‘Güzel Atlar Ülkesi’ şantiyeye döndü: Kapadokya, züccaciye dükkanına fil girmiş gibi!

UNESCO tarafından 1985'den beri koruma altında bulunan Göreme Millî Parkı ve Kapadokya, son günlerde 'doğal gaz getirilecek' gerekçesiyle tam ortasından geçirilecek yolla gündemde. Ancak Kapadokya'ya saldırılar bununla sınırlı değil. Aşırı yapılaşma, denetimsiz turizm baskısı, rant projeleriyle dört bir yanından sarılmış bölgede alarm çanları çok uzun süredir çalıyor. Kapapokya'ya gittik, halkı, uzmanları ve çevre örgütlerinin temsilcilerini dinledik....

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Kapadokya’da, Göreme-Ortahisar kasabaları arasında yapılan yol çalışmasına yönelik tepkiler devam ediyor. 2021 yılında 2 milyon 285 bin kişi, 2022 yılının ilk 5 ayında ise 1 milyon 30 bin 491 yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bölgede devam eden yol çalışması, Göreme Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu Zemi Vadisi ile İçeri Dere Vadisi arasındaki Adatepe sırtı boyunca uzanıyor. Alanda aldığımız bilgiye göre çalışma, peribacaları ve kaya oyma yapılarının bulunduğu alana 25 metre, Saklı Kilise‘ye 15 metre mesafede. Yolun Göreme merkeze giriş yaptığı alanda da kaya oyma yapıları, kiliseler, manastırlar, peribacaları bulunuyor.

Göreme Millî Parkı ve Kapadokya, UNESCO tarafından 1985 yılında Dünya Mirası olarak tescillendirildi.

Bölge, volkanik erozyonla oluşmuş dağ sıraları, vadiler ve peri bacalarıNevşehir‘in, Ürgüp ve Avanos ilçeleri, Karain, Karlık, Yeşilöz ve Soğanlı yerleşimleri ile Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirleri arasındaki alanı kapsıyor.

Bir kaya yerleşim yeri olan alanda kaya bloklarının içine oyulmuş kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları içeren Göreme Açık Hava Müzesi’nde de sırasıyla Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Azize Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Mutfak-Kiler, Yemekhane, Karanlık Kilise, Azize Catherine Şapeli, Çarıklı Kilise ve ayrıca müze girişinde mevcut yolun diğer tarafında da Tokalı Kilise bulunuyor.

Yeni kurulan Alan Başkanlığı’nın açıklamaları çelişiyor

Kapadokya Alan Başkanlığı, 23 Mayıs 2019 tarihli 7174 sayılı Kapadokya Alanı Hakkında Kanun’un yayınlanması ile 31 Mayıs 2019 tarihli 38 sayılı “Kapadokya Alan Başkanlığı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kurulan Kapadokya Alan Başkanlığı’nın ve ilgili kanunun amacı Kapadokya’nın tarihi ve doğal değerlerini korumak olarak ifade ediliyor.

Göreme ve Ortahisar beldelerini birbirine bağlayan yol projesi ise Nevşehir İl Özel İdaresi tarafından projelendirildi ve 2021 yılının Ekim ayında da Kapadokya Alan Komisyonu tarafından onaylandı. İlgili yetkililer ve yerel yöneticiler de 11 Mayıs 2022’de alanda inceleme yaparak projenin başlatılmasını onayladı. Çalışmalar Nevşehir İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetlerine bağlı ekipler tarafından başlatıldı.

Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 2011 yılında, mevcut yoldaki ağır tonajlı araçların yarattığı titreşimler ve atmosferik gazların kültür varlıklarına zarar verdiğini öne sürerek yolu ulaşıma kapatma kararı verdi. Kapadokya Alan Başkanlığı da  kurulun bu kararını gerekçe göstererek yeni yol çalışmasını uygulamaya soktu.

Çevre aktivistleri, uzmanlar, ilgili odalar ve arkeologlar yolun tarihi mirasa ve kültür varlıklarına zarar verdiğini belirterek yol yapımına itiraz ediyor. Gelen itirazlar üzerine yazılı bir basın açıklaması yapan Alan Başkanlığı, açıklamasında yolun “kadastral bir yol” olduğunu ve orada kültürel varlıkların bulunmadığını iddia ediyor. Açıklamanın devamında alternatif yol çalışmalarının 2.2 km uzunluğunda olup genişliği 5 ile 7 metre arasında değiştiğini ve planlanan yolun kaya oluşumlarından uzakta olduğu, Saklı Kilise’ye ise 18 metre mesafede olduğu iddia ediliyor.

