Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor.

Her gün bir gazete haberi dikkatleri çekiyor.

"Ayrıldığı eşi tarafından öldürüldü"

Bu haberleri konuşurken bir hanım efendi bana şöyle demişti :

"Bir şey yapılmasa Eşek bile sıcak ahırından kaçmaz"

Sahi Eşek ahırdan niye kaçar?

Rahatlık batması mı acaba!

Yoksa kendisine yapılan eziyet mi?

Su verilmiyorsa,

Önüne arpası konmuyorsa,

Sırtına fazladan yük vuruluyorsa,

Nalları tazelenip bakımı yapılmıyorsa,

Üstüne üstlük “Eşek sudan gelinceye kadar" bir de dayak yiyorsa,

Bu eşek tabi ki kaçar.

Eskilerin dediği gibi “Canı yanan eşek attan berk kaçar" bunları yakalamak öyle kolay olmaz.

..

Eskiler bazen şöyle diyorlar “Eşek hoşaftan ne anlar” .

Mevlana da “Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder" diyor.

İşin içerisine anlamamazlık ve değer bilmemezlik giriyor bir anda.

Eşek sahip olduğu değerlerin kıymetini bilmiyorsa,

Bu anlayışsızlığı yüzünden başına işler açacak demektir.

..

Mesela birisi "Eşeğin kulağına kar suyu kaçırıp"  da

“Bana gel, O sana ne verdi, gel benim yanıma üstüne saray ahırlar yaptırayım" diyorsa

Ve eşekte bu kar suyu ile gidiyorsa,

Ya da birisi “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüp" de,

“Allah canını almasın bu seni aldatıyor. Onun bir kırığı var. Ona ders vermenin yolu sen de aynısını yap. Aldatan aldatılır. Git hayatını yaşa" diyorsa,

Ve eşek bu karpuz kabuğu hayaliyle, 3 çocukluya 5 çocukluya varıyorsa,

Kimse kusura bakmasın.

Olay tam da Mevlana’nın dediği gibidir.

“Eşek sahibinden eşekliği yüzünden kaçar, hâlbuki sahibi iyiliğinden dolayı onun peşinden koşar.”

..

Neticede böylesi eşekler kendisine gösterilen sevgiyi hiçe saymıştır.

Daha Türkçesi rahatlık batmıştır ona.

Mevlana Celaleddin Rumi’nin aşktan habersiz insan aklını betimlerken başvurduğu en temel benzetme, “çamura saplanıp kalmış eşek” metaforudur. Akıl, aşkı izah etme hususunda, “çamura batmış eşek” gibi debelenir durur; debelendikçe de daha bir çamurun içine batar.

..

Bir insanın bir insanı öldürmeye ne hakkı ne de salahiyeti vardır.

Birincisi, kadınlar erkeğe emanettir.

İkincisi, Yaradan “ölen olun ama öldüren olmayın" buyuruyor.

İşte bu noktada Kader insanı vicdanı ile nefsi arasında bir yere getirip koyuyor.

Sonrası insanın bileceği iş.

Nefis der ki; Bu senin düşmanın onu hiç düşünmeden öldür. Yoksa el sana ne der.

Vicdan der ki; Sakın ha insanı öldürme. Yaradan, “öldüren olmaktansa ölen ol" buyuruyor.

Vicdanını kullanan insan yoluna devam ediyor.

Lakin “Keyfe keder kaçan eşek" geride bıraktıklarının kafasında bir "Vesvese" bırakır ki,

İşte bu vesvesedir insanın nefsine hükmeden.

Bu kuruntudur kadını ölüme götüren.

Erkeğin gözünü kör eden kafasına takılan şüphelerdir.

Erkeğin kendisini bir anda “Sıfıra Çıkarılmış" hissetmesidir.

Her gün için içini kemirir.

O da pişmanlığın son imzasını atar.

"Ölüm.."

..

Ne diyelim,

“Mey biter saki kalır.

Her renk solar haki kalır.

Diploma insanın cehlini alsa da,

Hamurunda varsa eşeklik; baki kalır.." (Fuzuli )

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.