Türkiye, 16 Nisan 2017'de yapılan Anayasa Değişikliği Referandumunun beşinci yılını geride bıraktı.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 18 maddesinde yapılan değişiklikle, yürürlükteki parlamenter sistem kaldırılarak yerine Başkanlık (Cumhurbaşkanlığı Hükümet) Sistemi getirildi, başbakanlık makamı kaldırıldı, milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarıldı, TBMM’nin kanun yapma (yasama) ve denetim yetkisi daraltıldı, bütçe kanunu ve bazı kanunları yapma-değiştirme ile yüksek yargı organlarını oluşturma yetkisi partili Cumhurbaşkanına verildi.

Bu yeni sistemi ‘tek adam’ rejimi olarak tanımlayan muhalefet partilerinin bazı liderleri, referandum öncesi ne demişti hatırlayalım:

“CIA Türkiye şefi Paul Bernard Henze, 2006'da Beyaz Saray'a bir Türkiye raporu sundu.

Raporda diyor ki Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar nasıl kurmuş? ‘Başbakanı ikna ediyoruz, parlamento ayağa kalkıyor. Cumhurbaşkanı'nı ikna ediyoruz, bakanlar ayağa kalkıyor. Öbürünü ikna ediyoruz yargı ayağa kalkıyor. Dolayısıyla birbirini kontrol eden bir sürü mekanizma var.

Bu cumhuriyette biz bir türlü Amerika’nın çıkarlarını harekete geçirmekte zorlanıyoruz’ Onun için Türkiye tek adam rejimine gitmelidir. Bir kişinin her gücü elinde topladığı rejimi desteklemeliyiz. Bir kişiyi ikna etmek, bu kadar grubu ikna etmekten kolay.”

Geride bıraktığımız 5 yılda tek adam rejiminin Türkiye’nin başına neler getirdiğini hep beraber gördük, yaşadık-yaşıyoruz.

PARLAMENTER SİSTEM ARAYIŞLARI

Tek adam rejiminin kurgucuları (AKP+MHP+BBP), Cumhurbaşkanının seçime katılanların yüzde 50+1’nin oyu ile seçilmesi kuralını getirdiğine pişman olmuştu. Ancak Anayasayı değiştirecek gücü yoktu.

Tek adam ve destekçisi partiler, seçimlerde ittifak sistemini getirerek bu hatalarını telafi etmeye çalıştı ve Cumhur İttifakını kurdu. Böyle olunca da, oluşturulan Millet İttifakı (CHP+İyi Parti+SP+DP) karşılarına dikildi.

Cumhuriyetin kurumları ile kurallarının adım adım yok edilmesi, dış politika, iç politika, yargı ve ekonomideki kötü uygulamalar Tek Adam Sistemini destekleyen partileri eritiyordu.

Bu nedenle İttifak Sistemi de artık işe yaramamaya başlamıştı.

Bir yandan (Deva ve Gelecek Partilerinin katılımıyla sayısı 4’ten 6’ya ulaşan) karşı ittifakın içine nifak sokmaya, diğer yandan muhalefetin içinden doğan yeni partilere gizli destek vermeye ve bazı eski siyasetçilere parti kurdurmaya çalışan Cumhur İttifakı, son olarak çareyi Seçim Kanununa el atmakta buldu.

Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında yapılan değişiklikler TBMM’den geçirilerek yasalaştı.

Ardından CHP, Seçim Kanunu‘nun 4 maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

CHP’nin başvurusunda; İl ve İlçe Seçim Kurullarının oluşumu, kıdemli hâkimler yerine birinci sınıf hâkimler arasından kura çekimi ve üç ay içinde seçim kurullarının yeniden oluşturulmasının anayasaya aykırılık taşıdığı gerekçesiyle yürütmesinin durdurulması ve iptali talep ediliyordu. Partili Cumhurbaşkanını propaganda yasakları dışında tutan düzenleme de iptali istenen bir başka düzenlemeydi.

Anayasa Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma ve iptal başvurusunu inceleme işlemi sürerken, Seçim Yasası’ndaki değişikliklerin “kendilerine tuzak kurmak amacıyla yapıldığını” düşünen muhalefet bloku, Cumhur İttifakı’nın bu hamlesine karşı atacağı adımları planlamaya başladı.

‘İTTİFAK İÇİ İTTİFAK’ SENARYOLARI

Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun ‘muhalefet blokunda üçüncü ittifak’ önerisi tartışma yarattı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “8 seçenekli bir çalışma yaptık” açıklaması da muhalefet kulislerini hareketlendirdi.

Bu arada, 6’lı masaya sunulacak 8 seçenekli çalışmanın ayrıntıları da ortaya çıktı.

Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan habere göre, CHP’nin belirlediği 8 seçenek şöyle:

1- Muhalefet blokundaki altı parti, Millet İttifakı yapısına dahil olacak ve tüm illerde seçime CHP ya da İYİ Parti listeleriyle girilecek. Bu formülde, partilerin illerdeki durumlarına bakılarak liste çıkarma önceliği, o ildeki avantajlı partiye verilecek. DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinin adayları, CHP ve İYİ Parti’nin çıkaracağı listelere eklenecek.

2- Millet İttifakı çatısı korunarak 4+2 seçeneği uygulanacak. CHP ve İYİ Parti bir blok; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri ikinci blok olacak, iki ayrı liste ile seçime girilecek.

3- Millet İttifakı yapısı altında 3+3 sistemi uygulanacak. CHP, İYİ Parti ve Demokrat Parti bir bloku oluştururken ikinci blokta ise DEVA, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İttifaklar, seçim için iki ayrı liste oluşturacak.

4- Millet İttifakı, CHP ve İYİ Parti’den oluşan yapısını koruyacak. Buna alternatif olarak farklı isim taşıyan yeni bir ittifak oluşturulacak. Yeni ittifakta ise DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İki ittifak illerde farklı listeler çıkaracak.

5- Muhalefet blokundaki tüm partilerin illerdeki oy potansiyellerine bakılarak “karşılıklı çekilme sistemi” uygulanacak. Örneğin CHP ya da İYİ Parti’nin milletvekili çıkaramayacağı düşünülen bir ilde daha fazla vekil çıkarması olası parti ya da blok üzerinden liste oluşturacak.

6- Bu seçenekte hangi parti ya da blok avantajlı durumdaysa liste çıkarma önceliği ona bırakılacak.

7- Cumhur İttifakı’nda yer alan AKP, MHP ve BBP’nin ayrı listelerle seçime gitmesi durumunda ilk altı formül üzerinden en yüksek faydanın sağlanacağı seçenek değerlendirilecek.

8- AKP, MHP ve BBP, Cumhur İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime girerse yine ilk altı formül masaya yatırılarak en fazla milletvekilini elde etme olanağı sunan seçeneğe odaklanılacak.

---

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.