Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü, aramızdan bedenen ayrılışının 85. yıl dönümünde sevgi ve saygıyla anıyoruz.

10 Kasımlarda artık yas tutmuyor, O’nun çağdaş bir ulus yaratma ve Türkiye Cumhuriyeti’ni nice 100 yıllara ulaştırma yolundaki mücadelesini yeni nesillere anlatma günü olarak kabul ediyoruz.

Ben de, Cumhuriyet Halk Partisi’nin, 38. Olağan Kurultayı’nda 8. Genel Başkanını (Özgür Özel) ve yeni yönetim kadrolarını belirlemesi vesilesiyle, bu partinin ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal’in Siyasi Partilerle ilgili çalışmalarını özetleyerek aktarmayı uygun buldum.

CUMHURİYET HALK FIRKASI (PARTİSİ)

Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, toplumun farklı kesimlerinden ve değişik düşüncelere sahip kimselerden meydana geliyordu, Hepsi Misak-ı Millî amacında birleşmekte idi. Ancak zamanla mecliste farklı gruplar oluştu. Tesanüt (Dayanışma) Grubu, İstiklâl Grubu, Halk Zümresi ve Islahat (Reform) Grubu gibi. Bu durum meclis çalışmalarının yavaşlamasına sebep oluyordu. Mustafa Kemal Paşa ortaya çıkan siyasî anlaşmazlıkları azaltmak ve çeşitli grupları birleştirmek için çok çaba sarfett. Bunda başarılı olamayınca, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu adıyla bir grup kurdu. Bu grup, Misak-ı Millî esasları içinde ülkenin bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlamak için çalışacaktı.

Büyük zaferden sonra, Mustafa Kemal, gazetelere verdiği demeçte ‘Halk Fırkası’ adıyla bir siyasî parti kuracağını açıkladı. Bu partinin, "tam bağımsızlık" ve "kayıtsız şartsız millet egemenliği" ilkelerine dayanacağını ve bütün milletin partide temsil edileceğini söyledi.

1 Nisan 1923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Mustafa Kemal , mecliste bulunan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu'nun, Halk Fırkası'na dönüşeceğini açıkladı. 9 Eylül 1923'te Halk Fırkası'nın kuruluşu tamamlandı. Genel başkanlığına da Gazi Mustafa Kemal getirildi. Cumhuriyetin ilânından sonra bu parti Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı. Böylece Cumhuriyet Dönemi'nin ilk siyasî partisi kurulmuş oldu.

15 Ekim 1927 tarihinde 2. Kurultayını topluyor. İlk kurultay olarak 4-11 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi partinin ilk kurultayı olarak kabul ediliyor. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal 20 Ekim’e kadar süren 6 gün, sabah ve öğleden sonra oturumlarında 36 saat 31 dakika süren Nutuk’unu okuyor. Yeni parti tüzüğü kabul ediliyor; Cumhuriyet Halk Fırkası'nın (CHF) Cumhuriyetçi, Halkçı, Milliyetçi siyasî bir cemiyet olduğu vurgulanıyor. İsmet Paşa tarafından okunan Genel Başkanlığın “Fırkanın İstikâmeti Hakkındaki Beyannamesi”nde üç ilkeye “Laiklik” de ekleniyor, dört ilkenin partinin tüm siyasetine ve tüm yasalarına yön vereceği vurgulanıyor.

TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI

Yapılan inkılâplar konusunda, Mustafa Kemal Paşa ile yakın arkadaşları anlaşmazlığa düştüler. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında emeği geçen Cafer Tayyar Paşa, Kâzım Karabekir Paşa gibi komutanlar, inkılâplara olumsuz tepki gösterdiler, inkılâplar için zamanın henüz uygun olmadığını ileri sürerek bir muhalefet grubu oluşturdular. Aynı zamanda milletvekili de olan bu komutanlara, bu gelişme üzerine ’ ya ordudaki görevlerini ya da meclisteki görevlerini bırakmaları’ bildirildi. Böylece büyük hizmetler yapmış olan şerefli Türk Ordusu, politik çekişmelerin dışında tutulmak isteniyordu. Milletvekili olan komutanların çoğu, askerlik görevinden ayrılıp politikaya devam ettiler. Bu milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Fırkası'nın meclis üzerinde baskı yaptığını iddia ediyorlardı. Muhalefet olmadan, tek partinin demokrasinin gelişmesini engelleyeceğini söyleyen bu milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Fırkası'ndan ayrılarak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı (İlerici Cumhuriyet Partisi’ni) kurdular (17 Kasım 1924). Demokratik düzenin güçlenmesini isteyen Mustafa Kemal, yeni bir partinin kurulmasından memnundu.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, millî egemenlik, kişisel özgürlükler ve dinî inançlara saygı ilkelerini benimsemişti. Cumhuriyet rejimine karşı olanlar bu partiye sızdılar. Halkın dinî duygularını istismar ettiler. Yeni rejime ve inkılâplara cephe aldılar. Hükümetin yaptığı işler eleştirilirken, cumhuriyet rejimi de bazı kötü niyetli kişiler tarafından eleştirilmeye başlandı. Onların bu çalışmaları özellikle cahil insanlar üzerinde etkisini gösterdi. Bunun sonucu olarak bazı doğu ve güneydoğu illerinde etkili olan bir ayaklanma çıktı. (Şeyh Sait isyanı)

Cumhuriyet yönetimi için ciddî bir tehdit olan bu ayaklanma, sıkı tedbirler alınarak bastırıldı. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da ayaklanmayla ilgili görülerek kapatıldı (3 Haziran 1925).

ATATÜRK’ÜN NUTUK’TAKİ SÖZLERİ

Mustafa Kemal, CHP 2. Kurultayında okuduğu Nutuk’unda, kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın gidişatı konusunda özetle şu ifadelere yer veriyor.

Cumhuriyet” kelimesini telaffuzdan dahi içtinap edenlerin, Cumhuriyet’i, doğduğu gün, boğmak isteyenlerin, teşkil ettikleri fırkaya “Cumhuriyet” ve hem de “Terakkiperver Cumhuriyet” unvanını vermeleri, nasıl ciddî ve ne dereceye kadar samimî telâkki olunabilir?

Rauf Bey ve arkadaşlarının teşkil ettikleri fırka, muhafazakâr unvanı altında meydana çıksaydı, belki manası olurdu. Fakat bizden daha ziyade Cumhuriyetçi ve bizden daha ziyade terakkiperver olduklarını iddiaya kalkışmaları, bi’t-tabi doğru değildi.

“Fırka efkâr ve i’tikadât-ı diniyeye hürmetkârdır.” düstûrunu bayrak olarak eline alan zevâttan hüsn-i niyete intizâr olunabilir miydi? Bu bayrak, asırlardan beri cahil ve mutaassıpları, hurafe-perestleri iğfal ederek hususî maksatlar temînine kalkışmış olanların taşıdıkları bayrak değil miydi? Türk milleti, asırlardan beri nihayetsiz felâketlere, içinden çıkabilmek için büyük fedakârlıklar istilzam eden, mülevves bataklıklara hep bu bayrak gösterilerek sevk olunmamış mıydı?

Cumhuriyetçi ve terakkiperver olduklarını zannettirmek isteyenlerin, aynı bayrakla ortaya atılmaları, dinî taassubu galeyâna getirerek milleti, Cumhuriyet’in, terakki ve teceddüdün tamamen aleyhine teşvik etmek değil midi? Yeni fırka, efkâr ve i’tikadât-ı diniyeye hürmetkârlık perdesi altında, biz hilâfeti tekrar isteriz, biz yeni kanunlar istemeyiz, bizce mecelle kâfidir; medreseler, tekkeler, cahil softalar, şeyhler, müritler, biz sizi himaye edeceğiz; bizimle beraber olunuz. Çünkü Mustafa Kemal’in Fırkası hilâfeti lâğvetti. İslâmiyet’i rahne-dar ediyor. Sizi gâvur yapacak, size şapka giydirecektir, diye bağırmıyor muydu? Yeni fırkanın kullandığı formül, bu irticakârâne feryâdlarla dolu değildir denilebilir mi?

