Herkes bir şeyler itiraf ediyor.
Ama kendi itirafından bir şey anlamıyor.
Hala yanlışta ısrar edip gidiyorlar.
Meselenin özüne inmeden kabuktan dolaşıp geçiyorlar.
….
Başkalarının canı yandığı zaman kimse umursamıyor
Ama iş kendilerine gelince basıyorlar feryadı.
Ne derler, ateş düştüğü yeri yakar.
Ama bunların anlayışları da iş işten geçtikten sonra oluyor tabi ki.
Bunun yanı sıra yanıp da hala anlamayan var.
Bir mana verip de kendine gelemeyenler var.
Buraya nasıl geldik?
….
Bir dostumun yazısını okudum.
Serzenişte bulunuyor.
Ama denge tahtasının diğer yanında durduğunun farkında değil.
Karşısındaki muhatap bunlara güvenerek her türlü haksızlığı yapıyor.
Bunlar yapılanları seyrediyorlar.
Görmüyorlar sadece bakıyorlar.
Bir türlü denge tahtasından aşağıya inmeyi akıllarına getiremiyorlar.
Aşağıya inseler denge tahtasındaki dengeler de değişecek.
Serzeniş yerine hakikatle karşılaşacak.
….
Dostumuz ironi yapıyor.
Savunma sanayinin başkenti Sungurlu mu dediniz?
Bunu söylemek için gerçekten yüzünüzün kalın olması gerekiyor.
Çünkü Sungurlu’nun savunma sanayiyle en ufak bir tarihi bağını bilen var mı?
Yok! Ama Kırıkkale’nin ve özellikle Keskin’in bu ülkenin bağımsızlık mücadelesinde nasıl bir destan yazdığını bilmeyen de yok.
“Kırıkkale’ye Büyük Haksızlık” diyor.
Kırıkkale ve Keskin’in milli mücadelesine katkısından dem vuruyor.
İnsanların bu tesisleri kurmak için ne kadar fedakâr davrandığından bahsediyor.
MKE yönetim kurulu başkanının Kırıkkale’ye yapılması gereken yatırımları,
Buradan kaydırarak Sungurlu’ya yaptığından bahsediyor.
Vs, vs…
….
Bu yazıya cevap yazayım mı yazmayayım mı?
Elim gitti gitti geldi.
Hani Fuzuli'nin dediği gibi:
“Söylesem tesiri yok. Sussam gönlüm razı değil”
Bu iktidar bütün değerlerinizi yok ediyor.
Bunların farkına varabiliyor musunuz?
Kayda değer ne varsa hepsi de elinizden çıkmış durumda.
Siz ancak kendi değeriniz olan geçmişinizin elinizden alındığını anlayıp, feryat ediyorsunuz. Siz bunu iş geçtikten sonra anladınız.
Ama destek vermekten de kaçınmıyorsunuz.
Bütün Türkiye'de bu böyle.
Herkes bir gün bu gerçeği anlayacak ama iş işten çoktan geçmiş olacak.
Kufeliler Hz. Hüseyin şehit olmadan önce Yezid tarafından sindirildiği için ona yardım etmediler.
Ona sadece bir haber gönderdiler.
“Ya Hüseyin, biz gelemiyoruz ama gönlümüz seninle.”
Hz. Hüseyin de onlara haber gönderir.
“Evet gönlünüz benimle ama kılıçlarınız Yezide çalışıyor.”
Teşbih de hata olmaz der eskiler.
Şimdiki durum da aynen böyle.
Gönüller bir yerde Hizmetler başka bir yerde.
Bu söylemleri yaparken de işin çözülmesini bekliyorlar tabi ki.
İşin başına gelen menfaati kendi tarafına çeviriveriyor.
Bu çözülür mü bilemem.
Bunu kim çözecek onu da bilemem.
Giden geri gelmiyor.
Bu tesislerin bir kısmı,
Bir zamanlar Rize’ye nakledildi.
Bir zamanlar Çankırı’ya nakledildi.
O zaman hiç kimsenin gıkı çıkmadı.
Şimdi kim “Gık” deyip de bu meseleyi çözecek.
Çünkü herkes ikili, üçlü, dörtlü oyun oynuyor.
Hadi getirin 2. Adamınızı.
Hem adını koysun, hem şanını..