Ancak aynı başkanlık 29 Ağustos 2022’de yaptığı yeni bir açıklamada 5 ile 7 metre genişliğindeki yolu 10 metreye çıkaran bir değişiklik yaptıklarını söyledi, aynı bölgedeki yol için önceki açıklamada Saklı Kilise’ye 18 metre mesafede olduğunu iddia etmişken, yeni açıklamada bu mesafenin 32 metre olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra yeni yolun peribacalarına 20 metre mesafede olduğunu, yolun kısa sürede tamamlanmasının planlandığını ve yeni yolun bitmesinin ardından eski yolun, araç trafiğine kapatılacağını da bildirdi.

Yolun amacı doğal gaz hattı mı?

Doğalgaz dağıtımında faaliyet gösteren Enerya Kapadokyagaz adlı şirketin resmi sitesinde, 18 Mart 2021 tarihinde ve 10083-1 sayılı Kurul Kararıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu‘ndan (EPDK) aldığı izinle Göreme, Ortahisar ve Uçhisar beldelerini dağıtım lisansına dâhil ettiklerini duyuruyor.

Şirket duyurunun devamında, doğalgazın getirilmesi için ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları ile çok yoğun görüşmeler yaptığını, gerekli prosedürlerin tamamladığını, gelecek yıla kalacak olan projenin bir yıl öne çekildiğini belirtiyor ve Nevşehir AKP Milletvekilleri Mustafa Açıkgöz, Yücel Menekşe ile Göreme Belediye Başkanı Ömer Eren, Uçhisar Belediye Başkanı Osman Süslü ve Ortahisar Belediye Başkanı Mustafa Ateş’in bu süreçte kendilerine destek verdiğini söylüyor.

Firmanın resmi sitesinde, doğalgaz hattının geçeceği yol ağı ile ilgili herhangi bir bilgi yer almıyor. Belediyelerin resmi sayfalarına ve yerel basına yansıyan haberlere göre, Kapadokya Alan Başkanlığı ve Kapadokya Doğalgaz yetkililerinin de içinde olduğu AKP ve MHP’li bir heyetin yol çalışmasının sürdüğü alanda inceleme yaptığı ve doğalgaz hattının güzergahının belirlenerek çalışmalara başlandığı dikkat çekiyor.

Doğal gaz şirketi, 31 Aralık 2021’de Göreme Belediyesi ile “Doğal Gaz Kazı Protokolu” imzalayarak belediyeden genel kazı iznini de aldı. Alanda haber takibi yaparken görüştüğümüz yerel halk ise, yol yapımının ana nedeninin yolu kısaltmak değil, doğalgaz hattı yapmak olduğu görüşünde.

Görüşme ve bilgi taleplerine ret 

Konu ile ilgili aradığımız Kapadokya Alan Başkanlığı görüşme talebimizi reddetti. Proje ve ihale belgelerine ilişkin sorularımızı yanıtsız bırakan başkanlık, projelerin ilgili bakanlık tarafından kendilerine gönderildiğini Alan Başkanlığı’nın ise sadece onay verdiğini aktardı. Başkanlık yetkilileri, Göreme-Ortahisar yol projesi uygulamasının Nevşehir İl Özel İdaresi tarafından yürütüldüğünü belirtti.

Sorularımızı yanıtsız bırakan bir diğer makam ise Nevşehir İl Özel İdaresine bağlı Yol ve Ulaşım Hizmetleri. Yeşil Gazete’ye “bu konuda basına bilgi veremeyeceklerini” bildirdiler,

Kapadokya’da yapılaşma artıyor

Kapadokya bölgesinde devam eden yol projesinin yanında farklı farklı betonarme yapılaşmaların arttığını gözlemleniyor. Kültürel varlıklar tahrip edilerek yapılan büyük oteller, kesme taşlarla inşa edilmiş butik oteller, belediyelere ait iş merkezleri, sayıları her geçen gün artan ATV motor taşıtlarının yanı sıra Göreme Açık Hava Müzesi ile Kızılçukur Vadisi’nin yollarının kesiştiği yerde, yaklaşık 20 bin metrekarelik alana Excap Turkey adlı şirket tarafından ‘Macera Parkı’ adı altında eğlence merkezi inşa ediliyor. Bu alan içerisinde excap balonu, zipline hattı, insan sapanı, dev salıncak ve çocuk parkurları, restoranlar ve otoparklar da inşaatı yapılacak.  Ürgüp’e bağlı Mustafapaşa Köyü‘nde patates ve soğan tarlası olan 90 dönümlük bir arazi üzerine inşa edilen bir başka yapı ise Azerbaycanlı iş insanı Abu Bekr‘e ait. Yapı, Kapadokya’nın en geniş arazilerinden birinde konumlanıyor. Bölgede konuştuğumuz kaynaklar ise, söz konusu iş insanının karanlık ilişkileri olabileceğinden şüphe ettiklerini dile getiriyor.

