Geçen yılın Temmuz’unda acaba gündem neymiş, neler konuşuluyormuş Türkiye’de diye merak ettim ve 9 Temmuz 2020 tarihli yazıma göz attım. Şöyle bir bölüm vardı yazımda:

‘Bu yaz sıcağında, Korona virüs salgınının kıskacında; Kıdem Tazminatı Fonu nedeniyle sendikalar-işçiler ayakta, Baro düzenlemesi nedeniyle 'avukatlar - sivil toplum örgütleri' ayakta, yaz gündemini görüşmek için 'milletvekilleri' Mecliste ayakta, RTÜK cezaları ve reklam cezaları nedeniyle 'basın-medya' ayakta, sosyal medyaya kısıtlama çalışması nedeniyle ‘Z kuşağı gençler’ ve 'aydınlar' ayakta, komik Temmuz zammı nedeniyle 'emekliler' ayakta, salgın yasaklarının mağdur ettiği 'esnaf, çiftçi, işsizler ve gündelikçiler' ayakta. Bu sıkıntıları çekenleri zaptı rap altına almak için 'savcılar, hakimlar, polisler ve bekçiler' ayakta..’

Şimdiki gündem farklı mı?

Yukarıdaki (Temmuz 2020) gündem maddelerinin çoğu, içinde bulunduğumuz Temmuz ayında da var. Bunlara ek olarak; elektrik ve doğalgaz zamları, yüzde 8.45 oranındaki Temmuz zammının beğenilmemesi, esnaf ve sanayicinin iyileştirme tedbirleri alınması beklentisi, İstanbul Sözleşmesinin iptalinin 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesi, tasarruf genelgesinde Saray’ın muaf tutulması, işsizlik, liyakat gözetmeksizin yapılan atamalar, üçer-beşer maaşlar, ihalelerde adam kayırma, Tutuklanan Mehmet Aydın’ın, Çiftlikbank mağdurlarının paralarını iade edip edemeyeceği gündem maddelerinin bazılarını oluşturuyor.

SEDAT PEKER - KORKMAZ KARACA - BAYKAL

Bunları geride bırakan en önemli gündem maddesi ise Sedat Peker’in Baykal açıklaması oldu.

Peker, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın en yakınında iken bir süre sonra AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın yakını haline gelen ve bu partinin Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Korkmaz Karaca’nın bir anda nasıl zengin olduğundan söz ediyor. (Baykal’ın yakınındayken O’na kadın bulduğunu da öne sürüyor.)

Ortaya atılan bu iddia üzerine Deniz Baykal ile Recep Tayyip Erdoğan’ın 22 Şubat 2003 tarihinde yaptıkları gizli görüşmede, Erdoğan’ın siyasette yolunu açan bir anlaşma yapıldığı iddiaları yeniden gündeme getiriliyor.

(Yalçın Küçük ise ‘Baykal O Kasetle Tutsak Edildi’ isimli kitabını 12 Ocak 2015 tarihinde Odatv’ye anlatırken, ‘Baykal kasetini Emniyet Genel Müdürü Sabri Uzun mu çektirdi, Erdoğan o gizli görüşmede kaseti izleterek Erdoğan’ı tutsak mı yaptı, ortam gerginleşince, ben başbakan olunca seni cumhurbaşkanı adayı göstereceğim diye Baykal’ın ağzına bir parmak bal mı çaldı?’ sorularına cevaplar ve yorumlar sıralıyor. Yalçın Küçük, Zülfü Livaneli’nin bu gizli görüşmenin içeriğini 2007 yılında açıkladığını da hatırlatıyor ve Deniz Baykal’ı ‘itirazdan vazgeçip bütün bu olanları itiraf etmeye’ çağırıyor.)

ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN RÖPORTAJI

Parantez içindeki bu bilgiyi hatırlattıktan sonra günümüze dönelim ve Zülfü Livaneli’nin Gazeteduvar’dan Lütfü Aktan’a verdiği röportaja geçelim.

Sedat Peker’in ‘Korkmaz Karaca açıklaması’yla başlayan yeni tartışma sol kanada da yayılmıştı ki, Zülfü Livaneli’nin 3 Temmuz 2015 tarihinde yayımlanan röportajıyla ortalık toz duman oldu.

