Cuma, toplamak, bir araya getirmek anlamındaki cem kökünden türemiş bir isimdir. Bugün bizler için perşembe ve cumartesi arasındaki gün olarak zikredilmesi Cuma’yı sadece diğer günler gibi bir gün yapmaz. Cuma’nın taşıdığı önem sebebiyle o güne de bu isim verilmiştir. Cuma’nın taşıdığı önem, Kur’an’ı Kerimde, kendi adıyla anılan 62. Surede geçmektedir. Medine’de inmiş olup 11 ayettir. Adını, Cuma namazını farz kılan 9. Ayetten almıştır.

1. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi melik, kuddûs, aziz ve hakîm olan Allah'ı tesbih ve tenzih eder.

2. O, ümmîler arasından, kendilerinden olan bir elçi gönderdi. Bu elçi onlara Allah'ın âyetlerini okur, onları inançlarına ve davranışlarına bulaşmış kirlerden arındırır, onlara kitabı ve hikmeti öğretir. Halbuki daha önce belli ve kesin bir sapıklık içinde idiler.

3. Bu Peygamber, henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da gönderilmiştir. O gerçekten azizdir, hakîmdir.

4. Bu, Allah'ın lütfu olup onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir.

5. Tevrat’ın mesajını ulaştırma ve onu uygulama yükümlülüğünü kabul ettikleri halde, sonra bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler, tıpkı ciltlerle kitap taşıyan merkebe benzer. Allah'ın ayetlerini yalan sayan kimselerin düştükleri durum ne feci! Allah böylesi zalim gürûha hidayet etmez, emellerine ulaştırmaz.

6. De ki, “Ey kendilerine Yahudi diyenler! İnsanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ettiğinize göre, bu iddianızda tutarlı iseniz, haydi hemen ölmeyi temenni edin de bir an önce O'na kavuşun.”

7. Ama onlar bizzat yaptıkları zulümler sebebiyle asla ölümü temenni etmezler. Allah o zalimleri pek iyi bilir.

8. De ki, “Sizin kaçtığınız o ölüm var ya, o mutlaka sizi karşılayacaktır. Sonra da görünmeyen ve görünen ne varsa hepsini bilen Allah'ın huzuruna götürüleceksiniz, O da sizin yaptıklarınızı tek tek bildirecek ve ondan ötürü karşılığını verecektir.”

9. Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allah'ı zikretmeye gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.

10. Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize gücünüze gidin, Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi ümit ederek Allah'ı çok zikrediniz.

11. Onlar bir ticaret veya bir eğlence görünce oraya doğru sökün edip, seni hutbe verirken ayakta bırakıverdiler. De ki, “Allah'ın nezdinde ahirete olan nasip, buradaki eğlenceden ve ticaretten elbette daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.”

Sure bizlere, kendimiz de dahil yaratılmış olan her şeyin yaratıcısını tesbih ve tenzih ettiğini söylemektedir. Bu zikir ve tenzihlik, bir esmayı sesli olarak tekrar etmekle sınırlı olmayıp yaratılmış olanın varlığının yaratıcıya bağlı olmasıyla gerçekleşir. Cenab-ı Allah bizlere,

