1 Haziran tarihi itibariyle normal hayata dönüş başladı. Her alanda olmasa bile pek çok hususta kısıtlamalar kaldırıldı. Bu konuda iki şey söyleyeceğim.

Birincisi; koronavirüs salgını henüz tam anlamıyla bitmediği için bu karar, bana göre çok erken alındı. İnşallah, ikinci dalga tehlikesini yaşamayız. Kurallara uymayı, tedbirli olmayı, gevşememek gerektiğini hatırlatmış olayım.

İkincisi ise; yasaklamanın yaş sınırları itibariyle devam ediyor olmasıdır. 18 yaş altı gençlerin pek söz dinlemedikleri, en hareketli dönemlerini yaşadıkları malumunuzdur. Asıl meselenin 65 yaş üstü ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Ben henüz bu yaşa gelmemiş olmama rağmen, bu yaştakilerin kendilerini dışlanmış hissetmeleri beni de çok rahatsız etti. Çünkü, bu yaş grubu, yaşadıkları yılların bedel ödeyerek sorunlarla ve sıkıntılarla olgunlaşmış ve hayat tecrübesi kazanmışlardır. Hak etmediklerini düşündükleri için mağdur olmalarına ve mahrum edilmelerine üzülmektedirler.

Hazır yeri gelmişken bu virüsün genç-yaşlı demediğini, sağlıkçıları (profesör, doktor, hemşire) bile dinlemediğini biliyorsunuz. Haksızlık yapmamak adına, herkesin bu işi ciddiye alması gerektiğini önemle ve özellikle belirtmek istiyorum.

65 yaş üstü için devletin, "koruma amaçlı kararı" gibi anlaşılması düşünülmüş olsa da memnun olanına pek rastlanılmadığını söylemek zorundayım. Bunu, sosyal medyadaki paylaşımlardan da anlamamız mümkündür. Yakın çevremden de şahit olduğum durumlar vardır. Mesela; Balıkesir'den okul arkadaşım olan Nevşehirli dostum Yusuf Doğan, görüşmelerimizde "Eve mahkum oldum, sanki cezaevindeyim, tahliye olmayı bekliyorum, ziyaretime gel de tesellim olsun" diye sitem etmiştir.. Kendisi 65 yaş üstü olmasına rağmen gençlere taş çıkaracak kadar hareketli, sağlıklı ve sosyal bir yapıya sahiptir. Bu yaşta lisans tamamlamış, tez hazırlamış, doktora yapmıştır. Ayrıca, müthiş bir bilgisayar, teknoloji bilgisi ve becerisi vardır, yani akıllıdır.

Aslında, "75 yaş üstü, sağlık raporu, refakatçı şartı...vs gibi" çözümlerin olabileceğini düşündüğüm olmuştur.

65 yaş üstü ile ilgili sosyal medyadaki esprilere tebessüm etsek de düşündüren yönünün olduğu da bir gerçektir. Dışarı çıkma izninde yolda yürüyen birine, balkondan, bir gencin "bey amca, bak, bu gelen araba, sen unutmuşsundur, yoldan çekil" diye seslenmesini,, torunun, "dede-nine elimden tut, kaybolursun" demesini, kızının, oğlunun, pencereden, "anne, baba, fazla uzaklaşmayın" diye istekte bulunmasını, bu kişilerin, "pert mi olduk, hedef kitle biz miyiz...vs" şeklinde söylenmelerini sizlerin espri anlayışınıza bırakıyorum.

Ben, bunlara "ruhu engin, gönlü zengin, yüreği genç ihtiyar delikanlılar" diyorum. Bu yaş grubunu "anlamak" ve "anlatmak" adına, moral ve teselli olsun diye bir şiirimi onlara ithafen paylaşmak istiyorum.

Sağlıklı olmanız dileği ve duası ile Allah'a emanet olun...

..

ZAMANA SESLENİŞ

Bir gün gelir geçer ömür dediğin,

Anılar hayata bağlar diyorlar...

Arayıp da soran olmazsa eğer,

Yaşlı gözler gülmez, ağlar diyorlar.

..

Titreyen ellerde sevgi oldunuz,

Kol kanat olmaya sezgi oldunuz,

En güzel sözlere ezgi oldunuz

Ezelden ebede çağlar diyorlar...

..

Sonbahar yaprağı umut bağları,

Çile çekip aşmış yüce dağları,

Zamana sığdırmış asrı, çağları,

Sesi yürekleri dağlar diyorlar...

..

Sahipsiz sevgiler anlamsız desen,

Mahzun bakışlarla yarına ersen,

Ak düşmüş saçların sırrını bilsen,

Erir yüreğinde yağlar diyorlar...

..

Perişan olmasın kalan günlerin

Yaşanmış sayılmaz yalan günlerin

Derin duygulara dalan günlerin

Az da olsa ümit sağlar diyorlar...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.