Zülfi Livaneli, röportajında şu iddiada bulunuyordu:

CHP, DSP, SHP gibi partiler sol partiler değil, gelenekleri de sola dayanmıyor, gelecek programları da. Fakat sol olarak sunulan bu partilerin başına, hiçbiri solcu olmayan birtakım liderler getirildi. İsmet İnönü, Bülent Ecevit solcu muydu? İsmet İnönü’nün yerine Ecevit’in getirilmesi bir operasyondu; darbe gibi bir şeydi. Ecevit’i Robert Kolej’den bulup getirdikleri gibi, DYP’nin başına da yine Robert Kolejli Tansu Çiller’i getirdiler.

Baykal solcu muydu! Hiçbir alakası yok. Baykal’ın sola bakışı nedir peki? Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi, basında çıktı.

Bakın, Erdal İnönü’nün solla ne ilgisi vardı? 2 Temmuz’da Sivas’ta arkadaşlarımız otelden telefon açıp “Bizi yakıyorlar” dediklerinde, Sivas Valisi de “Hayır efendim, öyle bir şey yok” dediğinde, valiye güvenmiştir. Sol gelenekten gelen biri olsa, valiye mi, “Bizi yakıyorlar” diyen aydınlara mı güvenirdi?

Türkiye’de sol partilerin gelişmemesi için işlevselleştirilen bu insanların (liderlerin) hepsi de görevlerini son derece başarılı biçimde yerine getirmiştir.

SAĞDA EL OVUŞTURMA, SOLDA TELAŞ

Zülfü Livaneli’nin bu açıklamaları televizyonların tartışma programlarında günlerdir tartışılıyor. Livaneli de bu tartışma programlarına bizzat katılarak ya da telefonla veya görüntülü bağlanarak aynı görüşlerini tekrarlıyor.

İktidara yakın televizyonlar ve yayın organları solda başlayan bu tartışmadan memnun.

Solda ise Zülfü Livaneli’ye hak veren de var Baykal’a haksızlık yaptığını söyleyen de.

CHP’DE İÇ ÇATIŞMA ENDİŞESİ

CHP’de iç çatışma başlayacağı endişesi var.

Baykal ekibinden olan eski milletvekili Mehmet Sevigen, görüşme yaptığı Deniz Baykal’ın konu ile ilgili şunları aktardığını belirtiyor:

Livaneli'nin iddialarına ilişkin, "Zülfü Livaneli'nin gerçekdışı iddiaları beni ciddi şekilde üzdü. Böyle bir haksızlığa muhatap olduğum için gerçekten çok üzülüyorum' şeklinde bir yorumu oldu. En büyük üzüntüsü ise Genel Merkez'den hiç kimsenin aramaması olmuş. Anlayacağınız en çok vefasızlığa kırgın. Kemal Bey (CHP Genel Başkanı) bir telefon açıp 'geçmiş olsun' dememiş."

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise, partisinin grup toplantısındaki konuşmasında konuyla ilgili olarak şöyle diyor:

‘Mustafa Kemal Atatürk'ten bu yana CHP'de genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Bunu herkesin bilmesi lazım. Türkiye’nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezalet yaşanırken olayı getirip başka bir tartşma platformuna çekmek hem partiye ihanettir hem Türkiye’ye ihanettir.

Şöyle bir algıyı oluşturmak istiyorlar; zaten iktidar simsiyah, kapkara zaten rezil, yozlaşmış bir yönetim var, o zaman oyu kime verelim? CHP de onlar gibi… Hayır efendim hayır. CHP onlar gibi değil, tertemiz bir partidir. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan süratle herkesin çıkmasını istiyorum.’

Aslında bu çıkmazın çıkar noktası 2 ismin, Baykal ile Erdoğan’ın olayların içyüzünü olduğu gibi açıklamalarıdır. Ancak bu mümkün görünmüyor.

Bu nedenle, perde arkasında yaşanan gelişmeleri aydınlatmayı adil ve tarafsız araştırmacılara, bunları değerlendirmeyi da Türk vatandaşlarının aklınla ve vicdanına bırakıyorum.

Son not: Deniz Baykal ‘Hepiniz bilirsiniz, çeşitli nedenlerle zaman zaman yüzüm kızarır. Çocuklukta da 'Domates Deniz' derlerdi’ diye açıklama yapmış, siyaset alanında da ‘Kırmızı Domates’ lakabıyla anılır olmuştu.

--

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@ Hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.