Ayrıca Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 52 km uzunluktaki Nevşehir-Ürgüp Yolu ve Ürgüp Ayrımı Yolu Projesi‘nin 2017 yılında yapımına başlandığı ve bitiş tarihi 2021 yılı olarak planlandığı ifade ediliyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, projenin 2023’te tamamlanacağı açıklamasını yapmıştı. Proje bedelinin 184 milyon 612 bin TL olan yolun 40 kilometresi Nevşehir il sınırlarında, 12 kilometresi ise Kayseri il sınırlarında yer alıyor.

Emlak sitelerinde yaptığımız araştırmalarda, yürürlükte olan ve yapımı devam eden projeler çevresinde eş güdümlü olarak bağ, bahçe, arsa ve araziler parsel parsel satılığa çıkarılıyor.

UNESCO: Plan ve denetim yok, ATV artışı risk

UNESCO’ya taraf ülkeler topraklarındaki dünya mirası varlıkların korunma durumlarını içeren Dünya Mirası Sözleşmesi’nin uygulanması durumuna ilişkin Dünya Mirası Komitesi‘ne her altı yılda bir periyodik rapor sunuyor. Göreme Millî Parkı ve Kapadokya’ya ilişkin en son 2014 yılında bir rapor hazırlandı. Raporda ana hatlarıyla eğitim, finansman, hukuk, trafik, planlama ve yönetim alanlarında birtakım eksikliklere yer veriliyor. Bölge’ye dair aktarılan olumsuzluklar ve eksikliklerin bir kısmı ise şöyle:

Yerleşim yerlerindeki ürünlerin, hizmetlerin ve ticari tesislerin mimari yapılarının kalitesinin düşük olduğu, ata binme, balon ve bisiklet turları olumlu etkilere sahipken ATV kullanımının etkilerinin olumsuz olduğu, varlığın üstün evrensel değerini korumaya yönelik bir yönetim sistemi ve planı mevcut olmadığı ve bölgede az sayıda denetim olduğu, bu denetimlerin ise planlı olmadığı belirtiliyor.

Mimarlar Odası’ndan suç duyurusu

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Kapadokya’da milyonlarca yılda oluşmuş Peri Bacaları’nın yol yapımı nedeniyle yok olmasına izin veren Kapadokya Alan Başkanlığı yetkilileri hakkında “görevi ihmal” ve “görevi kötüye kullanma” suçundan Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu ile ilgili şu ana kadar herhangi bir geri dönüş sağlanmadığı bilgisine ulaştık.

Çevre gönüllüleri ise imza kampanyası projesi olan Change.org sitesinde “Peri Bacalarına Dokunma!” başlıklı bir imza kampanyası başlattı. Sosyal platformlarda giderek büyüyen kampanya, şu ana kadar 22 bin kullanıcı tarafından imzalandı.

1. derece sit alanı Kapadokya’da yol projesi ve yapılaşmalara karşı itirazlar ise devam ediyor. Kapadokya Çevre Platformu, Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu, aktivistler, siyasetçiler ve Jeoloji Mühendisleri Odası, Kapadokya’daki yol projesi ve bölgede artan yapılaşmaları Yeşil Gazete‘ye değerlendirdi.

‘Fizibilite, teknik rapor, projelendirme, ÇED yok’

Mükremin Toprak

Yol projesinin 40 gün önce başladığını söyleyen Kapadokya Çevre Platformu koordinatörü Mükremin Tokmak, Ortahisar belediyesinin halka doğalgaz getirme sözü olduğunu ifade etti. Tokmak, doğalgaz şirketinin Uçhisar ve Ürgüp’ten getirilecek doğalgaz boru hattının çok maliyetli olduğunu belirterek, daha kısa bir yolun yapılmasını talep ettiğini, ve bu yolun yapılmaması durumunda Belediye Başkanlığı ve Alan yönetimine yatırım yapmayacağını söylediğini aktardı.

Tokmak şunları anlattı:

“2.2 km’lik Göreme- Ortahisar’dan kısa yol buldular. Bu proje ile Alan Başkanlığı’na başvurdular. Onlar da onay verdi. Fakat bunun hiçbir fizibilitesi, raporu, teknik yol projelendirme, ÇED raporları yok.  Gerekli çalışma yapılmadı. Yaptığımız araştırmalarla gördük ki bu yol yasal olmayan bir yöntemle yapılmaya çalışılıyor. Alan başkanlığının yayınladığı jeoradar görüntülerini gördük. Fakat jeoradar ve sismik araştırmalar yolun geçtiği manastır kompleksinde yapılmadı. Alan başkanlığının yaptığı açıklama yöntem olarak günah savuşturmadır. Yolun geçtiği alanda manastır, yemekhaneler, şapeller, toprağın altında gömülü bir sürü mekan var. Müzenin burada arkeologlar eşliğinde çalışma yapması gerekiyor. Bilimsel raporlar, üst ölçekli planlar yapılacak, askıya çıkarılacak sonra da alt ölçekli planlara geçirilecek 4-5 yıl sürecek bir çalışmadır. Alan yönetimi kurulalı henüz sadece üç yıl oldu. Bu durumdan dolayı kaygılıyız. Hassas davranılmasını talep ediyoruz.”.

