Kimse İslam’ın kurtarıcılığına soyunmasın.

Herkes üzerine düşen vazifesini yapsın.

Yaradan peygamberlerine bile

“Siz sadece tebliğ edin. Onları hidayete erdirmek benim işim” derken

Kendine vazife çıkaranlara ne oluyor?..

Yaradan Nahl suresi 52. Ayette ;

“Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır, Din de yalnız Allah’ındır." buyuruluyor.
 

Şunu iyice kafamıza sokmalıyız.

Ayette de belirtildiği gibi din yalnız Allah’a ait ve göndereni koyucusu, belirleyicisi de yalnız Allah’tır.

Konuyu anlamak isteyen geçmişe yönelik olarak "Ebabil kuşları" na bir baksınlar.

Kabe’nin kurtarılışı için ebabil kuşlarını peygamberler göndermedi.

Onları Yaradan gönderdi azgınların üzerine. Nitekim Fil suresinde ;

“Rabbin fil ordusuna ne yaptı, görmedin mi?

Onların planlarını boşa çıkarmadı mı?

Onların üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar yağdıran sürü sürü kuşlar salmadı mı?

Sonuçta Allah onları yenilip ezilmiş ekine çevirdi."

..

Şimdi birilerine bakıyorsunuz,

Ülkücülük kapısını tutmuş, istediklerini bu kapıdan koyuyorlar.

İstemediklerini kapının yanına yaklaştırmıyorlar.

Halbuki “Ülkücülük” davası İslam’a hizmettir.

Sen kimsin ki İslam’a kimin hizmet edip etmeyeceğine karar veriyorsun?..

..

Birilerine bakıyorsunuz,

Onlar da Müslümanlığın kapısına durmuş,

İstediklerini bu kapıdan alarak “Müslüman” sayıyorlar.

İstemediklerini, kendilerine karşı gelenleri bu kapıdan kovuyorlar.

Sen kimsin ki insanlara “Müslüman” yaftası koymaya çalışıyorsun.

..

Sen üzerine düşenleri yapıyor musun ki insanları yaftalamaya kalkıyorsun.

Kendini kurtaramayan insan bir başkasını nasıl kurtaracak?

Kendisi güvende olmayan insan bir başkasına nasıl güven verecek?..

Sen ;

Allah’a,

Topluma,

Kendine,

Yaşadığın çevreye olan sorumluluklarını yerine getirdin mi ki?

Rabbini hakkıyla tanıyarak, farzları yerine getirip günahları terk ettin mi?

İnsanlara zor kullanarak değil, öğreterek ve severek yeryüzünde Allah’ın adaletini ve hükmünü uyguladın mı?

..

Bilmek gerekir ki, dinimizde bireysel sorumluluk işin temelini oluşturur.

Bu da tek tek kişilerden toplumsal sorumluluğa kadar gider.

En’am suresi ayet 164 de Yaradan “Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir" buyuruyor.

Dolayısıyla insanın, kendini ilah yerine koyarak din ve ahlak kurallarını kendi çıkarı için daha uygun şekle çevirmek ve yine kendi bencil ve dar görüşlü hedefleri için bunları değiştirmek düşüncesine kapılması doğru değildir.

İnsan namaz kılmakla, zekat vermekle, kurban kesip hacca gitmekle sorumluluktan kurtulmuş değil.

Yüce Allah’a imanla birlikte teslim olmak, hayatta her şeyi onun ve emir ve kanunları dahilinde yapmaktan sorumlu olduğu alanlar vardır.

İnsan önce bunları yerine getirecek.

Bunlar ;

Vicdanî (ahlakî ) sorumluluk,

İçtimai sorumluluk,

Dini sorumluluk.

Bir insan birisine iftira atıyorsa onda vicdani sorumluluktan bahsedilemez.

Bir insanın komşusu açken kendisi tok yatıyorsa içtimai sorumluluktan bahsedilemez.

Allah, adaletli olmayı emrederken, adaletten sapıyorsa dini sorumluluktan bahsedilemez.

Yeryüzünün halifesi olarak, İnsanın görevi de dini korumak değil, dini sorumlulukları yerine getirmesidir.

Yaradan’ın yetki alanına girmek gibi bir şaşkınlığa düşmeyin sakın ha!

Yoksa akıbet hayrolmaz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.