Derbent zaferinden sonra Musul’un tamamıyla Türkler tarafından işgal edileceği endişesine kapılan İngilizler, Şeyh Mahmut’u Süleymaniye’ye getirterek 10 Ekim 1922’de İngiliz mandası Kürdistan Hükûmeti’ni resmen kurdular. İngilizler böylece Musul ve civarının Türkiye’ye bağlanmasını önlemeyi ve bölgedeki iktisadi çıkarlarını sürdürmeyi düşündüler. Musul vilayetindeki gelişmeleri yakından takip eden Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Özdemir Bey’in kazandığı başarıların devamı için TBMM Hükûmetince gizli olarak desteklenmesini istiyorlardı. Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa 07 Eylül 1922 tarihinde Elcezire Cephe Komutanlığına çektiği çok gizli kayıtlı telgrafta, gerekirse Musul’un silahla alınmasını istemiştir. Türk Genelkurmayı’nın çabaları içerisinde en fazla dikkati çeken konu ise, cephenin uçak bölüğü ile takviye edilerek İngilizlerle mücadele edilmesi yolunda idi.
Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın emrine göre, Elcezire Cephesi bütün gücüyle Dicle’nin iki tarafından, nehir boyunca Musul yönünde taarruza geçecek idi. Doğu Cephesi ise Van, Hakkâri ve Iğdır sınır birliklerinden oluşan dağ bataryalarıyla takviye edilen bir piyade tümeni, bir süvari tugayı ve aşiretlerden oluşan süvarilerle İmadiye, Süleymaniye hattı üzerinden Musul-Kerkük’e taarruzla görevlendirilecektir. Hatta bu hazırlıklar olurken, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Elcezire cephesinde süratli keşif ve savaş uçaklarından oluşan bir uçak bölüğü teşkili yolunda da emirler verdi. Bu konuda Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa ile de gerekli yazışmalar başlatıldı. Bu arada 06 Kasım 1922 tarihinde Özdemir Bey’den Elcezire Cephe Komutanlığına gönderilen telgrafta takviye kuvvetlerinin Revandiz’e ulaştıktan sonra bütün kuvvetlerle ilk önce Zaho’nun işgali, bir kolun da güneyden Dohuk üzerine inmesi diğer bir kolun da İmadiye üzerine yürümesi hususu teklif ediliyordu. Özdemir Bey’den, alınan cevaplar çerçevesinde 10 Kasım 1922 tarihine kadar Elcezire Cephesinin gerekli hazırlıkları tamamlaması isteniyordu. Bu gelişmeler olurken, bir yandan da Lozan Konferansı devam ediyordu.
Bu sırada Lozan’dan gelen haberlere bakılırsa konferansın kesintiye uğraması ihtimali vardı. Bu ihtimale karşı Fevzi Paşa, Musul harekâtına katılacak birliklerin hazırlanması konusunda gerekli talimatları da vermekten geri kalmıyordu. Hatta 04 Aralık 1922 tarihinde İzmir’den Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya Musul’a yönelik icra edilecek harekâta dair çekilen telgrafta, Misak-ı Millî sınırları içinde bulunan Musul’un gerekirse silahla alınması yolunda Elcezire ve Doğu Cephesi Komutanlıklarına emirler verilip bu konuda hazırlıklı olmalarının istendiği belirtiliyordu. Lozan Konferansında en çetin tartışmalara yol açan konu “Musul Meselesi” olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, TBMM’de 2 Ocak 1923’te ve 30 Ocak 1923’te yaptığı açıklamalarda, Musul vilayetinin, Türkiye devletinin millî sınırları içerisinde olduğunu; buralarını ana vatandan koparıp şuna buna hediye etmenin mümkün olamayacağını ifade ediyordu. Lozan Barış Konferansı’nın toplanmasından evvel İngilizler, 17 Ekim 1922 tarihinden itibaren Köysancak, İmadiye ve Dinart’ı havadan bombalamaya başlamışlardı[9].
Lozan Konferansı müzakereleri devam ederken Musul'daki İngiliz ve Arap Birlikleri'nin 8 Nisan 1923'te biri şeytan Boğazı ve diğeri Serderya istikametinde iki koldan Harekete geçmişler böylece Özdemir Bey çok nazik bir konuma getirilmiş ve onun Hakkâri ile irtibatı kesilmiştir. Dolayısıyla Özdemir Bey İran'a çekilmeyi uygun bulmuş ve İran makamları silahlarına el koyarak Türk müfrezesinin Türkiye'ye geçmesine izin vermiştir. Böylece 1922 yılında başlayan Türk ileri askeri Harekâtı 8 Nisan 1923’te son bulmuştur[10].
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde İngiltere, Türkiye üzerinde diplomatik baskıyı yoğunlaştırmıştı ve 6 Ağustos 1924 günü Musul sorununu tek taraflı olarak, Türkiye'ye danışmadan, Milletler Cemiyetine götürdü. Hemen ertesi günü Hakkâri bölgesindeki Nasturiler Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklandırıldı (7 Ağustos 1924). Bu isyan Lozan’da İngilizlerin elini güçlendirdi. Cumhuriyet henüz birinci yaş gününü bile kutlayamamış iken dış destekli bir saldırıyla karşı karşıya bırakıldı. Halifeliğin kaldırılmasından yaklaşık bir yıl sonra, 13 Şubat 1925'te Şeyh Sait, “din elden gidiyor” diye doğudaki bazı aşiretleri Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklandırdı. Şeyh Sait ayaklanması, İngiltere'nin Musul tezini güçlendirmiş, İngiltere'ye yaramıştır. Ayaklanma bastırıldıktan sonra Milletler Cemiyeti Meclisi, 16 Aralık 1925 tarihinde Musul konusunda İngiltere'nin isteği doğrultusunda bir karar aldı. Yani Musul vilayetinin Irak'a bırakılmasına karar verdi[11].
