Boğaziçi Üniversitesi’ne dışarıdan AKP’li bir rektörün atanmasına karşı çıkan öğrenciler ile akademisyenlerin eylemlerine güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanarak müdahalesi ve gözaltılar üzerine başlayan gösteriler giderek yayılıyor.

Buna karşın, bu iktidar döneminde ‘azil serbest’ , ‘istifa yasak’ olduğundan, atanmış rektör Melih Bulu’nun görevinden ayrılması beklenmiyor.

Eylemleri boşa çıkartmak amacıyla Boğaziçi Üniversitesi’nin başka yere taşınacağı gibi uç iddialar bile ortaya atılabiliyor.

Göstericilerin arasına (sayıları az da olsa) kötü niyetli gruplar karışmış olabilir. İktidarın bunu öne çıkararak öğrenciler ve akademisyenlerin tepkilerini karalaması çıkar yol değil.

Hele hele bu olaylar oy devşirmek için bir senaryo olarak kurgulanmışsa, 1970 -1980 yılları arasında yaşanan gençlik hareketlerinin dış güçler tarafından terör ve anarşiye dönüştürüldüğünü, bu nedenle 5 binin üzerinde gencin hayatını kaybettiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

18 yıldır işbaşında olan AKP iktidarı döneminde yapılan iyi işler de var. Ancak, gelinen bu aşamada, toplumun büyük bölümünün çekmekte olduğu ekonomik sıkıntılar, özgürlükler, yargı bağımsızlığı, toplumsal uzlaşma, atamalarda liyakat konusundaki kötü uygulamalar iyi işleri silip süpürmüş durumda.

18 YILDA YILDIZLAŞAN BİR LİDER

Türkiye’deki bu olumsuzlukları sıraladıktan sonra, Erdoğan gibi 18 yıldır işbaşında olan ve (bizdekinin aksine) yaptığı hizmetlerle yıldızlaşan bir liderin, Almanya Başbakanı Merkel’in yaşantısına ve yaptıklarına dikkatleri çekmek istiyorum.

‘Bütün Almanya, hele de başkent Berlin, belki de tarihinde görmediği bir coşkuyu yaşıyor.

Seksen milyon insan tek yürek, ayakta...

Bütün ülkede baştan başa, evlerinden balkonlara taşan insanlar hep birlikte tempo tutuyor, alkış tufanına katılıyor dakikalarca,

Tarafsız yönetim, beceri, yeterlik, dürüstlük adına,

Hiç kimseyi ötekileştirmeden, dışlamadan, herkesi kucaklamak adına...

Kendilerini on sekiz yıl boyunca yöneten bir lideri başlarının tacı yapıyor...

Almanya Başbakanı Angela Merkel...

Her kesimden insanlar onu bağrına basıyor...

Geçenlerde parti başkanlığını sade bir törenle devrettikten sonra, on sekiz yıl süren Başbakanlığa da veda ediyor, "bütün ülke", onu tarihe geçen coşku seliyle uğurluyor.’

Kıdemli gazeteci-yazar Yalçın Doğan, böyle anlatıyor ‘Almanya Şansölyesi Merkel’in siyasete vedasını’ köşe yazısında.

MERKEL 18 YILDA NELER YAPTI?

Merkel On sekiz yıllık iktidarı boyunca:

- Ülkesini Avrupa’nın en güçlü, en sözü geçer ülkesine haline getirdiği halde

yaptıklarıyla bir kez bile övünmüyor.

- Elde ettiği başarıları çalışma arkadaşlarıyla sürekli paylaşıyor, halkına da, öyle anlatıyor.

- Muhalefetle hiçbir zaman kavga etmiyor, muhalefeti hiçbir zaman suçlamıyor. Muhalefetten gelen, ülkesi için yararlı olabilecek önerileri tereddütsüz uyguluyor.

- Yaptığı atamalarda partisinde ya da özel yakın çevresinde bulunan hiç kimseyi kayırmıyor.

- Kendisi gibi düşünsün, düşünmesin, herkesi dinliyor.

- Hiçbir zaman yalan söylemiyor.

- Adı hiçbir yolsuzluk söylentisine karışmıyor.

Böylelikle, en büyük siyasal rakibi sosyal demokratlar dahil, herkesin güvenini kazanıyor.

-Avrupa’nın en iddialı, en büyük, en etkili ülkesinin ve o ülkeyi en başarılı biçimde yöneten Başbakanı ama...

Ne özel uçaklarla seyahat ediyor, ne yatları var, ne saraylarda oturuyor, ne öyle sözü edilecek bir varlığa sahip, "orta halli" bir yurttaş...

Başbakan olmadan önce hangi evde oturuyorsa, on sekiz yıllık Başbakanlığı döneminde de aynı evde oturuyor.

-Kendisi alışverişe gidiyor.

"Makam arabası" sıradan bir araba, markete yanında tek bir korumayla gidiyor, Başbakanlığa da, toplantılara da...

Evinde yemeği kendisi pişiriyor.

-Yaşamında onu halktan ayıran en küçük bir lüks yok.

Sadelik...

Tevazu...

Yaşamı ve Başbakanlık dönemi bu özelliklerini yeteri kadar, bütün açıklığı ile gösteriyor.’

YERİNE ‘TÜRKLERİN ARMİN’İ GELİYOR

Siyaseti bırakan Federal Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel'in yerine geçecek isim de belli oldu. Kısa adı CDU olan, iktidarın büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birliği Partisi'nin Genel Başkanlığı'na Armin Laschet seçildi.

Laschet, Alman basını ve kimi siyasetçiler tarafından "Türklerin Armin’i" olarak da adlandırılıyor.

2017 yılından bu yana Kuzey Ren Westfalya Eyaleti'nin Başbakanlığını sürdüren Armin Laschet, Angela Merkel kendi isteği ile görevini bırakacağı için, çok yakında Almanya'nın Başbakanı olacak. Onu yakından tanıyan Gazeteci Fatih Güllapoğlu, Armin Laschet'in özelliklerini şöyle sıralıyor:

- İçi-dışı bir, gülerken kalben gülen biri.

- Dürüsttür. Dürüstlükten taviz vermez.

- Emeğe ve emekçiye büyük saygı duyar. Türk işçilerinin Almanya'nın kalkınmasındaki tarihsel rolünü iyi bilir ve bunu her zaman takdir eder. Asla sendika düşmanı değildir.

-Sözde değil, gerçekten bir Türk ve Türkiye dostudur.

- Demokrasinin tüm kurum ve kurallarına büyük önem verir.

- Çalışkandır ve çözüm odaklı çalışır.

- Açık sözlüdür, karşısındakilerden de açıklık bekler.

Güllapoğlu, bir uyarıda bulunarak, ‘Armin Laschet ile dostluğu tesis etmek için demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü tüm kurum ve kurallarıyla uygulayan bir kafa yapısına sahip olmak ve bunları da ülkede (Türkiye’de) uygulamak gerekir’ diyor.

---

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Cezmi Dilan 3 yıl önce

Kalemine sağlık.Böyle bir yönetimin bizde de olması dileğiyle.

Avatar
Fatih Güllapoğlu 3 yıl önce

Aklına sağlık kardeşim