Koronavirüs salgını, siyasi liderlerin ortamı germeleri, ekonomik sıkıntılar, terör, savaş, kadına şiddet olayları, kin duyguları, ahlak, vicdan, vefa arayışlarımız...vs derken stresli ve gergin durumlar yaşıyoruz. Duygudurum bozukluğu (psikolojik bunalım) içerisindeyiz. Stres, depresyon, gerilim hayatımızın bir parçası oldu. Durum, ortam anormal ama bizler büyük bir hızla normalleşmeliyiz. Bugünlerde, "iyi, güzel olan her şeye" ihtiyacımız var.

.

Mübarek Kurban Bayramını idrak ediyoruz. Bu, “bayramlık” yazımın sizleri, az da olsa rahatlatmış olmasını istiyorum. Tebessümünüze vesile olsun diyerek ve okumak için zamanınızın olacağını düşünerek birkaç fıkra ile kıssadan hisse anlatayım da esprilerle normalleşme sürecine katkıda bulunmuş olayım.

FIKRALAR

Kurban bayramı ya, Temel, çok sevdiği Fadime’yi kurban pazarında kurbanlıklara bakarken görmüş. Yanına yaklaşmış, “ben sana kurban olurum Fadime” demiş. Fadime de, “bu sene öküz kesmeyeceğim” diye cevap vermiş.

***

Fadime’yi çok seven Temel, bir türlü evlenmeye ikna edemiyormuş. En sonunda, "sana söz veriyorum Fadime, seni ÖLENE KADAR seveceğim" diyerek ikna etmiş. Evlenmişler. Yıllar sonra bir gün Temel ölmüş. Birkaç ay sonra da kahrından Fadime de rahmetli olmuş. Bakmış, Temel öbür dünyada güzel bayanlarla beraber eğleniyor, gülüyormuş. "Kör olasıca Temel, hani bana ne söz vermiştin." diye kızmış. Temel de, "sana ÖLENE KADAR demedim mi Fadime" demiş.

***

Temel, Dursun, Cemal birbirlerini çok seven, hep birlikte olan, yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen 3 samimi arkadaşlarmış. Bir gün birbirlerinden ayrılma zorunluluğu ortaya çıkmış. Bir araya gelmişler, "ne alırsak 3 tane alacağız, ne yersek, içersek üçümüz içinde yeyip içeceğiz" diyerek birbirlerine söz vermişler. Temel Almanya’ya, Cemal Fransa’ya, Dursun İtalya’ya gitmiş. Temel, Almanya’daki bara girmiş, garsona "bana 3 bira getir" demiş. Garson şaşırmış, "siz 1 kişisiniz, neden 3 bira istiyorsunuz" diye sormuş. Temel, "biri benim için, diğerleri de Cemal ve Dursun için. Birbirimize sözümüz var. Ben, her geldiğimde, söylemeden böyle getir" demiş. Durum anlaşılmış ve aylarca böyle devam etmiş. Temel bir gün, "bana 2 bira getir" demiş. Garson şaşırmış, sebebini sormuş. Temel, "ben içkiyi bıraktım" demiş.

***

Adamın balkonuna koyduğu papağanı, yoldan geçen komşusuna devamlı küfrediyormuş. Sonunda komşu kızmış, adamı şikayet etmiş, mahkemelik olmuşlar. Mahkeme papağana küfretmeme cezası vermiş. Ertesi gün, komşu, evin önünden geçerken papağan, "anlarsın ya" demiş.

***
Adam eşeğiyle kasabaya gidiyormuş. Yorulmuş. Yoldan geçen bir kamyoneti durdurmuş, "beni de götür" demiş. Eşeği arkaya atmışlar, adam da şöförün yanına binmiş. Kasabaya varmışlar. Adam "borcum ne kadar" demiş. Şoför de "senin için 10 TL, hadi eşek için de 5 TL alayım" demesi üzerine adam,
"benim ondan ne farkım var" demiş.

***
Eğlenmeyi seven 4 arkadaş sinemaya gitmişler. Arka tarafta bir yere oturup filmi izlemeye başlamışlar. İçlerinden birisi "şu öndeki adamın ensesine bir tokat atarım, var mı benimle iddiaya giren" demiş. Yanındaki, "tamam, tokat at,10 TL vereceğim" demiş. Kalkmış, ensesine tokatı patlatmış, "vay Ahmet, nasılsın dostum" demiş. Adam, "ne Ahmet’i kardeşim" diye kızmış. Tokatı atan "pardon" diyerek özür dilemiş. Arkadaşından 10 TL yi almış. Az sonra, diğer arkadaşı "hadi, bir daha vur da göreyim, 10 TL de ben vereceğim" demiş. Tamam demiş, tokatı patlatmış. "ulan Ahmet, yanında bayan var tanımazlıktan geliyorsun değil mi" demiş. Adam kızmış, "kalk hanım, buradan gidelim" demiş ve ön tarafa geçip oturmuşlar. Üçüncü arkadaşı, "git, ön tarafta vur, ben de 10 TL vereceğim" demiş. Kalkmış, öne gitmiş, adamın ensesine tokatı patlatmış, "ya Ahmet, burada olduğunu söylesene, arkada birine vurup duruyorum" demiş.