Sonuç
İngilizler 1. Dünya savaşındaki kayıplarını ve Orta Doğu’daki emellerini asla unutmadılar her zaman intikamlarını Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Milletinden almaya devam ettiler ve devam ediyorlar. Diğer Emperyalistlerle birlikte PKK/PYD, DAEŞ vb birçok terör örgütünü kurarak onları bu coğrafyaya musallat ettiler.
Yaşar Eyice 15 Temmuz 2025 tarihli yazısında Türk okuruna son günlerde (2025) hiç yabancı gelmeyecek bir mağaradan söz etmektedir: “Bizim tarihimizde de olduğu belirtilen Casene (Cesena) Mağarasından… Musul’u almak için İngiliz’e direnen Özdemir Paşa’nın(Yarbay’ın) karargâhı olan bu ünlü mağaradan…Yıllar önce biz kullanmıştık. Süleymaniye yakınlarındaki Casene (Cesena) Mağarası, 1920'lerde Türk askerleri ve yerel direnişçiler tarafından lojistik ve stratejik amaçlarla kullanılmıştı. Türkiye'nin Musul'u İngilizlerden geri almak için kullandığı mağara, Bereketli Mağarası (Bereketli Cave) olarak bilinir. Özdemir Bey, Kurtuluş Savaşı sürerken Musul’u geri almak üzere Mustafa Kemal’in görevlendirdiği gizli ordu komutanıdır. 1922-23’te İngiliz’e karşı silahlı direnişi örgütledi, Casene Mağarası’ndan Musul Seferi’ni planladı. Musul savaşla kazanılıyordu! Ancak Musul; silahla değil, ihanetle ve İngiliz taşeronluğuyla kaybedildi! Türk’ün karargâhı olan Casene Mağarası, Türk’ün millî direniş karargâhıydı. Orada, tarihçiler kadar, askerimizin de millî direniş izleri bulunuyor. Casene Mağarası, Musul’un Misak-ı Millî sınırlarına dâhil edilmesi için verilen askeri mücadelenin kalbi olarak da nitelendiriliyordu”[12]. Yaşar Eyice özellikle bu yazısında “Tarih Mühendisliği” yapıldığını vurgulamaktadır.
1922’den yıllar sonra PKK, Özdemir Bey’in mağarasını kullanıyor ve bunu 2025’de sözde silah bırakma şovuna dönüştürüyorsa İngiltere (MI-6 İngiliz İstihbaratı), Mustafa Kemal Atatürk’ten, Özdemir Bey ve Türk Milletinden intikam alıyor demektir. On yıllardır İngiltere’de haftada en az iki gün Devlet Televizyonu BBC’de PKK’lı teröristlerin konuşturulduğu da hafızalardadır.
_______________________
Kaynaklar
1-Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. I, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1989.
2- Ercan Karakoç, Atatürk’ün Dış Türkler Politikası, IQ Yayınları, 2002.
3-Hilmi Özden, Şeyh Sait İsyanı, İngiltere Ve Musul (13 Şubat 1925), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 3 Sayı 6,
4-Mim Kemal Öke, Musul Meselesi Kronolojisi (1918-1926), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1991.
5-Murat Güztoklusu, Atatürk’ün Gizli Kalmış Musul Özdemir Harekatı, Kripto Yayınları, 2013, Ankara.
6-Türel Yılmaz, Gazi Üniv. İİBF Uluslar arası İlişkiler Bölümü, Türkiyesiz Kerkük´te çözüm olmaz. , Ali Kerküklü, Türk Diyarı Kerkük Elden Gidiyor, Yeniçağ Gazetesi'nin 29 Mart 2017. Mahir Nakip, Kerkük’ün Kimliği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2007.
7-Yaşar Eyice, 15. Temmuz. 2025., https://cesmeninsesi.com.tr/makale-
8-Zekeriya Türkmen, Musul Meseleri, Askerî Yönden Çözüm Arayışları (1922-1925), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2003.
9-Zekeriya Türkmen, Revandiz Harekatı, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr
_______________________
[1] Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C. I, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1989, s. 75.
[2] Doç. Dr. Türel Yılmaz, Gazi Üniv. İİBF Uluslar arası İlişkiler Bölümü, Türkiyesiz Kerkük´te çözüm olmaz. , Ali Kerküklü, Türk Diyarı Kerkük Elden Gidiyor, Yeniçağ Gazetesi'nin 29 Mart 2017. Mahir Nakip, Kerkük’ün Kimliği, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2007.
[3] Mim Kemal Öke, Musul Meselesi Kronolojisi (1918-1926), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1991, s. 80.
[4] Zekeriya Türkmen, Musul Meseleri, Askerî Yönden Çözüm Arayışları (1922-1925), Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2003.,s.44.
[5] A. g. e., s. 48.
[6] A. g. e., s. 50-51.
[7] Murat Güztoklusu, Atatürk’ün Gizli Kalmış Musul Özdemir Harekatı, Kripto Yayınları, 2013, Ankara, s. 95.
[8] A.g.e., s. 96.
[9] Zekeriya Türkmen, Revandiz Harekatı, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr
[10] Ercan Karakoç, Atatürk’ün Dış Türkler Politikası, IQ Yayınları, 2002., s. 165-166.
[11] Hilmi Özden, Şeyh Sait İsyanı, İngiltere Ve Musul (13 Şubat 1925), Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 3 Sayı 6, s. 52-60.
[12] Yaşar Eyice, 14. Temmuz. 2025., https://cesmeninsesi.com.tr/makale-




