Suriye’de yaşam koşulları insani olmaktan çıkmış durumda.
Söz bitiyor, insanlık ölünce !
Osmanlı İmparatorluğu'nun kırıntıları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştu. Daha önce Osmanlı sınırları içerisinde bulunan irili ufaklı 60 devlet mevcut. Başı sıkışan yüzünü öz vatana Türkiye’ye dönüyor. Çerkezi, Çeçeni, Abazası, Ahıskalısı, Gürcüsü, Arnavutu, Boşnağı, Bulgaristanlısı… Hep ülkemize gelen kardeşlerimiz.

Yakın bir tarihe kadar bayramlarda sınır kapılarımızı açtığımız Suriyeli kardeşlerimiz de ülkelerinde yaşanan kargaşa nedeniyle Türkiye’mize göç ettiler.
İlk günlerde ekmeklerimizi paylaştık, bazılarımız evimize davet edip soframıza oturttuk. Gıda yardımı yapmak elbette önemlidir. Lakin soframıza oturttuğumuz Suriyeli kardeşim oldukça duygulanmış ki gözyaşı döktüler.

Suriye karışmadan evvel vizeler kaldırılmıştı.
Bu olay çok tartışılmıştı. Ülkemizde memnuniyetle karşılayanların sayısı oldukça fazlaydı. Herhalde eleştiren sadece merhum Erbakan Hoca olmuştu. Kendisine bu gelişmenin gayet pozitif olduğu neden eleştirir durumdasınız bilmiyorum diyen gazetecilere “Bu Suriyeli kardeşlerimizin lehine değil aleyhine bir gelişmedir, zira sınırlar kontrol dışı olacak ve her türlü ajanların cirit attığı bir ülke haline gelecek Suriye ileride kan ve gözyaşına boğulabilir” diyordu.

Dedik ya birçok göç aldı Türkiye. Göç edenler, Suriye’den gelenler kadar eleştirilmedi.
Göç eden insanlara devletin yaptığı yardımlar kendi vatandaşlarımız tarafından oldukça eleştirildi. Mesela Bulgar zulmünden kaçıp gelenlere Görükle’de konutlar yapılmıştı. Vay efendim neden bize yapılmıyor, dışarıdan gelenlere böyle imkânlar sağlanıyor.
Biz üvey evlat mıyız ?
Ver yansın, gırla...
Hal bu ki iyi araştırılırsa o zamanki ANAP hükümeti göçmen konutlarından oldukça büyük kazanç elde etti. Konut çıkmayan para ödeyenlerin paraları ise o gün yaptıkları ödeme baz alınarak geri ödendi. İnsanlar bir de avukatları zengin ettiler.
Gelelim Suriyeliler'e. Birçok insan göç etmiş olmasına, bayanlarında tesettürlü olmasına rağmen camilere gelen neredeyse yok denecek kadar az. Ayrıca her camide ve kavşakta dilendiler, sonra çakmaları da çıktı. Hatay’dan gelip çöp tenekelerinin yanlarına yorgan döşek yatıp iki çocukla birlikte yüzlerini neyle boyuyorlarsa kapkara halde “Çakma Suriyeli dilenciler” türedi. Siz hiçbir Çeçen’i, Bulgaristan göçmenini, Boşnak’ı dilenirken gördünüz mü ?..
 
Evet en acı söze geldi sıra Halep…
Sanki söz bitiyor kimine göre..
Zenginin keyfi gelinceye kadar garibanın canı çıkarmış.
Halep’te canlar giderken insanlık ölüyor !
Dedelerimizin askerlik yapmaya gittikleri Halep, Şam, ilk kıble Kudüs..
Yine mazluma yardım eli halkımız tarafından uzatıldı. Ülke yardım seferberliğinde.
Bizim insanımız kendisi aç gezer yardım denince es geçmez nedense geçemez. Vicdan meselesi ya ondan olacak.
Bu işlerin son bulması ancak bir birlikteliğin oluşturulması veya mevcut birlikteliğin devamının getirilmesiyle mümkündür. Örnek mi ?  D-8’i  D-60 yapabilirsiniz mesela.
Ya da!
Hükümetimizin AB Bakanlığı var.
Ancak anlı secdeli insanların fazlasıyla destek oldukları bu hükümette neden İslam Birliği Bakanlığı yok ?..
Neden koşulsuz destek olanlar sorgulamazlar ?
Kim engel oluyor size ?..
Olmadı başka bir şekilde sorayım;
Siz kime hizmet etmektesiniz ?..
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.