BEKLENEN MEHDİ: HERNAN CORTES

Aztekler Hernan Cortes ve bir avuç askerini kurtarıcı olarak karşılayacaktır. Efsane işlemeye başlamış sonun başlangıcı gelmiştir. İspanyolların şaşkın bakışları altında Aztek hükümdarının yolladığı selamları ve ince bir güzelliğe sahip armağanları getiren elçilerin ortaya çıktıkları yer işte (Veracruz) burasıdır. Kastilya'lı Bernal Diaz adlı bir görgü tanığına göre [Historin verdadern de in conquistn de la Nueva Espana (New Spain'in Gerçek İşgal Tarihi)] hediyeler arasında "üstünde pek çok resim olan ve bir araba tekerleği kadar büyük bir güneş çarkı" vardı, "tamamı altından ve akıllara durgunluk veren bir şeydi ve sonrasında bunu tartanlar çarkın on bin dolardan daha çok edeceğini söylediler." Ardından bir tane ama bu kez daha da büyük, "gümüşten yapılma ve ayın taklidi büyük parlaklığı olan" bir çark daha. Ayrıca içi ağzına kadar altın tozlarıyla dolu bir miğfer ve nadir bulunan quetzal[1] kuşunun tüylerinden yapılma bir başlık (Viyana'daki Museum für Völkerkunde'de hala saklanan bir yadigar). Elçilerin açıkladığına göre bu armağanlar hükümdarları Moctezuma tarafından ilahi Quetzalcoatla, yani çok uzun zaman önce savaş Tanrısı tarafından Azteklerin ülkesini terk etmeye zorlanan büyük bir hayırsever olan, Aztek tanrısı "Tüylü Yılan" a sunuluyordu. Takipçilerinden oluşan bir grupla Yucatan'a giden tanrı daha sonra doğuya doğru yelken açmış ve "1 Kamış" yılındaki doğum gününde geri döneceğine yemin etmişti. Aztek takviminde yılların devri her elli iki yılda bir tamamlanmaktaydı; dolayısıyla söz verilen dönüş, yani "1 Kamış", elli iki yılda bir meydana gelebilirdi. Hıristiyan takviminde bunlar 1363, 1415, 1467 ve 1519'du: tam olarak Cortez'in Aztek bölgesinin girişi olan doğu yönündeki sulardan ortaya çıkıverdiği yıl. Quetzalcoatl gibi sakallı ve miğfer giymiş olan Kortez (bazıları bu tanrının beyaz tenli olduğunu da savunmaktaydı) kehanetleri doğru çıkarmış görünüyordu[2]. Aztek hükümdarı tarafından sunulan armağanlar öylesine seçilmemişti. Aksine, sembolizmle doluydular. Altın tozları yığını sunulmuştu. Altın tanrılara ait ilahi bir metaldi. Ayı temsil eden gümüş disk sunulmuştu çünkü bazı efsaneler Quetzalcoatl'ın evini ayda kurmak için göğe dönmek üzere yelken açtığını anla tıyordu. Ve altın disk elli iki yıllık devreyi temsil eden ve Dönüş Yılı'nı gösteren bir kutsal takvimdi[3]. Bir kurtarıcı Mehdi olarak karşılanan Hernan Cortes Aztek ülkesinin zenginliklerini elde etmek için kabileler arasında nifak tohumları ekti. Aztekler bekledikleri kurtarıcı yerine kendilerini yok edecek bir canavara kucak açmışlardı.

İSPANYOL HERNAN CORTES (HERNANDO CORTEZ)

İspanyol Hernan Cortes (Hernando Cortez) Aztek ülkesine “kölelik”, “zulüm” ve “vahşet” getirecektir. Cortes'in Salamanca Üniversitesi'nde hukuk okuduğu, aynı zamanda Latince bildiği, felsefe, tarih ve hukuk konusunda da iyi bilgiye sahip olduğu biliniyor. İspanyolların hırsları, Amerika topraklarının Avrupalılar tarafından kolonizasyonu ve orada katolik misyonerlik faaliyetleri yürütülmesi isteğindendir. Hernan Cortes (Hernando Cortez), özellikle büyük Aztek İmparatorluğu’nu sona erdiren meşhur İspanyol “conquistador” olarak bilinir. İngilizce “Conquest” yani fethetmek anlamına gelen kelimeden türetilerek İspanyolca “fetheden, fetih için görevlendirilmiş yahut fatih” kavramlarında anlam kazanan “Conquistador” kelimesi, tarihin akışının değiştiği bir çağda Hernan Cortes gibi başrol oynayan birini tanımlamak için yeterli gelmiyor. Cortes, büyük Aztek İmparatorluğu'nu yıkarak milyonlarca yerliyi kontrol altına aldı, milyonlarca yerlinin doğrudan ölümüne sebep oldu ve geniş bir toprak parçasına hükmederek kendini ve Kastilya krallığını zenginliğe boğdu. Sonuçları itibariyle Meksika'nın fethinin dünya tarihine en uzun soluklu etkisi, Yeni Dünya'nın araştırılması ve çözümü olmuştur[4].

