Milli Eğitim Bakanlığı, Bilim Kurulu’nun tavsiyesi üzerine ilk ve orta öğretim kurumlarının açılışını 21 Eylül’e kadar ertelediğini açıklamıştı. Bu kararla 18 milyonu aşkın öğrenci ve bir milyondan fazla öğretmenin gelecek 40 günde yüz yüze eğitim yapması mümkün olmayacak.

Okullar 31 Ağustos tarihinde açılacak ancak uzaktan eğitim verilecek. Yüz yüze eğitime bu tarihte geçilmeyecek.

Okulların açılması gerektiğini düşünen ve savunanlardanız. Ancak, risk ortamının olmaması gerekiyor.

Birçok ülke risk alarak okulları açtı. Birçokları da yeniden kapatmak durumunda kaldı. Çünkü hastalığın yayılma hızı arttıkça risk de yükseliyor. Zaten bilim insanlarının çoğu da bu riskli ortamda eğitimin yapılmasının yanlış olabileceğini değerlendiriyor.

Okulların açılması ile ilgili olarak kafalarda çok soru var. Bazı ailelerin çocuklarını bugünkü koşullar altında okullara göndermeyeceği söyleniyor. Sıkıntının daha da artabileceğine dikkat çekiliyor.

Kamuoyu araştırmaları, öğretmenler, veliler ve öğrencilerin önemli bir kısmının Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulları salgın sürerken açma kararına karşı endişeleri olduğunu gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta sonu yayınlanan 2.239 öğretmenle yapılmış Eğitim-Sen anketi, öğretmenlerin yüzde 96,4’ünün salgın sürerken eğitim öğretimin başlatılması halinde, kendi sağlığının ve ailesinin sağlığının tehdit altında olacağını düşündüğünü ortaya koydu.

Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Barış Uluocak pandemi ortaya çıktığı andan itibaren okullarda fiziki durumda pek bir değişim olmadığını söylüyor.

Uluocak: ‘‘Öğretmenlerin yüzde 96’sı mevcut tabloyu kendileri ve öğrenciler için riskli görüyor’’ diyor. Açıklamalarında özetle şu vurguyu yapıyor:

‘‘Mevcut fiziki şartlar ve mevcut öğrenci şartları göz önüne alındığında pandemi için hazır bulunduğumuzu söylemek epey zor görünüyor. 30 metrekarelik bir sınıfta 40 öğrenci olduğunu düşünün ki Türkiye ortalaması böyle. 40 dakika boyunca 40 öğrenci ile bir sınıfta bulunmak salgın sürecinde son derece riskli bir ortam oluşturuyor. Zaten öğretmenler bu konuda kendilerini korunaklı hissetmedikleri için, sağlık açısından güvenli hissetmedikleri için mesela bu tatil döneminde birçok sınavda görev almak istemediler. Hem ÖSYM hem Milli Eğitim Bakanlığı sınavlarda öğretmen bulmakta epey güçlük çekti. Yaptığımız anket çalışmasında öğretmenlerin yüzde 96’sı mevcut tablonun riskli olduğunu söylüyor. Devlet okullarında sağlık personeli yok. Temizlik görevlileri kısıtlı sayıda. Temizlik görevlisi tahsis etmiyor, istihdam etmiyor. Hijyen nasıl sağlanacak? Dezenfektan madde var mı, yok mu bunlar bilinmiyor? Bunların tedariği nasıl olacak? Fiziki mesafe korunacak mı? Haydi sınıfta korundu, tuvalette yemekhanede nasıl korunacak? Okul bahçesinde bu fiziki mesafe nasıl korunacak? Bütün bu sorulara ayrıntılı veri tabanlarıyla desteklenmiş biçimde bilimsel açıklıkla yanıt verilmediği sürece, öğrenci katılımında bir düşüş olacağını düşünüyorum. Ben bir öğretmen olarak okulların bir an evvel açılmasını istiyorum, ben bir veli olarak da çocukların hem psikolojik hem pedagojik gelişimleri açısından okulların açılmasını istiyorum. Benim biri dördüncü sınıfta diğeri altınca sınıfta iki çocuğum var. Evet çocuklar üzerinde riski daha az, ama öldüren bir hastalıktan bahsediyoruz. Bu koşularda kimse en küçük risk almak istemeyecektir. Riskin minimize edildiği söylense bile hiçbir veli çocuğunu bu riskli ortama sokmak istemeyecektir. Velilerin gönül rahatlığıyla devlet okullarına yollayacağını düşünmüyorum. Keşke mevcut veriler düzelse, veliler de gönül rahatlığı içinde (çocuklarını) okula yollayabilse.”

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yaptığı konuşmadaki ana vurgulardan biri okullara güvenlik ve temizlik personeli alınacağıydı.

Temizlik ve sağlık personeli eksikliğini okullardaki en önemli sorunlarından başında gelmesi de ayrı bir sorun olarak gösteriliyor.

Özetleyelim:

Her ne kadar 21 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlayacağı açıklandıysa da ortaya çıkan tabloya göre yeni bir değişiklik ve karar da alınabilir.

Bütün mesele covid-19’a karşı başlatılan savaşta beklenen sonuçlara ulaşabilmektir. Bu satırlar yazılıncaya kadar tablodaki sıkıntının daha da büyümekte olduğu görülüyor.

Temennimiz, alınan kararlara uyulması, ortada hiçbir şey yokmuş gibi hareket edilmemesi ve kurallar dışına taşınmamasıdır.

Her zaman olduğu gibi bu yazımızın sonunda sizlere sağlıklı günler diliyoruz.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.