2011 yılında Kültür Varlıkları Koruma Kurulu‘nun mevcut yol ile ilgili verdiği kararı hatırlatan Tokmak, Göreme ve Ortahisar halkının bu karara karşı çıktığını söyledi. Mevcut yol ile ilgili bir takım alternatif çözümlerin geliştirilebileceğini belirten Tokmak, doğal miras alanlarını tahrip ederek, yok ederek çözüm üretilemeyeceğini ifade etti:

‘Kapadokya’da ben yaptım oldu denilemez’

“Bu yol tamamlandığında imara açılmış olacak. Marketler, turizm mekanları olacak. Başka bir rant hesabı var işin içinde. 30 ve 51 ton aralığında değişen iş makineleriyle buralar kazındı. Bu alandan 6,5 metre toprağı kazıp peri bacalarını yıkarak asfalt yola bağlayacaklar. Tokalı Kilise’yi kurtaralım derken yapacağın en büyük katliam olur. Yolun yapılmasının asıl nedeni doğalgazı geçirmek. Burası Kapadokya, ben yaptım oldu denecek bir yer değil. Keyfi yetkiler kullanarak ben verdim izni deme lüksü yok. Burası kimsenin malı değil. UNESCO tarafından korumaya alınmış, 1.dereceden arkeolojik ve doğal sit alanı. Buraya kimse dokunamaz. Burası kadastral bir yol değil. Ortahisarlıların bağ ve bahçelerine gitmek için eşek arabalarıyla kullandığı bir yol. İşleyen, seyrüsefer yapılan bir yol değil. Bulunduğumuz alanda insan bile zor inip çıkıyor. Alan yönetiminin kurulması ile birlikte yıpranma ve bozulma on kat arttı. Eskiden koruma kurulları vardı. 2863 sayılı kanun etkili ve yetkiliydi. Mahkemeler aracılığıyla yürütmeyi durdurma kararları alıyorduk. Ama şu an birkaç bakanlığın yetkisi Alan Başkanlığı yönetimi adı altında bir bürokrata teslim edildi. Yol demek rant demek, bu bölgedeki mülkiyetlerin el değiştirmesi demek. Bu proje ve planlardan haberdar olanların uyanık yatırımlar yaptı ve yol projesi çevresinde arsa spekülasyonu ile kısa yoldan köşeyi döndüler bile. Biz SOS koduyla bir imdat çağrısında bulunduk. Suç işliyorlar. Kanunen soruşturup gerekli cezaları almalarını sağlayacağız. Peşini bırakmayacağız.”

‘Alan Başkanlığı kuruldu, Kapadokya şantiye doldu’

Kapadokya bölgesinin, alan başkanlığının kurulması ile birlikte saldırıya uğradığını belirten aktivist Tayfun Ceyhan ise alan başkanlığının kurulmasından sonra milyonlarca yılda bir oluşacak peri bacaları bölgesinde şantiyeleri görmeye başladıklarını söyledi:

“Burası sadece bizim değil, dünyanın mirası. Yol adı altında burası bir felakete doğru gidiyor. Şuan Göreme Açık Hava Müzesi’nin üzerindeyiz. Yapılacak bu yol araç trafiğine açıldığında ve ağır tonajlı vasıtalar da bu yoldan geçmeye başladığında kiliselerdeki freskler, o güzel resimler dökülecek ve yıpranacak. Yol adı altında diğer bölgelere de saldıracaklar. Kapadokya elden gidiyor.”