Cortes birçok açıdan zamanının etkileyici bir figürüydü. Rönesans İspanyası, on beşinci yüzyılın son on yıllarında müthiş bir değişim ve dönüşüm geçiriyordu. Yedi yüzyıl boyunca, İspanyol Katolikleri, Reconquista (yeniden fetih, geri alma) adı verilen İslami Moors’a (Andalus-Endülüs) karşı destansı bir mücadele yürütmüşlerdi ve 1492'de Aragon Kralı Ferdinand'ın ve Kastilya Kraliçesi İsabella’nın birleşik liderliğinde Granada düştü ve Endülüsler mağlup edildi. Aynı yıl Christopher Columbus, Yeni Dünya'nın ilk Avrupa keşfini yaptı ve genişleyen İspanyol devleti ve Cortés gibi iddialı Hidalgolar[5] için yeni askeri, dini ve ekonomik olanaklar açtı. Reconquista, İspanya'nın bölünmüş krallıklarını ve bölgelerini güçlü bir orduya sahip güçlü bir ulus-devlet haline getirdi. Genç ulus, Katoliklik bayrağı altında bütünleşti ve bu şevk ve iştiyak ile Avrupa ve Yeni Dünya'da Kilisenin savunuculuğu ve sorumluluğunu üstlendi. Bundan sonra kral adına savaşan ve çabaları karşılığında ödül alan Hidalgolar için yeni ekonomik olanaklar açılmaya başladı. Militarizm, İspanyol ulusal kimliğinin yükselişi ve Katolizme bağlılık anlayışı görünüşte sınırsız zenginlik ve kişisel güç kazanma hırsıyla birleşti. Bernal Diaz Del Castillo şu sözlerle bunu açıkça ifade eder: “Tanrı’ya ve hükümdarımıza hizmet için geldik biz buraya. Fakat aynı zamanda, buradaki zenginlikler için de geldik.” Yeni nesil Hidalgolar krallığa bağlılık ve hizmetlerini sunarak Yeni Dünyaya akmaya başladı[6].

Meksika'nın işgali Amerika'da ele geçirilen ilk sömürge toprağı değildi; ancak daha önce ele geçirilen Hispaniola ve Küba topraklarına nazaran çok daha geniş bir yüzölçümüne sahipti ve burada köleleştirilebilecek büyük bir yerli nüfus vardı. Ayrıca baş döndürücü bir miktarda altın ve değerli taş rezervi bulunuyordu. 1519-1521 yılları arasında gerçekleşen bu büyük keşfin ve fethin etkisiyle eski kıtadan yeni bulunan kıtaya olan ilgi muazzam bir hızla arttı. Takip eden yıllarda, ihtirasla dolu bir sürü işsiz-fatihler, gözden düşmüş soylular, kâşifler ve din adamları, her biri kendi amacı doğrultusunda kullanacakları yepyeni bir insan kalabalığı ve büyük malikâneler elde etmek hayaliyle İspanya'dan yola çıkıyorlardı. Yeni Dünya'ya yapılan keşif ve fetihler sırasında hazır bulunan gözlemci ve din adamı Bartolomeo de Las Casas, Yerlilerin Gözyaşları adlı tarih kitabında bu ihtiraslı gruptan şöyle bahsediyor: "İspanyolları dinimize uygun olmayan ve dinimize saygısızlık denebilecek bu davranışlara yönelten şey altın elde etme isteğidir. Batı Hint Adaları'ndaki Hristiyanlar, kısa sürede zengin olmak ve hak etmedikleri bir itibar ve şeref elde etmek istiyorlardı"[7].

Din adamı (misyoner) Bartolomeo de Las Casas, aynı dönemlere ilişkin bir başka anısında ise kendi insanların yaptıkları soykırımları hatırlatın da şu şekilde anlatıyordu: “askerlerimiz çok zalimce katliam yaptılar. Köyleri ve şehirleri bastılar, kadın, erkek yaşlı ve çocuklara acımadılar, gebe kadınlara insaf etmeyip karınlarını yardılar ve doğmamış bebeklerine doğradılar. Çocukların körpe kafalarını kayalara ve taşlara çarparak sulara attılar ve alay ederek hadi yüzün bakalım dediler. İnsanları 13'er 13'er sehpalara bağlayıp altlarından ateşi tutuşturdular ve bu masum insanları yaktılar. Daha sonra da bunu Peygamberimizin İsa'nın ve havarilerinin şerefine yaptıklarını ilan ettiler. Öyle zamanlar oldu ki acıyarak öldürmediklerinin ise ellerini keserek salıverdiler[8].

