyoruz. Deniz balıktan ve cümleden nasıl fail oluyor? Balığın ve cümlesinin varlığının zaten denizin kendiliği oluşunda, balığın her seçiminde açığa çıkan eylemin, denizden denize zahir oluşuyla! Deniz denilenin içinde balık var, yosun var, midye var, mercan kum dalga su var. Balık suyun içinde yüzüyor, yosunlar dalgalarla birlikte ileri geri hareket ediyor, mercanlar midyeler büyüyor sayısız, sonsuz olasılıklar bütünlüğünde her an gerçekleşmekte olan denizin kendisinde yaratmaya devam edişi olan bütün o fiillerin faili yani halk edeni yani kendisinden kendisine zahir edeni denizdir. Denizden başka bir şeyin denizin kendiliğinde fail olması mümkün değil. Şimdi balık bakıyor, baktıralım balığa. Kendisinde bir fiil var, yosunda, midyede, kumda, suda her yerde bir fiil var. Bunların failinin deniz oluşu? Hangi anlamda buna şahit olacak balık? Şehadet hangi anlamı giyinmeli ki balık bu şehadete ermiş olsun? Denizin içinde ikinci bir denizi o işi yaparken görmek mi? Uçuk bir misal verelim. Yosun dalgayla birlikte hareket ederken denizin içinde başka bir deniz gelecek dur diyecek ve yosunu hareket ettirecek. Balık da işte gördüm denizin fail olduğunu mu diyecek? Şehadet bu anlamdaysa bu ikilik. Bu denize cahil ve gafil olmak.

.....

Yazının devamı için tıklayınız

.....

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.