Fanilik, gelip geçici ve devamlı olmayan anlamında kullanılan kavramdır. Bu gerçeklik, Rahman suresi 26-27. Ayeti kerimelerde,

Yerin üstünde olan herkes fanidir. Ancak senin azamet ve kerem sahibi Rabbinin Zatı baki kalır.

denilerek vurgulanır ve faniliğin ne olduğuna işaret edilir. Bilmeliyiz ki, başlangıcı olan her şeyin bir de sonu vardır. Cenab-ı Allah, başlangıcı ve sonu olmaksızın varlığı kendiliğinden olan, O, Allah olduğu için Allah olan aşkın varlıktır ve Kendi zatına mahsus olan özellikleri ancak yine Kendi zatında mevcuttur. Yaratmış olduğu her şeyi Kendi zatından yaratmıştır lakin bu yaratılanlar zatından zahire tecelli ediş olduğundan zatına ait özellikler barındırsa da zahir olmaya başlayışı yani başlangıcının olması ve yine zatına dönecek olmasıyla sonludurlar. Enbiya Suresi 35. Ayeti kerimde,

Mutlaka her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz

denilerek bu gerçekliğe dikkat çekilir. Bu sebeple ne dediğimizi anlamadan Arapça ezber tekrarı yaparak Kur’an okumak bizlere hiçbir fayda sağlamaz çünkü anlayamadığımız yani işitemediğimiz hitapla amel edemeyiz. Allah’tan gelip yine Allah’a döneceğimizi ve bu sayede fani olduğumuzu bize söyleyen Rabbimizi, bu ayeti ne denildiğini bilmeden okuduğumuz için işitemediğimizden ayetin bilincimizde oluşturacağı fark edişten mahrum kalırız, bu ayeti ezbere okurken faniliğimizi ve Allah’a döneceğimizi umursamadan sırf dünya için yaşar hale geliriz. Bizler, Enam suresi 2. Ayeti kerimede,

O, sizi bir çamurdan yaratan, sonra size bir ecel, bir ömür süresi tayin edendir. Bir de O'nun nezdinde muayyen bir ecel vardır. Sonra, bir de kalkmış şüphe ediyorsunuz!

denilerek idrakimize sunulduğu gibi, Allah’ın yarattıkları olarak belirli bir ömür süresi içinde fani özelliğinde yaratılmışlarız. Enbiya suresi 34-35. Ayeti kerimelerde,

Senden önce de hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz.

denilmesi de, bu gerçeğin yani faniliğimizin vurgusudur. Varlığımız kendiliğimizden olmayıp Allah’ın var etmesi olduğundan yani bizler kendimizi yaratmadığımızdan, faniliğimiz de yine Allah’ın iradesindedir yani kendimizi kendimiz fani kılmıyoruz. Kim kendiliğinden ölmek ister? Bizleri yaratan, yaşatan ve öldüren, ancak kendisi yaratılmamış, evveli ve sonu bulunmayan Allah’tır. Bu sebeple, insan, Allah’a kul ve dost olabilecek özellikte yaratılan insan, fani dünyada, faniliğiyle kendisi için belirlenen ömür süresince Allah’ın kulu olarak yaşarken Allah’ın dostluğuna ermelidir ki bu insana Allah’ın emridir! Tövbe suresi 116. Ayeti kerimede,

Bilesiniz ki göklerin de yerin de hükümranlığı Allah’ındır. Yaşatan O’dur, öldüren O’dur. Allah’tan başka sizin için ne bir dost ne bir yardımcı vardır.

denilerek anlatılan da bu gerçekliktir. Öyleyse fani olan insanın fani olucu dünyevilikler için ömrünü şirk ve zulüm içinde geçirmesi, kendisine yapacağı en büyük kötülüktür. Yaşamımızı sürdürebilmek için ihtiyaç duyduklarımızı temin etmek de kulluğun gereğidir lakin paraya tapıp, parayı hayatın önceliği haline getirerek para için yaşamak faniliğimizi unutup hiç ölmeyecek gibi kendimize zulmederek yaşamak değil midir? Makama tapmak ve makam için yaşamak, mala tapmak ve mal için yaşamak, egoya tapmak ve ego için yaşamak kendimize zulüm değil midir? Bencil olmak, cimri olmak, zalim olmak, makamı ve görevi kötüye kullanmak, çalmak, dolandırmak, hak yemek, gasp etmek zulüm değil midir? Hem vallahi hem billahi zulümdür ve karşı tarafa değil kendimize zulümdür!

