Yaratıcı insanımızı büyük bir imtihandan geçirdi.

Yönetilenler ve yönetenlerin hepsi bu imtihana dahil oldu.

Lakin her söz yeni bir imtihan sahifesi açacaktır. Bunu bilesiniz.

Bu imtihanın sonucuna yürekler dayanacak gibi değil.

Bu vahim manzara karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ;

Bunlar kader planının içinde olan şeyler" dedi.

Oysa ki aynı Erdoğan 17 Ağustos depremi için:

"Deprem değil bina öldürür, depremle yaşamayı öğrenmemiz ve buna göre tedbirler almamız gerekiyor" ifadelerini kullanmış.

Yine İktidarın küçük ortağı Bahçeli de aynı ifadeleri kullandı:

“Biz bir kader planı çerçevesinde her şeyin Allah'tan geldiğine inanırız.”

Oysaki aynı Bahçeli 17 Ağustos 2017 depremi için:

“Alalım tedbiri, edelim tevekkülü, bırakalım takdire. Bilelim ki, deprem değil; sağlıksız, ilkel, malzemeden çalınarak yapılan binalar öldürür” diyerek hırsızlıklara dem vurmuş.

..

Suçu kadere atanlara bakın Fuzuli ne diyor;

“Ey İnsan: Kadere az bahane bul. Buğday ektin de arpa mı biçtin?

Yani kader insanların davranışlarıyla doğru orantılıdır. Nitekim bu husus Kur’an’da belirtiliyor.

Yaradan İsra suresinin 13. Ayetinde:

Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.”

Buradan şunu anlayabiliyoruz. Bu kader gariban vatandaşa işliyor.

Eğer kadere gerçek manada inanmış olsanız, arkanızda bir koruma ordusuyla gezmezsiniz.

Kader bir tedbir ve takdir meselesidir.

Güvenliğinle ilgili tedbirleri alırken vatandaş için üzerine düşen tedbirleri aldın mı?

Eskiler boşa demiyor “Tedbir kuldan, Takdir Allah’tan

..

Diyelim ki Deprem bir kader.

Ama Tedbir ve Tevekkül de onun bir parçası.

O zaman siz Tedbir adına ne yaptınız?

Bu Devleti Yönetmekle yükümlülük adına bu insanlara ne yaptınız?

Eğer tedbirden bahsediyorsanız sonucu kader olarak niteleyebilirsiniz.

Bu konuda her türlü eleştiriye maruz kalırsınız.

Peygamber kul olarak eleştirildiyse, Yöneticiler de kul olarak eleştirilir.

..

Eğer deprem bir kaderse o zaman müteahhitleri tutuklamak niye?

Türkiye’nin en büyük imar affı sizin tarafınızdan 2018 yılında çıkarıldı.

Müteahhitlerin yaptığı çürük binalara bedeli mukabilinde yapılan 294.000 binaya sağlam raporu verenler sizler değil misiniz?

Sırf para için tedbiri ihlal edenler de sizlersiniz.

O gün almadığınız tedbirler için şimdi “her ihtiyacın karşılanacağını” söylemeniz bir mana ifade etmez.

Bütün olan olaylardan hala bir ders almadığımız ortada.

Bu endişe depremlerin devam edeceği yönünde bir intiba oluşturmaktadır.

Zira;

Adam deprem bölgesinden kaçan adama 10 liralık çorbayı 100 liraya satarsa,

Yardım sever insanların açtığı eve, depremzede olmadığı halde depremzedeyim diye girerse,

Depremde hayatını kaybetmiş insanların banka kartlarını, kredi kartlarını kullanıyorsa,

İtirazlara rağmen, mahkeme kararlarına rağmen gölü kurutup hava alanı yapılıyorsa,

Ali Cengiz oyunları hala devam ediyorsa,

Söylemlerde ve eylemlerde pata külle devam ettiği sürece bu depremler bitmez.

Aklınızı başınıza almadığınız sürece çekilen bu çile ve dertler sona ermez.

Aynı şey vatandaş için de geçerlidir.

Yalana ve yanlışa prim verdiği sürece depremler bitmez.

Önce söylemler doğru olacak,

Davranışlar tarafsız olacak..

Mesela adamın birinin milyarlarca liralık vergi borcunu siliyorsun, ama garibanların boğazını sıkıyorsun.

Sonra bu adam bağış kampanyasına 3 milyarlık bağış yapıyor ama aynı gün adama 3 milyarlık teşvik veriyorsunuz.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Şimdi bu adamın cebinden kaç para çıktı?

Merkez ve diğer Devlet bankalarının yapığı bağışlar sadece hayrette bıraktı.

Sağ cepten alıp sol cebe konuldu. Göz boyama cambazlığı yapıldı.

..

Bu hal böyle devam ederse bu afetler devam eder.

Biz dersimizi alana kadar devam eder.

Biz aklımızı başımıza alana kadar devam eder.

Ne zaman ki Japonya gibi sağlam işler yaparız, işte o zaman ancak bu afetlerden sıyrılırız.

..

Bu kadar toz dumanın arasında İçişleri bakanımız bombayı patlattı.

Biz aslında İstanbul depremi için hazırlanmıştık

O zaman adama sormazlar mı ?

Madem hazırlık yaptınız onu neden deprem bölgesinde kullanmadınız.

Saf saf bu milletin size inanmasını bekliyorsunuz.

Ya da milleti çok saf buluyorsunuz.

Bu durum size irtifa kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor.

Bu nedenle de vatandaş Haluk Levent’e bile duyduğu güveni size duymuyor.

Sizi hiçbir bahane kurtaramaz.

İki saatte bir mama alması gereken 2 aylık bir bebeğin 8 gün enkaz altında kaldığında melekleler tarafında beslendiğini biliriz. Mağarada 300 yıl uyuyan Ashab-ı Kehf’i de biliriz. Buna yürekten inanırız.

Lakin Zebanilerin zalimleri beklediğini de biliriz. Buna da yürekten inanırız.

Eğer deprem bir kaderse,

Bütün olgular bu yöne doğru gidiyor. Haberiniz olsun dedik..

İnsanların acıları kabarıyor, acılar kabardıkça öfkeler de kabarıyor.

Bu seçim de sizin depreminiz olacak..” gibi..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.