Efendiler, vakayi ve hâdisât dahi izhâr ve isbât etti ki “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” programı en hain dimağların mahsulüdür. Bu fırka, memlekette su-i kastçıların, mürtecilerin tahassungâhı, ümid-i istinâdı oldu. Haricî düşmanların, yeni Türk Devleti’ni, taze Türk Cumhuriyeti’ni mahvetmeye ma’tûf plânlarının sühûlet-i tatbikatına hizmete çalıştı. Tarih, (mürettep, umumî, irticaî) olan Şark İsyanı, esbâbını tetkik ve taharri ettiği zaman, onun mühim ve bâriz sebepleri meyânında “Terakkiperver Cumhuriyet Fırka”sının dinî mevâîdini ve şarka gönderdikleri kâtib-i mes’ûllerinin teşkilât ve tahrikâtını bulacaktır.

Politika âleminde, birçok oyunlar görülür. Fakat mukaddes bir mefkûrenin tecellisi olan Cumhuriyet-i idâreye, asrî harekete karşı cehil ve taassup ve her nev’î husûmet ayağa kalktığı zaman bilhassa terakkiperver ve Cumhuriyetçi olanların yeri, hakikî terakki ve Cumhuriyetçi olanların yanıdır. Yoksa mürtecilerin ümit ve faaliyet menbaı olan saf değil...

Ne oldu Efendiler?! Hükümet ve Meclis, fevkalâde tedbirler almaya lüzum gördü. Takrir-i Sükûn Kanunu’nu çıkardı. İstiklâl Mahkemelerini faaliyete geçirdi. Ordunun sekiz dokuz seferber fırkasını, uzun müddet te’dîbata hasretti. “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” denilen muzır teşekkül-i siyasîyi sed etti.

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI (PARTİSİ)

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasından sonra, Cumhuriyet Halk Fırkası, 1930 yılına kadar ülkede tek siyasal parti olarak kaldı. Bu zamana kadar, inkılâpların büyük bir bölümü gerçekleştirildi. Ancak tek parti yönetimi, demokratik bir rejim için uygun değildi. Mecliste hükümetin çalışmaları denetimsiz kalıyordu.

1929 yılında, dünyada ekonomik bir bunalım ortaya çıktı. Türkiye de bu bunalımdan etkilendi. Ekonomik sıkıntıya düşen halkın şikâyetleri arttı. Meclisteki bazı milletvekilleri ülkedeki ekonomik sıkıntıların, hükümetin yanlış politikalarından kaynaklandığını ileri sürmeye başladılar. Atatürk de hükümetin ekonomik politikasından hoşnut değildi. Hükümeti denetleyecek ikinci bir siyasî partinin gerekliliğine inanıyordu. Bu nedenlerle bir muhalefet partisinin kurulmasına karar verildi. Bu amaçla Mustafa Kemal, çok yakın arkadaşı Fethi Beyi (Okyar) parti kurmakla görevlendirdi. 12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu.

Serbest Cumhuriyet Fırkası, siyasî fikir olarak cumhuriyetçilik, lâiklik ve milliyetçilik ilkelerini, ekonomi alanında ise devletçilik ilkesine karşı liberalizmi savunuyordu. Parti kısa zamanda hızla gelişti. Yapılan yerel seçimlerde yolsuzluk yapıldığı iddia edilip, hükümet ağır şekilde eleştirildi. Hükümet ve inkılâplar aleyhinde gösteriler yapıldı. Bu durum, parti yöneticilerini sıkıntıya sokunca, Serbest Cumhuriyet Fırkası, kurucuları tarafından kapatıldı (17 Kasım 1930).

Böylece çok partili siyasî hayata geçmek için yapılan ikinci deneme de başarısızlıkla sonuçlandı.

---

ATATÜRK’Ü SAYGI VE MİNNETLE ANIYORUZ.

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.