Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü (NEE) 1980 mezunları, korona salgını sebebiyle 2 yıldır yapamadıkları geleneksel toplantılarını bu yıl 26 – 29 Ağustos günleri içerisinde Denizli'de gerçekleştirdiler. 2 yılın özlemi de etkili olmalı ki toplantıya ilgi bir hayli fazlaydı. Ayrıca, şimdiye kadar yapılan toplantıların içerisinde bu toplantı en samimi, eğlenceli ve hareketli olanıydı. Bu toplantılara sürekli katılan arkadaşlarımızdan rahmetli olanlarla önemli mazereti olanların aramızda bulunmaması eksikliğimizin ve üzüntümüzün tek sebebiydi. Bu, 4 gün süren geleneksel buluşmada yaşanılan duygu ve düşüncelerden söz edeyim de dostluğun, paylaşmanın ne kadar önemli ve gerekli olduğunu vurgulayayım da anlamını ve amacını belirtmiş olayım.

26 Ağustos cuma günü Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinden gelenler otellere yerleştiler. 27 Ağustos cumartesi günü sabah kahvaltısından sonra akşam yemeğine kadar Denizli'nin tarihi ve turistik yerleri rehberler eşliğimde gezildi. Akşam, gece geç saatlere kadar sanatçı arkadaşımız Sebahattin Hafızoğlu ve Denizli'de doktor ve sanatçı dostum Aytekin Saldır beyin beraberindeki misafir sanatçılarımızın müzik ve eğlence programıyla hoşça vakit geçirildi. 28 Ağustos pazar günü Denizli'nin seyir yerleri, teleferikle tabiat güzellikleri, Kaklık mağarası, tekstil mağazaları ve şehir içi gezileri düzenlendi. Akşam vakti başlayan müzik, oyun, şiir, anı ve sohbetler geç vakitlere kadar sürdü.

.

29 Ağustos pazartesi günü, bir yıl sonra tekrar buluşmak üzere helalleşilerek veda edildi.. Arkadaşlarımızdan bir gurup Balıkesir'de buluşarak bir araya gelmeyi sürdürdüler. Kalınan yer, yemekler, geziler, rehberler, zamanlama, paylaşım, eğlence, samimiyet, ilgi ve sevgi gerçekten çok güzeldi. Programı düzenleyen Yusuf Doğan ve Hasan Kelleci arkadaşlarımızın organizasyonu muhteşemdi. Hiçbir eksiklik ve aksaklık olmadı. Emeklerine teşekkür ediyoruz. Katılanlar ve katkıda bulunanlar da haklarını helal etsinler. Ayrıca, bizleri yalnız bırakmayan, hemen hemen her toplantıda aramızda olan, bizlere, birlikte olmanın mutluluğun yaşatan Mehmet Çur, Cevdet Dirik, Ebru Gürsoy hocalarımıza da saygı ve teşekkür duygularımızı iletmiş ve belirtmiş olalım.

.

Günümüzde başta siyasi olmak üzere sosyal, psikolojik, ekonomik olaylar ve durumlar pek çok şeyin anlamını yitirmesine ya da itibarını kaybetmesine sebep olmaktadır. Bir dönem vatanı, milleti için milli ve manevi değerleri uğruna canlarını, istikballerini düşünmeden bedel ödeyen ülkücüler, bir türlü takdir edilmedi, iktidar olamadı. Ülkücülük anlaşılamadı çünkü milleti ve memleketi "milliyetçi fikir ve milli ahlak" yönetmedi. Son zamanlarda ülkücülük ve ülkücüler gündeme gelmiş ve haklarında övgü dolu sözler söylenmiş olmasına rağmen sahiplenme sıkıntısının eksikliğini ve üzüntüsünü yaşamışlardır. Ülkücülük davasının (fikrinin, felsefesinin) temsilcileri olan ülkücülerin, bu davanın ruhuna aykırı tavırları (durumları) yaşamasına edebi sözlerle sitem etmek ve sıkıntıları sıralamak yerine "Bir Dönemin Destan Karamaları" diyerek o yıllarda yaşanılanlardan ve efsane delikanlılardan söz etmeyi uygun görüyorum.