Aktivist Tayfun Ceyhan

Dünyadaki milli parkların işleyişine değinen Ceyhan, dünyanın hiçbir yerinde araçların ve ağır tonajlı araçların söz konusu parklardan geçmediğine dikkat çekti:

“Kapadokya da bu titreşimlerden en çok etkilenecek yerlerden biri. Dünyadaki diğer parklar gibi buraya araç girişi yasaklanmalı, insanlar bu parkları yürüyerek gezmeli. Uygun mesafeye karavanlara ve araçlara uygun araç parkları yapılabilir. Bu yol iki kasabayı birbirine bağlayacak, doğalgaz gelecek. Doğalgazı getirecek başka yollar da var. Ürgüp’ten getirsinler, Kapadokya’ya yapacağı tahribat geleceğimizi etkiliyor. Kapadokya elden giderse gelmez, bunun sorumlusu da bugün buna imza atanlardır. Bu konuda gerekli fizibilite raporlarının olduğuna, çevre değerlendirilmesi yapıldığına da inanmıyoruz. Eğer yapıldıysa yetkililer çıkıp, belgeleriyle birlikte gerekli açıklamayı yapsın. Buraya ilişkin bir ÇED raporu olduğunu da düşünmüyoruz. Kapadokya elden gidiyor. Tüm dünyadan bu dünya mirasına sahip çıkmalarını bekliyoruz. Bu durumun sorumlusu bu karara imza atanlardır ve bu imzanın hesabı bir gün sorulur.”

Ceyhan, yol projesi yapılırken, belediyeyle, çevre gönüllüleri, çevre platformları ve halkla bir fikir alışverişinde bulunulmadığının bilgisini paylaştı. Kamuoyunun dozerler ve kepçeler alana girdikten sonra haberdar olduğunun altını çizen Ceyhan şöyle konuştu:

“Bizler Alan Başkanlığı’nın talan başkanlığı olacağını biliyorduk. Bu yol yapıldığı zaman yolun kenarına dükkanlar, alışveriş merkezleri yapılacak, onun hesabını yapıyorlar. Kapadokya’da altın yumurtlayan tavuğu kesiyorlar. Yargı önünde bunun hesabını bir gün verecekler. Sorun yol değil, sorun Kapadokya’da rant yaratmak isteyenler ve bu durumun bu bölgeye vereceği zararlar. Efendim doğalgaz gidecekmiş. Doğalgaz şirketleri başka rotadan kazı çalışması yapsınlar. Anayolun kenarında bunun çalışmasının yapılmasına uygun mekanlar var. Burayı yeni bir rant bölgesi yaratmak için seçtiler. Onlar için Peri bacaları varmış yokmuş önemli değil, Yeter ki bugün para gelsin. Para için milyonlarca yılda bir oluşabilecek Peribacaları’nı yok etmekle, kiliseleri yok etmekle dünyayı karşımıza alacağız. UNESCO yarın buraya dava açacaktır. Bu anlamda burada belediyeler hiç toplanmadı, halk hiç toplanmadı, vilayet hiçbir şey yapmadı. Alan yönetimi halkı hiç bir şekilde bilgilendirmedi. TMMOB’un görüşü alınmadı. Çevre gönüllülerine hiçbir şey sorulmadı. Peri Bacaları yok ediliyor. Kapadokya’ya bir hançer saplandı. Bu hançeri çıkarmak devletin görevidir. En iyi yasalar uygulayanların elinde olumsuzluğa da dönüşebilir ve biz bu yasanın doğru uygulandığını düşünmüyoruz. Biz Alan Başkanlığına uzun zamandır ‘Talan Başkanlığı’ diyoruz. Kapadokya’nın da bu başkanlıkla korunabileceğine inanmıyorum. TMMOB’un, çevre platformlarının, yerel yönetimlerin, sivil toplumun içinde olmadığı bir yönetim tarafından yönetiliyor ve siyasal iktidara göre şekil alıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz.”

Gezdiğimiz alanın altında her yerde tarihi eserlerin olduğuna dikkat çeken Ceyhan sözlerini şöyle tamamladı: “Bulunduğumuz yerin altında kiliseler ve mağaralar var ve buraların ileriki yıllarda turizme, insanlığa kazandırılması için çalışmalar yapılacaktır. Yarın bu yol yapıldığı zaman bu kiliseler aşınacak, tahrip olacaklar. Depremin yaratamadığı zararı bu yönetimler verecek. Eğer bu yollar yapılırsa on yıl sonra burayı bir daha görün. O zaman çocuklarımız “Aranızda hiç mi akıllı bir kişi yoktu?’ diyecekler. Dünyaya ve UNESCO’ya ve yerel halka çağrı yapıyoruz. Turizmcilere çağrı yapıyoruz. Buraya gezmeye gelenlere çağrı yapıyoruz. Lütfen gözünüzü Kapadokya’dan ayırmayın. Biz durmuyoruz siz de durmayın. Yoksa ileriki yıllarda Kapadokya’yı böyle göremeyeceksiniz. Kapadokya’nın korunması anlamında emek veren herkese teşekkür ediyoruz. Ama teşekkür etmediklerimiz de var. Üç maymunu oynayanlara teşekkür etmiyoruz.”

