Terörist devlet Ermenistan 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında büyük bir katliam yapmıştı. Bu katliamda çocuk, kadın, yaşlı demeden 613 kişi öldürülmüş, 487 kişi ağır yaralanmış, 200 kişi de kaybolmuştu. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kafa derilerinin soyulduğu, başlarının ve bazı organlarının kesildiği, hamile kadınların karınlarının süngülendiği görülmüştü. Bu katliamın ardından Ermenistan, Rus kuvvetlerinin desteğiyle Dağlık Karabağ’ı işgal etmişti. Bu işgal sırasında 20 binin üzerinde insan ölmüş ve bir milyona yakın Azerbaycan Türkü işgal edilen toprakları bırakarak, kaçmak zorunda kalmıştı. Bugün Azerbaycan topraklarının %20’si Ermenistan’ın işgali altındadır.

Ermenistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun 1993 yılı Nisan, Haziran, Ekim ve Kasım aylarında aldığı kararlara karşın, Azerbaycan topraklarındaki işgalini sürdürmektedir. Bunun yanında birçok uluslararası kuruluş da Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesini savunan kararlar almıştır ama bunların hepsi Ermenistan tarafından yok sayılmaktadır.

Ermenistan, ‘Dört Gün Savaşı’ olarak adlandırılan 2-5 Nisan 2016 tarihinde Dağlık Karabağ ve etrafında işgal altındaki bölgelerde saldırılar gerçekleştirmiştir. Ancak bu saldırılar sonucunda Azerbaycan, işgal bölgesindeki altı noktayı ele geçirmiş ve yirmi iki yıl sonra ilk kez cephe hattında Azerbaycan lehine bir değişiklik yaşanmıştır. Böylece Azerbaycan’da moraller yükselirken, Ermenistan’da çöküntü başlamıştır. 12 Temmuz 2020 tarihinde Ermenistan, Azerbaycan ile sınır hattının kuzeyindeki Tovuz bölgesinde yeni bir saldırı başlatmıştır. Bu saldırı Dağlık Karabağ sorununu bir kez daha gündeme taşımıştır. Bu sorunun çözümsüzlüğü, Rusya, ABD ve AB’nin işine gelmektedir. Çünkü bu çözümsüzlük sayesinde hem Azerbaycan, hem de Ermenistan üzerinde baskı kurulmaktadır.

27 Eylül 2020 tarihinde Ermenistan bir kez daha Azerbaycan’a saldırarak, Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerine büyük çaplı silahlar, top ve havanlarla ateş açtı. Beklenen bu saldırıya karşı hazırlıklı olan Azerbaycan ordusu, karşı saldırı başlatarak işgal altındaki bazı yerleri geri aldı. Geri alınan yerler sonrasında Azerbaycan’ın özgüveni yerine geldi ve moral üstünlüğü pekişti. Azerbaycan’ın Kafkaslar’da gücünü göstermesi, bölgenin istikrarı yönünden önemli bir atılım olmuştur. 4 Ekim 2020 tarihinde Ermenistan bu kez Gence kentine füze saldırısı düzenlemiş ve yine birçok sivilin ölümüne yol açmıştır. Ermenistan içine düştüğü çaresizlikten, insanlık suçu işleyerek çıkacağını sanmaktadır.

Rusya, ABD, Fransa gibi güçleri arkasına alan ve ulusal kimliğini Türk düşmanlığı üzerine inşa etmiş olan terörist devlet Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın işgaline son vermediği sürece, Azerbaycan ile aralarındaki sorun devam edecektir. Küresel güçlerin tetikçiliğini yapan Ermenistan’a karşı Azerbaycan devletinin ve Azerbaycan Türklerinin yanında olmak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve her Türk yurtseverin görevidir.

Bütün gücümüzle Azerbaycan'ın yanında olmalıyız. Büyük Atatürk'ün dediği gibi; “Azerbaycan'ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir.” Türkiye’nin Azerbaycan'ı desteklemesi zorunludur çünkü Türkiye ile Azerbaycan kardeş iki devlettir. Azerbaycan’ın ikinci cumhurbaşkanı Ebulfez Aliyev Elçibey’in (1938-2000) şu sözü unutulmamalıdır: “Azerbaycan ve Türkiye dost değildir. Dostluk, birbirini sonradan tanıyanlar arasında kurulur. Bizler kardeşiz.”

TBMM’deki dört siyasi partinin kabul ettiği kardeş Azerbaycan’a destek açıklaması çok önemli ve yerinde bir karardır. Ancak Azerbaycan açıklamasına destek vermeyen HDP’yi henüz tanıyamayanların da kendilerini sorgulamaları gerekmektedir. Bu arada “maalesef gelen haberlerde, Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor” diyerek, Ermenistan tezlerine destek verircesine skandal bir açıklama yapan CHP genel başkan danışmanı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, eşsiz liderimiz Atatürk’ün partisine yakışmamaktadır.

Siyasi iktidarın tutarlı bir dış politikası yoktur ama Azerbaycan’a destek açıklamaları yapması olumludur. Ancak Ermeni açılımı yapmak için Zürih’te 10 Ekim 2009 tarihinde Türkiye ile Ermenistan’ın imzaladığı protokoller, Türkiye’nin attığı yanlış adımlardandı. Dört gün sonra Bursa’da oynanan Türkiye - Ermenistan futbol maçında, Azerbaycan bayraklarının stadyuma alınmaması, affedilir gibi değildi. Bu yanlışlar Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok yaralamıştı.

Ermenistan sözde soykırım iddialarından vazgeçmeyeceğini, protokollerin imzalanmasının öncesinde de, sonrasında da ısrarla vurguladı ve Dağlık Karabağ’daki işgalinde en küçük bir değişiklik olmadı. Dağlık Karabağ sorununun çözümü özellikle Rusya’nın tavrına, Türkiye ile Azerbaycan’ın güçlenmesine, Türkiye’nin ve Türk dünyasının Azerbaycan’ın yanında yer alarak, vereceği desteğe bağlıdır. Azerbaycan - Ermenistan gerginliğinin, çok cepheli bir mücadele içinde olan Türkiye’yi yeni bir cepheye çekebilme potansiyeli taşıyacağını da göz ardı etmemek gerekir ki bu da büyük bir tehlikedir. Kafkaslar bölgesindeki barışın en büyük engeli olan Ermenistan, Dağlık Karabağ’daki işgalini sürdürmek için, her türlü kirli oyuna başvurmakta ve katliam yapmaktan çekinmemektedir.

5 Ekim 2020.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.