Cumhurbaşkanı adaylarının 3’ü Mecliste Grubu bulunan partileri tarafından aday gösterildi, 3’ü ise en az 100 bin seçmenin imzasını toplayarak bu hakkı elde etti.

Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra Cumhurbaşkanı geçici aday listesi 10 Mayıs Perşembe günü Resmi Gazetede yayımlandı ve itiraz süresi başladı.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen’in açıklamasına göre, işte bu aşamada Selahattin Demirtaş’ın adaylığı’na bir aklı evvel itiraz etti. Dilekçesine, çözüm süreci döneminde hükümetin bilgisi dahilinde Kandil’e giden Demirtaş’ın PKK yöneticileriyle çektirdiği fotoğrafı ekleyen eski bürokrat, ‘Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı Adaylığının iptal edilmesini’ istedi.

YSK’nın bu itirazı reddettiği yine HDP Sözcüsü tarafından açıklandı.

***

Tüm bu işlemlerin ardından, itirazlar ile itirazları inceleme süresi sona erdi, Cumhurbaşkanlığı kesin aday listesi de 13 Mayıs Pazar Günü Resmi Gazete’de yayımlandı ve derin bir nefes aldık. Erdoğan dışındaki adayların yol ya da yargı kazasına uğramaması hepimizi sevindirdi.

24 Haziran’daki Cumhurbaşkanı Seçimi’ne katılacak adaylardan en yaşlısı, 1941 doğumlu Temel Karamollaoğlu, en genci ise 1973 doğumlu Selahattin Demirtaş. Diğer adaylardan (büyükten küçüğe doğru), Doğu Perincek 1942, Recep Tayyip Erdoğan 1954, Meral Akşener 1956, Muharrem İnce ise 1964 doğumlu.

Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı resmi bilgilere göre, adaylardan Erdoğan ile Akşener Marmara Üniversitesi, Perincek ve Demirtaş Ankara Üniversitesi, Muharrem İnce Uludağ Üniversitesi, Karamollaoğlu da VICTORIA Üniversitesi mezunu.

Seçim yasaları uyarınca, liste kesinleştikten, hele hele oy pusulaları basıldıktan sonra hiçbir sebep adayları seçime katılmaktan men edemez. Ne istifa, ne gözaltı, ne kaçırılma, ne kaybolma, ne tehdit, ne şantaj ne de ölüm..

6271 Sayılı ‘CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU’nun konuyla ilgili maddeleri şöyle

‘Adaylıkta eksilme

ADDE 12 – (1) Birinci oylamada, kesin aday listesinin Resmî Gazetede yayımından itibaren, oy verme günü saat 17.00’ye kadar listede meydana gelecek eksilmeler, değişikliği gerektirmez.

Seçim sistemi ve uygulanması

MADDE 4 – (Değişik: 25/4/2018-7140/4 md.) (1) Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci Pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir.

(2) İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması hâlinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. Ancak ikame, geçici sonuçların ilânını takip eden gün saat 17.00’ye kadar yapılabilir.

(3) Oylamalara tek adayla gidilmesi hâlinde, oylama referandum şeklinde yapılır. Geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilir…… ‘

***

Bütün bunları neden mi yazıyorum?

Son günlerde kamuoyunda bir senaryo dolaşıyor. Bu senaryoyu önce Can Ataklı yazdı, sonra da Saygı Öztürk, yaptığı röportajda Koray Aydın’a söyletti . Sözcü Gazetesi açıklamayı sürmanşetten verdi.

İler sürülen senaryoyu Koray Aydın’dan öğrenelim:

“FETÖ imamlarından Adil Öksüz, biliyorsunuz. Devlet tarafından yakalandı. Sonra meçhul bir şekilde serbest bırakıldı. Şimdi bunun ‘Devletin adamı' olduğu söyleniyor ve seçime 15 gün kala güya iktidar tarafından yeni yakalanıp getiriliyormuş gibi seçim malzemesi olarak kullanılacağı iddia ediliyor. Bu kişinin, itirafçı olarak hem İYİ Parti'yi hem CHP içindeki bazı isimleri FETÖ'cü olarak suçlayıp bunu bir seçim kozu olarak kullanabilecekleri her yerde konuşuluyor. ‘Abidik gubidik' işlerde bu iktidar çok uzman. Bunları okudukça, ne kadar aciz duruma düştüklerini görüyoruz.”