‘Kaş yapayım derken, göz çıkarıyorlar’

Yeşil Gazete’ye konuşan Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi ve Arkeolog Nezih Başgelen de Kapadokya’da devam eden yol çalışmalarına ve yapılaşmalara tepkili.

Arkeolog Nezih Başgelen

Kapadokya’nın değerleriyle birlikte önemli ve benzersiz bir kültür mirası olduğunu hatırlatan Başgelen, Kapadokya’nın kültür ve tarihi bir arada barındıran sayılı yerlerden bir tanesi olduğuna dikkati çekti. Kapadokyayı 1970’lerden beri çok yakından incelediğini söyleyen Başgelen, UNESCO listesine girmiş ve daha sonra da pek çok ulusal ve uluslararası koruma mevzuatı içerisinde yer almış bir alanın şu anda ticari gayelerin ön bastığı, turizmdeki rantsal isteklerin cenderesine düştüğü durumun iç açıcı olmadığını vurguladı. Başgelen sözlerini şöyle sürdürdü:

JMO Başkanı Hüseyin Alan.

“Burası jeolojik zamanların bir bileşkesi. Rüzgar, insan, ve bir taraftan da doğa tarafından biçimlendi ve Kapadokya’ya bu unsurlar değer kattı. Böyle bir bölgenin rantsal değerler uğruna, oteller, dükkanlar, eğlence merkezleri gibi yerlerin oyuncağı haline gelmemesi lazım. Buranın bu hırslardan zarar görecek bir oluşumun dışında olması lazım. Kitle turizminin tüm yıkıcı etkilerinin sahada olduğunu görüyoruz. Kaş yapalım derken göz çıkarılıyor. Bu alandaki uluslararası kriterlere uygun koruma normlarını uygulayamıyoruz. Alana gittiğiniz zaman da görüyorsunuz ki bölgedeki turizm odaklı işletmeler Kapadokya’yı Kapadokya yapan değerlerin geleceğe nakledilmesi konusunda gerekli hassasiyeti göstermiyor. UNESCO farklı bir kültürel örgüt. Ülkelerin iç işlerine karışamıyorlar. UNESCO’ya sunulmuş bir yerin koruma yükümlülüğü o ülkeye ait. Çünkü siz ülke olarak o bölgeyi korumayı taahhüt ediyorsunuz. UNESCO’nun sizi listeye alması için imza attığınız, sorumluluk aldığınız pek çok konu var. Türkiye’nin yerel yönetimlerin sorumluluk alanları da dahil olmak üzere bu sorumlulukları yerine getirmediğini görüyoruz. UNESCO kültür mirasları listesinde yer alan ülkelerin, ‘Ben neyi taahhüt ettim neyi yerine getirmiyorum’ diye ilk önce dönüp kendine bakması lazım. UNESCO gelip bunu değerlendirir ama söz konusu ülkenin iç işlerine karışma gibi bir yetkisi yok. Bu konudaki çekincelerini bildirebilir ya da bu bölgeyi listeden çıkartabilir. Türkiye de zaman zaman bu konuda son derece sıkıntılı süreçler yaşattı. İstanbul’un tarihi yarım adasında, surlarda UNESCO’nun İstanbul’un üyeliğini sorgular hale geldiğini biliyoruz. Pandemiden sonra Kapadokya’da taşlar yerinden oynadı. İlgili tarafların bir an önce bir araya gelerek Kapadokya Alan yönetiminin gerçek anlamda dünyadaki örnekler gibi uygulamasını sağlamamız lazım. Kapadokya’daki gereken hassas koruma ilkelerini titizlikle uygulaması, gözetmesi ve gereğini yapılması lazım.”

UNESCO Listesi’nden çıkarılabilir

Kapadokyadaki yapılaşmaların, projelerin ve talanların devam etmesi halinde UNESCO Kültürel Miras listesindeki yerinin sorgulanır hale geleceğini ve zamanla listeden çıkarılabileceğine vurgu yapan Başgelen’in konuyla ilgili değerlendirmesi şöyle:

