Cemile teyze benim için zeytinin simgesidir. Ne zaman bir zeytin çekirdeğini atsam içim sızlar. Zeytin zamanı onu her akşam yorgun argın dönerken görürdüm. Başaklama (tarla sahibinin ürün toplandıktan sonra kalanının işçilere bırakması) dan kalan zeytin torbasıyla. Bahçeden geçerken illaki su ister ve dua ederdi. Bilirdim ki su bahane. Bir zeytine bir de Tayyip beye aşıktı. Hem de “Ömrümden alsın Rabbim, ona versin..” diyecek kadar.

Cemile teyzenin tek derdi sılaya kavuşmaktı. Sılası Kâbe. Orada ölüp gömülmekti duası. Tanıdığımda yetmişli yaşlardaydı ve yüzmekten gezmekten yorulmuş bedenlerimize inat dimdik yürür, gamzeli yüzünde tebessüm, zeytin yeşili gözlerinde ışık hiç eksik olmazdı. Bir de gelene geçene dağıttığı zeytin çekirdeğinden yaptığı tespihler.

Hiç evlenmemişti.

Takılırdım ona ‘Hiç sevmedin mi?’ diye. Sevmiş ama hasta anasını yanında götürmek istediği için almamış kaynanası olacak karı.(Onun tabiriyle). Sürekli bana “Maaşın var değil mi zeytin ağacı al. Kızım yağın zeytinin elinin altında olur. Dağ bayır zeytindi bak kalmadı. Koca koca binaları dikiyorlar tepemize gari” diyordu.

“Önce nazlı büyür ama kök saldı mı arada ilaçlayıvercen. Adam tutarsın. Bak Hanlar’da bağlar, incir ağaçları, zeytinlikler deee asırlar önceden gelmiş. Asırlar ötesine de giderler. Gel sen dinle beni. Sen okumuş kadınsın. Daha iyisini de bilirsin.”

Uzun zaman görememiştim onu. Pazar yerinde rastladım.

-Cemile teyze gelmiyorsun mahalleye senin suya ihtiyacın yok ama benim duana ihtiyacım var.

-Ne gelcem be kızım, kırk yıllık arkadaşım zeytinliği niye satıyorsun aklını mı kaçırdın dedim diye ağzına geleni saydı. Yok benim gibi sürünsün müymüş, yok senede 20 bin alırken onca işçiyle uğraşıp, şimdi ayda dünya kira alacakmış. Güzelim zeytinliğe koca bina diktirecekmiş. Bilsen ne de güzeldi onun zeytini.

-Haksız da sayılmaz be Cemile teyzem Beş liraya sattığı zeytini biz yirmi liraya alıyoruz. Birileri hiç emek sarf etmeden kazanıyor. Keşke devlet alsa sizden, az bir karla bize satsa. Kimse kıyamazdı inan ki.

-Hadi helalaşalım ben hacca yazıldım. Tayyip’im bize öncelik verdi.

-Tayyip’in seni de yollasaydı ya. Bak canın çıktı hac parası için.

-Öyle deme kızım. Ben alnımın teriyle gidiyom.

Portakal mandalina, zeytin, ceviz, incir, ıhlamur ağaçlarının yerinde şimdi kocaman gudubet, estetikten yoksun taş yığınlarını iyi ki görmedi zeytin gözlüm.

Cemile teyze hacda hastalandı ama yurdunda öldü ve gömüldü.

8 Mart Dünya Kadınlar günü arifesinde zeytin ağaçlarına kıyamayıp, kırk yıllık arkadaşına gönül koyan, emeğine, toprağına tutkun, Anadolu evliyası gibi Cemile teyzem, "canını armağan ettiği Tayyip’inin zeytinlikleri maden ocaklarına kurban ettiğini" duysaydı, beddua eder miydi acaba?..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.