Bazı günler ve olaylar vardır ki hafızalarda derin izler bırakırlar. Bunları unutmak mümkün değildir. 1980 öncesinin ülke ve ülkü davasında idealist gençliğin muhteşem hayat hikayeleri bugün bile bütün tazeliğiyle ve samimiyetiyle yaşıyor. O dönemlerdeki hayat hikayelerinin efsane kahramanları artık birer birer aramızdan ayrılıyorlar. Hayatın tatlı bir yalan; ölümün, acı bir gerçek olduğunu anlıyoruz.

.

Bugün, her birimiz 60 yaşın üstündeyiz. Her ölüm erkendir, doğum gibi ölüm de Allah’ın emridir” diyerek sizlere ülkücülerin 45 yılı aşan dostluk hikayelerinden söz edeyim.

1970'li yılların başında Balıkesir NEE'ye (Necati Eğitim Enstitüsü) kayıt yaptıran gençler, 1980 yılında mezun oldular 12 Eylül darbesiyle yaklaşık 2 yıl, güvenlik soruşturması sebebinden atanamayanlar hatta görev verilmeyenler, yurt dışına çıkanlar, arananlar, sürgün edilenler, tutuklananlar bir hayli fazla idi.

1974-80 yılları arasında, Türkiye genelinde, gençlik hareketlerinin en hararetli yılları yaşanıyordu. Dönemin gençleri çok ağır bedel ödemekteydiler. 12 Eylül 1980 ihtilalinden dolayı sağ-sol değerlendirmesi ve dengesi düşüncesiyle, yaşayanlar bedel ödemeye devam ettiler. Şehitler ve idam edilenler, işkence görenler, aklını yitirenler yüreklerde derin acılar bıraktılar. 20’li yaşların delikanlıları gençliklerini yaşayamadılar ama geleceğin (bugünlerin) yaşanmasına vesile oldular.

Yıllar sonra, o dönemin gençleri, o günlerde yaşadıklarını, yaptıklarını unutmamak ve paylaşmak adına bir araya geldiler. Hatıralarla dolu hayatlarını canlı tutmak amacıyla, her yıl, bir ilde toplanarak dostluklarını ve arkadaşlıklarını yaşamak ve yaşatmak istediler. Balıkesir NEE mezunları da her yıl, bir ilde “geleneksel” toplantılar gerçekleştirdiler.

.

Dostluğu, duyguları, birlikteliği ve paylaşımı pekiştiren bu toplantılara ilgi ve katılım bir hayli fazla olmaktadır. Toplantıya gelenler, o yıllara ait, "anlatmaya söz yetmez, anlatmakla da bitmez" diyebileceğimiz bu, acı ve tatlı hayat hikayelerinin sahibi olanlar, unutulmayan anılarını anlatmaktadırlar ve anlamlı olan güzel ve özel günlerini paylaşarak hafızalarını canlı tutmaktadırlar. Eşler ve çocuklar da birbirleriyle tanışarak dostluk zincirinin halkalarını pekiştirmektedirler. Bu mirası devralmaktadırlar. O günlerde 20’li yaşların genç delikanlıları o yıllarda yaşadıkları anılarını, bugün 60 ve daha üstü yaşların ihtiyar delikanlıları olarak 45 yıldır anlatmakla bitiremiyorlar. Her arkadaşımızın elbette pek çok hatırası vardır.

Hele, ömrünün yarısını cezaevinde geçiren, psikolojisi bozulan, geçim sıkıntısı yaşayan, vefatından önce, " hakkını helal et gençliğim, değmeyecek kişiler için seni mahvettim" diyen, cezaevinde volta atarak dertleştiğim Ömer Ekinci’ye vefatından sonra NEE’li arkadaşlarının geride kalan borçları için yardım kampanyası ile destek olması ne kadar anlamlı idi. Ve daha nice hayat hikayeleri...