“Sizin verdiğiniz taahhütlerde, hassas ilkeler bütünü var. UNESCO tarafından bunlar hassas bir şekilde değerlendiriliyor. Kapadokya da bu şekilde listeye alındı. Ama geldiğimiz noktada Kapadokya Türkiye’nin UNESCO listesine alınan ilk yerlerinden biridir. Şu anda tanıklık ettiğimiz yıkım, yol yapım çalışmalarıyla, verdiğimiz taahhütlerin ne olduğunun ayırdında olmadığımızı anlıyoruz. Kapadokya’nın korunması için Alan yönetimine de bağlı, sivil toplumun ve diğer koruma mevzuat uzmanlarının da içinde olduğu bir çözüm merkezi kurmanın bir yolunu bulmamız lazım. Burası herhangi bir alan değil. Saklı Kilise’yi Tokalı Kilise ile karşılaştıramazsınız, ikisi de bambaşka değerler. Çavuşin‘deki tarihi eserler, Zerve‘dekilerden farklı. Hepsinin karakteri ve değeri ayrı. Bölgenin kendine has karakteristik zenginlikleri o kadar farklı ki dünyanın başka bir yerinde bir benzeri yok. Kapadokya her türlü özel mevzuatı hak ediyor. Belirli yerlerde tümüyle araçlardan arındırılması gerekir. İnsanlar da bunu istiyor. Doğa yürüyüşü, yürüyerek ya da at sırtında gideyim diyor. Çok nitelikli bir coğrafya. Araçlar, yollar, oteller gibi modern unsurlarla, yıkıcı pek çok tehlikeyle yüz yüze kalıyor. İhtiyaçlar doğrultusunda belli yerlerde yer altından tüneller yapılabilir. Türkiye bu teknolojilere sahip. Alanı zedelemeden, kültürel tabakalara zarar vermeden bölgeye has çözümler geliştirilebilir. Dünyanın bizden beklediği bu. Buranın niteliğine uygun koruma tedbirlerini ya da belli ihtiyaçları giderecek yeni projeler ve uygulamaları bu hassasiyetler çerçevesinde düşünmemiz, tartışmamız gerekir. Türkiye hep ‘Yaptım, oldu’ metoduyla hareket ediyor. Korumayla ilgili sivil toplum kuruluşlarına danışmadan onları da bu konunun içine dahil etmeden hareket etmek bu sıkıntılı durumları istenmeyen görüntüleri ortaya çıkartıyor. İki tane dozer aldım soktum, oraya yol açıyorum dediğin anda züccaciye dükkanına fil girmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor.”

‘Bölgeye has bir organizazyon şemasına ihtiyaç var’

“Bir sürü koruma mevzuatında tarafız” diyen Başgelen uluslararası alanda aldıkları koruma kararları olduğunu belirtti:

“Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nin de tarafıyız. Biz buna uyacağız diye imza koymuşuz, Meclis’te onaylamışız. Ama şu anda bunun tam tersini yapıyoruz. Örneğin doğal bağcılık vadilerinin, şatoların, Rönesans’tan bugüne pek çok kültürel değerin olduğu İtalya’nın Toskana bölgesinde belli yerlerde asfalt yol bile yapılmıyor. Bağlar etkilenecek diye gürültü yapmana bile izin verilmez. Belirli yasaklar var. Toledo, İspanya‘da, Fransa‘da da benzer bölgeler var. İnsanlar koruma normlarına uyarak geziyor. Hiç kimsenin de itirazı yok. Biz burada bunu yapamadık. Siyasi dengeler, yereldeki politik taraflaşmalar bu konuda uygulanması gerekeni devre dışı bırakıyor. Bunu aşmamız lazım. Kapadokya’ya has bir organizasyon şemasına ihtiyaç var. Kapadokya bunu her değeri ile hak ediyor. Bir an önce bir araya gelmemiz ve ortak akıl ile sistematik bir şekilde toplanmamız gerekiyor. Kapadokya 365 gün önemli bir yer. Orada neler yapılabileceği konusunda ciddi deneyimleri olan uzmanlarımız var. Hem ulusal hem de uluslararası alanda devreye alınabilecek tecrübelerle, en iyisini yapmak durumundayız.”

‘Talan için başkanlık kurmuşlar’

CHP İl Başkanı Kamil Gülmez

Bölgede incelemeler yaparak rapor hazırlayan Cumhuriyet Halk Partisi Nevşehir İl yönetimi de süreci yakından takip ediyor. Sorularımızı yanıtlayan İl Başkanı Kamil Gülmez, Alan Başkanlığı’nın yol ile ilgili açıklamalarını eleştirdi.

Alan Başkanlığının yapımı süren yolun ‘kadastral’ yol olduğuna ilişkin açıklamasına tepki gösteren Gülmez, “Herhangi bir tarihi eser olmazsa, sit alanı olmazsa 1.derece sit alanı ve dünya mirası olan bir yerde kadastral yol durumu geçerli değildir. Önemli olan bu güzelliklerin korunmasıdır. Yıllardan beri korumakta olduğumuz ve gelecek nesillere aktaracağımız bir mirastır. Alternatif bir yol güzergahı düzenlenmişken, valilik bu rotadan yolu getirmeyi planlamaktadır. O vadiyi tamamen ortadan kaldıracak. O vadide mağaralar, kiliseler, peri bacaları var. Bu yanlış bir uygulama” dedi.