***

Seçim Takvimi’ne göre bu hafta sırada Cumhurbaşkanı adaylarının birleşik oy pusulasındaki yerlerinin belirlenmesi için Yüksek Seçim Kurulu’nda kur’a çekimi var. Ayrıca, seçmen listeleri ile sandık kurullarına ilişkin işlemler sürdürülecek. Tabi birde, 18 Mayıs Cuma, ittifak yapan siyasi partilerden, ittifaktan vazgeçmek isteyenlerin YSK’ya başvurmalarının son günü. Siyasi Partilerde ise milletvekili aday başvurularının değerlendirilmesi ve listelerin hazırlanması çalışmaları devam ediyor.

***

İçinde bulunduğumuz seçim sürecinde Türkiye’nin ne durumda olduğuna gelince;

New York Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk Şirin’in, Türkiye’nin durumunu gözler önüne seren bir kitabı var. Adı: Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet’’.

Selçuk Şirin, kitabı niçin yazdığını şöyle anlatıyor:

“Türkiye 2000’lerde ekonomik olarak bir yere geldi ama 2008’den sonra durdu. 2008 itibarıyla biz bugün ekonomik olarak bulunduğumuz noktaya geldik aslında. Bunu nereden söylüyorum. Kişi başına düşen milli gelirden söylüyorum. Elimizdeki temel ölçeklerden bir tanesi bu.

Biz 2008 senesine geldiğimizde yaklaşık on bin dolar milli gelirimiz vardı. Bugün o hesabı yapın biz onun da altına düştük. Biz yaklaşık 2008 yılından bugüne geçen yedi yıllık süreçte bir yere ilerlemedik ekonomik olarak.

Bu ekonomik durgunluğunun nedenini de ben ekonomide değil, ekonomi dışı faktörlerde görüyorum. Birincisi hukukun üstünlüğü ya da hukuk sistemindeki sıkıntılar. İkincisi, özgürlüklerin önündeki engellerden kaynaklı sıkıntılar. Üçüncüsü de eğitim. Türkiye, bu üç alanda reform yapamadığı için, bu üç alanda bir sonraki evreye, yani on bin dolardan, yirmi bin dolara götürecek aşamaya geçemedi. O yüzden yol ayrımında diyorum.

Bu kitabı yazmamdaki temel gerekçe, bu ara dönemde bu bir yıl olur, iki yıl olur, bizim biran önce 2008 öncesi döneme geçip reformları gerçekleştirmemiz lazım. Reformlarla adil rekabeti sağlayıp, toplumun bütün süreçlerine eşit bir şekilde katılacağı adalet sistemini kurmamız lazım her alanda. Kaynakların bölüşümünde, toplumun bütün kesimlerinin adil bir şekilde katıldığı süreci yaratamazsanız kalkınamıyorsunuz.

Özgürlük çok önemli, artık özgürlük olmazsa kalkınma da olmuyor. Yani bizim on bin dolardan yirmi bin dolara çıkmamız için ne yapmamız lazım? Katma değeri yüksek ekonomiye geçmemiz lazım. Bu ne demek? Fındık alıp onu markalayıp satmak demek. Fındık olarak satmak değil. Turizmde turiste üç kuruş köfte satıp üç kuruş kazanmak değil ona daha yaratıcı seçenekler sunup daha fazla kazanmaktır. Katma değeri yüksek deyince sadece teknolojiyi kastetmiyorum. Bu ekonomiyi kim yaratacak? Sadece özgür hareket eden, özgürce düşünen, sınırsız düşünebilen, bilginin önünde engeller olmayan kuşak, gençler yapacak. Bu yeni ekonomik modele geçmek için özgürlük çok önemli…

Türkiye’nin bir sonraki evreye geçmesi için; literatürde biz buna orta gelir tuzağı diyoruz. On bin dolar tuzağı. Çünkü dünyada üç- beş bin dolardan on bin dolara gelen bir çok ülke var. Bu biraz mümkün ve kolay. Bu nasıl mümkün? Bunu yol yaparak yapabilirsiniz. İnşaatla yapabilirsiniz. Fındık satarak yapabilirsiniz. Ama on bin dolardan yirmi bin dolara geçmek için yaptığınız her işe aklınızı koymanız lazım. Adil rekabet, özgürlük, bilgiye ulaşma özgürlüğü de basın özgürlüğü de bunun içerisinde ve eğitim. Eğitimde de, eleştirel düşünce becerisi olan çocukların önünü açmanız lazım…”

İyi Haftalar

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.