***

Tımarhanede üç deli, akıllandıklarını iddia ederek çıkarılmaları için müdüre müracaat etmişler.

Müdür, karşısındaki üç deliye, "madem akıllandığınızı iddia ediyorsunuz, size bir soru soracağım, vereceğiniz cevaba göre karar vereceğim" demiş.

"Pazar günü, yolda yürüyordum. Bana bir araba çarptı. Elim, kolum, gözüm, burnum... etrafa dağıldı. Kalktım, topladım. Eczaneye gittim, yapıştırttım. Olur mu, olmaz mı?" diye sormuş.

Birinci sıradaki deli, "olur, hem de çok daha iyi olur" demiş.

İkinci deli de "eskisinden daha iyi olur" demiş.

Üçüncü deli, "Olmaz" demiş.

Müdür, "tamam, sen akıllanmışsın" diyerek akıllı raporunu yazmış, tam imzalayacağı sırada, "peki, neden olmaz dedin" diye sormuş.

Deli de, "pazar günü eczaneler kapalı olur" diye cevap vermiş.

.

KISSADAN HİSSELER

Yıllardır dini duygularımız sömürüldü. İnançlarımız istismar edildi. Milli ve manevi değerlerimiz kullanıldı. Bu konuda samimi Müslümanları istisna tutuyorum.

Sakallı, sarıklı adam bankaya girmiş, gişede işlem yaptırırken bayan memurun sol eliyle çay içtiğini görmüş. "kızım sol elinle içme, günahtır" demiş. Bayan memur da, "sağ elimle size vereceğim faizi hesaplıyorum bey amca" demiş.

***

Keramet sahibi olduğunu iddia eden şıh kılıklı birisi, bir köye misafir olmuş. Köylüler "ne keramet gösterecek" diye bir evde etrafında toplanmışlar. Şıh arada bir irkilip "hoşt, hoşt" diyormuş. Köylüler, "bu nedir" diye sormuşlar. Şıh, "bir köpek, Kâbe’nin duvarına işemeye niyetleniyor, hoşt diye kovalıyorum" demiş. Köylülerin hayranlığı bir iken bin olmuş. Olanları, kapının önünde izleyen evin hanımı, sofraya, herkese üstünde tavuk eti olan pilav getirmiş. Şıh’ın tabağındaki pilavda et görünmüyormuş. Neden olmadığını sormuş. Kadın da pilavın altına koyduğu etli tabağı ters çevirip göstermiş. Elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirerek " önünde tabağındaki eti göremedin de, Kâbe’deki iti mi gördün, sahtekar" demiş
 

***

Kenya’nın ilk devlet başkanı Kenyatta şöyle diyor: "misyonerler ülkemize geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde bereketli topraklarımız vardı. Bizlere, "gözlerinizi kapatın, hayal kurun, dua edin, sizlere çok güzel şeyler vaat ediyoruz" dediler. Daha sonra gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde bereketli topraklarımız vardı"  

***

İngiliz pop müzik sanatçısı Cat Stevens, Müslümanlığı kabul ederek Yusuf İslam adını alıyor. Bir konuşmasında, "iyi ki önce Kur’an-ı Kerim’i, İslamiyet’i tanımışım. Önce, Müslümanım diyenleri tanısaydım durum çok farklı olurdu" demiş. Haklı, ne güzel söylemiş.

.

SİYASİ ESPRİLER

Bir gazeteci, Süleyman Demirel’e, Bush ile görüşmesini sormuş, "kızıyorsunuz ama elini sıkmışsınız efendim" demiş. Süleyman Demirel de, "ne yani, bir başka yerini mi sıkacaktım" diye cevap vermiş.

.

Yine Süleyman Demirel, başbakan iken gazetecilerin sorularını cevaplandırıyormuş.

"Bakın, bu söylediklerim çok önemli. Altını çizin" demiş.

Bir gazeteci, "olmazsa ne yapacaksınız, efendim" diye sorunca,

"O zaman siz de bu sözlerimin üstünü çizersiniz" demiş.

***

Bir dönem, başbakanlık yapmış olan siyasi lidere danışmanı, "efendim, yarın Fenerbahçe-Galatasaray maçı var, gidecek misiniz?" diye sormuş.

"Gerek yok. Ben, o maçı geçen sene gördüm" demiş.

Görevli, bu siyasi liderimize, "efendim, arşivlediğimiz evrakları koyduğunuz depo doldu, ne yapalım" diye sormuş.

"Birer fotokopisini alın, yakın gitsin..." demiş.

***

Mütevazi olmak, hoşgörü ve tebessüm.. Ne güzel..

İnsan olarak yaradılışımızın sırrındaki erdemleri kaybetmememiz dilek ve duası ile bayramınız mübarek olsun. Günlerinizin bayram günü güzelliğine ve özellinde olmasını temenni ederim.

Hayırlı bayramlar...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.