Koruma kurullarının lağvedilmesi ardından çıkarılan bir yasayla Alan Başkanlığının kurulduğunu anımsatan Gülmez, başkanlık yöneticilerinin siyasi iktidar tarafından atanan kişiler olduğunu ifade etti:

“Bunlar alternatifleri değerlendirmiyorlar. İlişkili oldukları mevcut iktidar partisi ve ortaklarının isteklerini yerine getiriyorlar. Çevreyi koruma öncelikleri değil. Görüntülerle birlikte rapor hazırladık, Alan Başkanlığı Kapadokya’yı talan etmektedir, ben de bu kurumu Talan başkanlığı olarak niteliyorum. Kapadokya’ya yazık olur. Bölgede bulunan Ürgüp, Göreme, Uçhisar ve Ortahisar’da bulunan vadilerin korunması gerekir. Devlet, korumayı bırakın, bunları yok etmeye çalışmaktadır. STK’lara ve kamuoyuna çağrı yaptık, tekrar yapıyoruz. Kapadokyayı koruyalım ne gerekiyorsa yapalım.”

JMO: Sürece dahil edilmedik

Bugüne kadar Alan Başkanlığı ve valiliğin bölgede süreci yürütürken yaptığı imar çalışmaları yol ve alt yapı çalışmaları konusunda Jeoloji Mühendisleri Odası’nın (JMO) herhangi bir görüş ve düşüncesini almadıklarını belirten JMO Başkanı Hüseyin Alan ise Türkiye açısından son derece önemli olan 10-15 milyon yıllık volkanik dağların patlaması sonucunda meydana gelen önemli bir doğal varlık niteliğinde olan peri bacalarının ve onun içerisinde gelişen yaşamın, kültürün bir şekilde yok edilmesine sebebiyet veren anlayışın ortadan kalkmasını dilediklerini anlattı.

Kapadokya Alan Başkanlığın kurulması ile ilgili kanunun yanlış olduğunu ifade eden Alan, şu ifadeleri kullandı:

“Alan yönetiminin temel prensibi orada doğal veya kültürel varlıkların korunması ve geleceğe taşınması olmalıdır. Bugün ise bu kurum yerel kalkınmanın bir unsuru olarak toplumsal gelir veya kalkınmanın bir aracı haline dönüştürülmesinden uzak bir anlayışla yönetiliyor. Kıymetli doğal varlıkların olduğu bir bölgede bunların hiçbiri maalesef ne korunuyor ne de buna ilişkin bir çalışma yürütülüyor. Bu tür alanlarda yol, alt yapı, imar planlama, kentsel yerleşim gibi konularda çok hassas olmak gerekir. O alanların doğru tespitlerin yapılması, korunmaya değer jeolojik veya kültürel değerlerin olup olmadığının belirlenmesi, burada herhangi bir müdahalenin yaratacağı tahribatın ortaya çıkarılması gerekir. Bugün bu kurumlar liyakatsız kişiler tarafından onanıyor ve yine liyakatsız kişiler tarafından projelere başlanıyor. Bu yol da bunlardan biri. Toplumsal tepkiye ve tüm eleştirilere rağmen çalışmalar devam ediyor.”

‘Kapadokya hangi ülkede olsa jeopark ilan edilir’

Buna benzer çalışmanın geçen yıl Assos Limanı ve çevresinde gerçekleştiğini ve doğal varlıkların tamamının yok edildiğini hatırlatan Alan, tahribat yaşandıktan sonra mahkemeler tarafından durdurma kararı verildiğine değinerek sözlerini şöyle noktaladı:

“Burada da bu süreç aşılmadan ilgili idari yapılar hızlı bir şekilde bu yolun yapımını durdurur. Buradaki doğal ve kültürel varlıkların tespiti ve tescili yapıldıktan sonra burada yol yapımına gerek olup olmadığına karar verirler. Oda olarak bölgede etkin inceleme yapacağız ve kamuoyuyla paylaşacağız. Alan başkanlığının açıklaması tam bir komediydi. Doğal varlıkların niteliğini hiç göz önüne almadan burada herhangi bir kültürel varlık tespit edilememiştir gibi bir cümleyle geçiştiren toplumun hafızası ile dalga geçen bir anlayışla açıklama yaptılar.  Kapadokya’nın kendisi doğal varlıktır zaten. Dünyanın gelişmiş herhangi bir ülkesinde olsa orası büyük bir jeopark ilan edilir, o park içindeki doğal varlıkların hepsi tek tek tescil edilir ve sonuçta toplumun hizmetine sunulurdu. Bunu götürüp Alan Başkanlığı adı altında bir düzenlemeyle ranta ve talana açtılar. Bugün oradaki hiçbir doğal varlık ve güzellik korunamıyor.”

Yeşil Gazete

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.