Bu, paylaşmanın ve sahiplenmenin tarifi imkansız bir dostluk ve arkadaşlık anlayışıdır. Daha da ötesi, bir kardeşlik bağdır...İşte ülkücü ve ülkücülük budur...

.

"Ölmenin ve dövmenin" çok kolay olduğu bir dönemde birbirleri için, sırt sırta verenlerin hayat hikayelerinin bilinmesini, uzaklardan dertleşenlerin, gönülleri birleşenlerin destanının söylenmesini. idealleri uğruna yaşamak isteyen, “var olma” kavgası veren idealist gençlerin efsaneleşen mücadelesinin unutulmamasını diliyorum..

Ben de bu dönemi, yazmakta olduğum "EFSANE (Destansın Delikanlım)" isimli romanımla yeni nesillere anlatmak, aktarmak ve böylece ebedileştirmek istiyorum.

Bu geleneksel toplantılarımız Balıkesir ve ilçelerinde birkaç defa olmak üzere Çorum, Sivas, Samsun, Mersin, Kırıkkale, Bursa, İzmir, Nevşehir, Manisa, Trabzon, Elazığ, ve en son 2019 yılı Balıkeslr’in Cunda adasındaki toplantımız için, 12 temmuz cuma günü, yıllar sonra okul bahçesinde toplanmıştık. Rahmetli olan arkadaşlarımızın ruhlarına mevlit okutmuştuk. Öğle yemeği ve cuma namazı sonrası Cunda adasında bir araya gelmiştik. Bizler, birlikte yudumladığımız bu kahvenin adına ve tadına 45 yıllık DOSTLUK dedik. 40 yıl hatırı olan kahveyi bizler, en son Denizli'de birlikte içtik.

.

Evet, çocuktuk, babalarımız ellerimizden tutar babalarının cenazelerine götürürlerdi. Büyüdük, bizler babalarımızı defnetmeye başladık. Yaşlandık, şimdi, sıra bizlere geldi. Çoğumuz dede olduk, değiştik. Ancak, gözlerimizdeki manalı bakışlarımız hiç değişmedi. Birbirimizi gözlerimize bakarak tanıyoruz. Hayatını kaybeden arkadaşlarımıza rahmet diliyorum. Sağlık sorunu yaşayanlara acil şifalar temenni ediyorum. Hatır, gönül, vefa, dostluk ve unutmama adına hayatı anlamlı hale getirenlere, gönülleri birleşenlere, uzaklardan dertleşenlere selam olsun diyorum...

.

Hayatınızda kırgınlıklarınızın, küskünlüklerinizin, "keşke"lerinizin, "ah, vah"larınızın olmamasını temenni ederim. Dostlukların devamlı yaşanmasına ve yaşatılmasına vesile olmak gerekir. Kolay elde edilenler anlamsız, önemsiz ve kıymetsiz olur. Zoru başarmak emek ve bedel ister. Bazı değerlerin anlamı çok derinlerdedir.

Ülküdaşlarınızı, arkadaşlarınızı, dostlarınızı kardeşiniz olarak bilin. Hiçbir şeyi, bunların tırnağının içindeki kire bile değişmeyin. Dostlarınızı yürekten sevin. Üstünüze bir karış toprak örtülmeden de sakın unutmayın...

.

Sözlerimi, “Sevgiler Sonsuz Değil” şiirimden bir dörtlükle bitirmiş olayım.

Hayaller günsüz yaşıyormuş, hep boşmuş velhasıl,

Yaşamak dediğin ne ki, güneşe yamaç kar mı?

Gün gelir anlarlar; hangi sevgi, nerede, nasıl?

Bu yol nereye gider, dostluktan ötesi var mı?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.