Hernan Cortes günümüz Meksika'sında giriştiği büyük istila hareketlerinde bir avuç insanla başarılı oldu (?) ve şöhrete kavuştu, artık kendinden sonra yeni kıtaya gelecek olan işgalcilerin öncüsüydü. Bir akımın ilk ve belki de en önemli dalgasıydı. Avrupa'nın yüzyıllar sürecek dünya hâkimiyetinin sağlanmasında etkili oldu. Öte yandan Cortes Aztek medeniyetini yok etti, milyonlarca yerlinin acımasızca ve akla hayale gelmeyecek insanlık dışı metotlarla katledilmesinde başrol oynadı. Bu bakımdan İspanyol sömürgeciliğinin ve barbarlığının Fransisco Pizarro[9] ile birlikte en büyük temsilcilerinden biri oldular. Dolayısıyla, Hernan Cortes'in dünya tarihi açısından pek de olumlu anlamda hatırlanmaya değer bir iş yaptığı söylenemez. İspanyol milliyetçileri belki bugün Onu Yeni Dünya'nın muhteşem fatihi olarak hatırlıyorsa da, Güney Amerika'da yapılan bütün acımasız katliamlar ve yerlilerin yok edilmesi hadisesinin hafızalardan asla silinmeyeceğini umulur[10]. Fakat unutulmaması gereken Hernan Cortes’e ve kendisinden sonra Aztek Uygarlığını yıkacak Farcisco Pizarro’ya (1532) imkan veren hurafelerle toplumların kurtarıcı beklentileridir. Bir yerli efsanesine göre de, vücudu tören sırasında altın tozuyla kaplanan şefin temizlenmek için girdiği göle, uyrukları değerli taşlar ve altın atarlardı. Bunu duyan İspanyollar “altın kaplı adam” anlamına gelen bir Eldorado efsanesi yarattılar. Eldorado, zamanla, içinde çok miktarda altın ve mücevher bulunan bir kent olarak dilden dile dolaştı. Neticede bu istila hareketleri sonucunda Hristiyanlık paganizme, Avrupa medeniyeti yerli Amerika medeniyetlerine üstün geldi. Ardından yerli Amerikan halkları kitleler halinde yok olmaya başladı. Bir medeniyet başka bir medeniyeti nasıl böylesine etkili bir şekilde ortadan kaldırmış olabilirdi? On binlerce savaşçısı olan Aztekler ve geniş toprakları nasıl bu kadar kısa bir sürede Hernan Cortes'in bir avuç denebilecek sayıdaki birliğine boyun eğdi? Bunun cevabı Avrupa'nın “tüfek, mikrop ve çeliğ”inde gizlidir.[11] Diğer taraftan Eski Amerika yerlilerinden Azteklerde müstakbel kurtarıcı, ilahî bir hükümdardır. Mayalarda beklenen kurtarıcının adı Kukulkan’dır. Her iki kavim de beklenen kurtarıcıların ahir zamanda geleceğine ve kendilerini düşmanlarından kurtararak ilahî adaleti sağlayacaklarına inanıyorlardı. Yerliler İspanyol işgalcilerin bu kurtarıcı Mehdi olduğuna inandılar. Bu hurafe yerlilerin ve uygarlıklarının sonunu getirmiştir.

(Devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz)

https://www.bursaarena.com.tr/eskatolojik-yalan-mesih-ve-mehdi-4-makale,9490.html

.

__________________________________


[1] Uzun ve göz alıcı tüyleri olan Orta Amerika'ya özgü bir kuş.

[2] Zecharia Sitchin, a. g.e., S. 16.

[3] Zecharia Sitchin, a. g.e., S.16-17.

[4] Ahmet Feyzi Gül, Avrupa Amerika’yı Keşfediyor: Hernan Cortes Ve Meksika’nın Fethi, 2017, s. 1-20., https://www.academia.edu/

[5]Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20., İspanya’da soylu anlamına geliyor.

[6] Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20., Bernal Diaz Del Castillo, Meksika seferine katılmış işgalcilerden biri ve Guetemala sömürgesinin valisidir. Meksika’nın işgalinde yaşanılanları bir askerin gözünden anlattığı bir eseri var: Bernal Díaz del Castillo. [1575] 1908-1916. The True History of the Conquest of New Spain by Bernal Díaz del Castillo, One of Its Conquerors. Trans. Alfred Percival Maudslay. 5 vols. London: The Hakluyt Society.

[7] Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20.,

[8] Sefa M. Yürükel, Soykırımlar Tarihi I, s. 23.

[9]Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20., Fransisco Pizarro da Hernan Cortes gibi, yeni kıtada büyük istila hareketlerine girişmiş ve Peru'yu sömürgeleştirerek İnka medeniyetini yok eden ve yerli halkı köleleştiren bir İspanyol istilacıdır.

[10] Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20.

[11] Ahmet Feyzi Gül, a. g. m. s. 1-20., Bu konuda Jared Diomond'ın "Guns, Germs and Steel" kitabı, Batı'nın tüm dünya medeniyetlerine karşı üstün gelmesinin temel sebeplerini inceliyor. İspanya fetihleri ve Hernan Cortes için 27-91 sayfaları arasına bakılabilir. Jared Diomond, Tüfek Mikrop ve Çelik: İnsan Topluluklarının Yazgıları, çev. Ülker İnce, Tübitak Popüler Bilim Kitapları 21. Baskı Ankara 2010

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.