Lozan Barış Antlaşması 100 yaşında…

Peki, Türk Milleti ve dünya için bu antlaşmanın önemi ve özelliği nedir?

Bu sorunun cevabını, Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği (ANAYASA-DER) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu şöyle veriyor:

"..Barış müzakereleri, Lozan’da 1922 Kasım'ında başladı. Barış müzakerelerinin sonunda, Batılı güçler; yeni Türkiye Devleti’nin egemenliğini, 24 Temmuz 1923’te Lozan Üniversitesi’nin büyük konferans salonunda imzalanan antlaşma ile tanıdılar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olarak da nitelenen Lozan Barış Andlaşması’nın özellikleri nelerdir? Andlaşma’nın şartları; temel olarak Türkiye’nin sınırları, boğazları, Osmanlı İmparatorluğu’nun borçlarının ödenmesi, kapitülasyonlar meselesi ve azınlıklar sorununa ilişkindi:

Tarafları bakımından; İtilaf Devletleri olarak Britanya İmparatorluğu, Fransa Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya).

Türkiye’nin sınırların belirlenmesi bakımından; Ocak 1920’de ‘Milli Misak’ta öngörülen çerçeveye olabildiğince uygundur.

İktisadi bakımdan; kapitülasyon sistemi kaldırıldı.

Hak ve özgürlükler bakımından; gayrimüslim azınlıklara mensup Türk uyruklarına verilen haklar: dolaşım özgürlüğü, medeni haklardan yararlanma, giderlerini ödeyerek her türlü kurum (vakıf vb) kurma, yönetme ve denetleme, buralarda dilini kullanma, dinsel özgürlük, (…). Barış Anlaşması, 'Müslüman olmayan Türk uyrukları'na haklar yanında, 'tüm Türk uyrukları', 'Türkiye’de oturan herkes', 'Türkçeden başka bir dll konuşan Türk uyrukları' şeklinde nitelenen üç grup için de 'dil' eksenli haklar tanımıştır (md.37-45).

Anayasal açıdan; Barış Andlaşması, dış egemenlik ve bağımsızlık belgesidir. Yeni bir Anayasa girişiminin işaretidir.

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması, Büyük Millet Meclisi tarafından 23 Ağustos 1923’te kabul edilen bir kanun ile onayladı. Antlaşma’nın imzalanmasından yaklaşık üç ay sonra, 29 Ekim 1923’te de, 1921 Anayasası’nın 1. maddesine şu cümle eklendi: 'Türkiye Devleti’nin şekl-i hükümeti, Cumhuriyettir' (Türkiye Devletinin yönetim şekli Cumhuriyettir).."

MÜHÜRLÜ SIR DEFTERİ VE 20 EYLÜL MUCİZESİ

Lozan Antlaşması tartışmaya açılmalıdır’, ‘Lozan Antlaşması da İstanbul Sözleşmesi gibi Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilebilir’, ‘Lozan Antlaşması’nın gizli hükümleri var’, Antlaşma 100. yılda süresini dolduracak, böylece Türkiye’nin zengin yer altı kaynaklarının değerlendirilmesine ilişkin yasak (engel) sona erecek’ ve benzeri bir çok söz söylendi bugüne kadar.

Lozan Antlaşması’nın yer altı zenginliklerimizin yer üstüne çıkarılmasını engellediği iddiasını Mühürlü Sır Defteri masalıyla ete kemiğe büründüren ve 20 Eylül 2023 tarihinde ’mucizeler’ olacağına işaret eden biri var ki, anlattıklarını özetle aktarmadan geçemeyeceğim.

Adı Haluk Özdil. You Tube’de, geleceği anlatan fütürist ve distopik bir kanalı var. Dokuz kitabın yazarı, onuncu kitabı da yolda. olan Haluk Özdil, dijital gelecek ve yapay zeka transhümanı.

Haluk Özdil, bir maya tabletinde 3 bin yıl sonrasına ait müthiş bir kehanetten söz edildiğini, o tarihin de 2023 yılına denk geldiğini söylüyor. Ardında da 1923 yılında hazırlanan bir sır defterinden özetle şöyle söz ediyor.

1923 yılının 19 Eylül’ünde Ankara’da bir bağ evinde 9 kişilik bir toplantı yapıldı. Toplantının başı Mustafa Kemal Atatürk’tü. O toplantıda bir karar alındı. Bu sırrı açıklamak için çok erken bir tarihti. Açıklanması halinde büyük bir tehdit altına girecekti Türkiye Ccumhuriyeti, yok olma tehlikesiyle bile karşı karşıya gelebilecekti. Bu durumda, 100 yıl saklanmasına karar verildi. Söz konusu 100 yıl 2023 yılı Eylül ayında doluyor.

Peki bu sır günümüze nasıl taşındı? Şöyle: Bir tane sır taşıyıcı, 3 tane de koruma seçildi. Her sır taşıyıcı ölümüne yakın sır defterini bir sonrakine teslim edecek. ABD ve İngiltere bu defteri ele geçirmek için yerli işbirlikçileriyle birlikte Türkiye’yi didik aradı ancak başarılı olamadı.. Ne taşıyıcılar ne de korumaları o mühürlü sır defterini açamadılar, açma izinleri yoktu çünkü. Böylece o mühürlü sır dolu defter günümüze geldi . Peki o defter nerede? Bundan yaklaşık 8 yıl önce bu defter son kişiye teslim edildi. Daha doğrusu, gitmesi gereken bir elde duruyor. O nedenle belki de bu şekilde konuşabiliyorum şu an. O defter gitmesi gereken adrese teslim edildi, orada güvende ve açılacağı günü bekliyor.

Peki ne olacak Eylül ayında? Sadece elde edilmiş bir bilgim var, o da çok sınırlı. 2023 yılının Eylü ayında, 20 Eylül’de Türkiye’de öyle şeyler olacak ki yaşadıklarınıza inanamayacaksınız. Defterin açıldığı gün sadece Türkiye’yi değil dünyayı şaşırtan gelişmelere tanık olacaksınız. Ardı ardına gelecek olan mucizeler sadece sizleri değil tüm dünyayı şaşkınlığa uğratacak. Peki bu mucizeler nerden gelecek? Gökyüzünden mi? Hayır, yer altından çıkan ama çok önemli mucizelere tanık olacaksınız.

Peki özel hayatımızda ne değişiklikler olacak? Özel hayatımızda çok şey değişecek. Şu ana kadar yaşanan bir çok sıkıntının ortadan kalktığına tanık olacaksınız. Bu sadece üst kesimler değil, en alttan en üste kadar, bir dağ köyündeki çoban kardeşimizden devletin en üstündeki görevliye kadar bir halka içinde bolluk bereket, hem de şaşırtıcı biçimde gelecek ve şu an şikayet edilen birçok şey baştan sona değişecek. Bunlar bir mucize değil, arka arkaya gelecek mucizeler zinciri olacak. İnsana ben rüyada mıyım dedirtecek gelişmelere tanık olacağız hep birlikte. Bunu bir tarafa not alın, geri sayımın başladığını bilin. Haziran’da başlayıp 20 Eylül’e kadar geçecek sürede neler olacağına gelince, bu süreç Türkiye açısından oldukça sıkıntılı geçecek.”

Hadi hayırlısı. Kabul olmayacak duaya amin denmez ama biz yine de 20 Eylül 2023’ü ümitle bekleyelim bakalım.

---

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.