“Varlığınız Benim sizi yaratmış olmamla mümkündür ve yine kendi varlığınız sizlere Beni ispat etmektedir. Sizler kendi gerçekliğinize cahil olarak kendinizle yine size ispat ettiğim Varlığımı inkâr ederek kendinizi Bana alternatif ilah görme sonucu küfre düştünüz de Biz rahmetimizden size tevhidî gerçeği bildirip gösteren peygamber gönderdik. Bu peygamber diğer peygamberlerim gibi sadece belli bir kavme değil tüm insanlığa gelmiştir. Tüm insanlığın tek kurtuluşu ve son peygamber oluşu Bizim böyle istememizdendir ki imana erip kurtuluşa ermek isteyen tüm insanlık O’na biat etmelidir. Kendilerine kitap verilen ama kitabı kendi nefsanî istekleri doğrultusunda kullanıp Allah’ın yolundan sapanların, dini kendilerince değiştirenlerin sonu bu dünyada kendilerine zulmettikleri gibi zulümlerinin devamlılığıdır çünkü onlar gerçeği gösteren ayetlerimizi inkâr ediyorlar. Kişilerin kendisini, kendi yaptıklarına kulluk diyerek kandırması Hak katında geçersizdir. Sizin kendinize “Ben kulum” demenizle Bizim size “Kulum” dememiz arasındaki farkı Cem oluşunuz doğurur. Sizin kulluk iddialarınız geçersizdir. Ayetlerime iman edip ayetlerimiz ışığında Hak yolda yürümedikçe Bizim kulumuz olamazsınız. Bilin ki, dünya hayatında ne yaparsanız yapın, ister kendinizi ve etrafınızı Bizimle kandırın, ister yine kendinizin belirlediği şekilde ibadet halinde olun, ister Bizi ve ayetlerimizi inkâr edin bir gün mutlak ölecek ve katımıza geleceksiniz. Ey İman edenler, kurtuluş Cem olup Cem halinde Bizi zikirdir, Bizi tenzih etmektir. İşte bu Bize kulluk olup kulluk, bizi zikir ve tenzih ederek yaşamsallığınıza iman doğrultusunda devam etmektir. Dünya hayatı, mal mülk, makam, mevki ve maddi zenginlik gelip geçicidir. Asıl ve kalıcı olan Bize kulluktur, Bizim dostluğumuzdur.”

demektedir. Şimdi, Cem olmak, bedensel anlamda, ismi her ne olursa olsun bir binada bir sürü insanın bir araya gelmesi olarak tanımlanmış olsa da ruh cihetiyle cem olmadıkça beden yönüyle cem olmak noksandır. Ruhun cem olması yani bir araya gelmesi, insanın imanî değerleri kalbinde toplamasıdır. Allah’ın zikrini kalbine alması, ilmini kalbine alması, Allah’ın uzak durun dediklerinden uzak dururken Rahmaniyetine ait olan sevgi, saygı, tevazu, merhamet, affedicilik gibi vasıfları kalbine alması, Allah’ın sevdiklerini severek kalbine alması, kulluk gerekliliklerini sadece şeklen değil kalben yaparak ibadetlerini kalbine almasıdır. Yani, Tevhidî ve imanî değerleri kalbinde toplamasıdır. Kalbinde dünya, kibir, ego, zulüm, yalan, benlik, para, makam, mal olan insanın bedenen cem olması neye yarar, aksine küfürdür.

İşte, bizler Cuma derken ve emredilen Cuma namazını kılarken öncelikle tüm imanî değerleri kalbimizde toplamış olmalıyız. Allah’ı kendi yarattığı her şeyde zikrederken, Kendi tecellisi olan yaratılmışlıktan ötekileştirmek anlamında tenzih etmek yerine kendimizi yasaklarından uzaklaştırmak anlamında tenzih etmeliyiz. Allah’ı, Kendisinden başka ilah olmadığına kendimiz ve her yüzde şehadet etmek için hiçbir yaratılmışlıktan uzak olarak zikretmemeliyiz. Bizler Allah’ı tesbih ve tenzih ederken Cem halinde yani her yaratılmışlığın varlığının Allah’ın varlığıyla var olduğu gerçeklikle zikretmeliyiz. Hiçbir şeyi, kendimiz de dahil, Allah’tan ayrı varlığa sahip anlamında görmemeliyiz. Tüm güzelliklerde Allah’ı zikrederken, noksanlıklarda ve çirkinliklerde Allah’ı tenzih etmeliyiz. Aksini yani güzelliklerde kendimizi zikredip noksanlık ve çirkinlerde kendimizi tenzih ederken Allah’ı sorumlu tutarken yaptığımız hiçbir şey Cuma’ya ermek ve Cuma namazı kılmak olamaz.

Allah’tan başka ilah olmadığı gerçeğine, tüm imanî değerleri kalbinde cem etme sonucu her yaratılmışlığı Allah’ın varlığından, Allah’ın varlığında zikretmek sonucu kendisinde ve her yüzde şehadet eden, Cuma’ya erip Cuma namazı kılmış, şehadet edemeyen henüz Cuma’ya ermemiş Cuma namazı kılamamıştır.

www.ozkangunal.com

ozkangunal@ozkangunal.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.