Ey, para, makam, güç, mal ve ego için yaşayıp faniliğini göz ardı ederek ömrünü bunlara harcayan, değer yargısını bunlara yönelttiği için Allah’ı ve imanı değersiz gören! Uğruna ömrünü, enerjini, insanlığını, imanını feda ettiğin bu kendisi de fani oluculara, senin istediğin hatta istediğinden daha fazlasına sahip olanlar baki mi? Onlar da günü gelince fani oldukları için ölmediler mi? Hani nerede Karun? Nerede Süleyman? Hiç mi ibret almazsın? Oysa Cenab-ı Allah, Rum suresi 9. Ayeti kerimede,

Yeryüzünü gezip de görmezler mi kendilerinden öncekilerin sonları ne olmuş; onlar, kuvvet bakımından daha üstündü bunlardan ve yeryüzünün altını üstüne getirerek ekmişler ve orasını, bunların imar ettiğinden daha da fazla imar etmişlerdi ve onlara da apaçık delillerle gelmişti peygamberleri; derken Allah zulmetmemişti onlara ve fakat onlar, kendilerine zulmetmişlerdi.

diyerek bizleri uyarmaktadır. Behlül Dânâ bir gün mezarlıkta oturmuş elinde bir kemikle bir şeyler karıştırıyormuş. Onu bu halde gören zamanın devlet başkanı ve çok zengin olan Hârûn Reşid yanına gelip, “Hayırdır, babamızın kemiklerini mi arıyorsun?” diye sormuş alaycı bir tavırla. Behlül Dânâ, “Evet ama hangisi babamızın kemiği hangisi köle kemiği belli olmuyor!” diye cevaplamış.

Ey dünya hırsı gözünü perdelemiş insan! Ey faniliğini unutup hiç ölmeyecek gibi mal mülk biriktiren, kendisinden başkasını düşünmeyen egoist insan! Bil ki biriktirdiğin bunca mal mülk ve para senden sonra ardında kalacaktır. Ey cehaletiyle kendisine zulmeden! Ardında bırakacak oldukların için ömrünü zayi eden! İmana, kulluğa ve Allah’ın dostluğuna ne zaman yöneleceksin?

Kuru ekmekle soğan yiyen öldü de en lüks yemekleri yiyen ölmedi mi?

Basit bir kumaş giyen öldü de ipek atlaslar giyen ölmedi mi?

Başında derme çatma çatısı olan öldü de saraylarda yaşayan ölmedi mi?

Kartona yatıp uyuyan öldü de kuş tüyü yataklarda yatan ölmedi mi?

Bilinmelidir ki, Allah’tan başka ilah olmadığına bu dünyada yaşarken şehadet etmeyen kişi Allah’ın emrini yerine getirmediği için asla Allah’ın kulu ve dostu olamayacaktır. Fani olan insanın, insanlık değerleriyle fani olan dünyada ömrü kadar yaşamasının gayesi, ancak Allah’a kulluktur ki bu Allah’tan başka ilah olmadığına şehadetle gerçekleşen kutsî değerdir. Şehadeti yani kulluğu öldükten sonraya bırakıp ömrünü gelip geçici, fani olucular için harcayanlar, ibadet etseler de hüsrandadırlar. Film sinema salonunda izlenir, sinemadan çıkınca değil! Fani olan ömür şehadet için yaşanılıyorsa kutsiyet kazanır! Bizler, Allah’a inandığı iddiasında olanlar! Faniliğimizi göz ardı etmeden, zulmaniyetten arınıp rahmaniyet üzerine yaşayarak Allah’ın dostluğuna ermekle yükümlüyüz. Bunu asla unutmayalım, görevlerimizi hep bu bilinçle yerine getirelim, yaşamın içinde telaşa kapılmadan, sabırla ve Allah’a güvenerek, Allah’ın yasakladıklarından uzak durarak yaşayalım.

www.ozkangunal.com

ozkangunal@ozkangunal.com

ESERLERİN TEMİN YERLERİ:

https://www.kitapyurdu.com/index.php?route=product/search&filter_name=%C3%96zkan%20G%C3%BCnal

https://www.dr.com.tr/Search?q=%C3%96ZKAN%20G%C3%9CNAL

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.