“Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;

İste yakalandık, kelepçelendik!

Çıktınız umulmaz anda karsıma,

Başımın tokmağı indi başıma.

NFK

Ömür dediğin ne ki?

İşte geldik işte gidiyoruz!

Ne Günlere Kaldık!

Tanınmaz “Hal”e geldik!

Sağcı, solcu, milliyetçi kendini her nasıl ve nerede konumlandırıyor ve tanımlıyorsan tanımlasın, sınavdayız..

İktidar, para, güç ve yönetmek turnusol kağıdı gibidir.

Merkezi yönetim, belediye farketmez insanların ahlakı, becerisi her ne ararsanız orada ortaya çıkar.

Sınavı ya kazanır ya da kaybedersiniz.

Bir de bakmışsınız ki makam, mevki para, güç gitmiş siz yaptıklarınızla, yapmadıklarınızla, ihmallerinizle baş başa kalmış mutlak hesaplaşmaya yelken açmışsınız.

Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle

Ve cemiyet, ah cemiyet yok edilen güruhiyle” (NFK)

Toplumun “İslamcı” diye tanımladığı toplumsal İNKILAP gerçekleştirmek iddiası ile “Girdiğin yerin şeklini almak değil girdiğin yere şekil vermek” hedefinin neresindeyiz.

Solcu, sosyal adaletten ezilmiş toplum katmanlarının haklarını korumak ve savunmak iddiası ve iddialarının neresinde kaldı?

Milliyetçi / Türk’lük sevdalıları ise Turan ülküsü “Kızıl Elma” iddisındaki konum ve hedeflerinin neresinde kaldı?

Dünya hayatı ortalama seksen yıl iken inancımıza göre ahiret hayatı sonsuz, öyle olunca da şu kısacık ömür için iyi şeyler yapmak varken neden iyi olmayan şeyler yapalım ki, neden medeniyet inşasında bir katkımız olmasın, neden gelecek nesillere iyi şeyler armağan etmeyelim.

Parti, siyaset, ticaret velhasıl her neden şikayet ediyorsan düzelmesi, toplumun düzelmesi ile mümkündür.

Kendimizi düzeltmez isek, hangi partili ya da kimin tarafında olduğumuzun önemi yok.

Nasılsanız öyle idare edilirsiniz

Fertler olarak ahlakımızla örnek olabiliyor muyuz?

Bir başka ifade ile her birimiz iddiamızın arkasında durabildik mi?

Herhangi bir makamda, yönetimde isek yönetimde adalet ve hakkaniyet ile hareket ediyor, emanete gereği gibi sahip çıkıyor muyuz?

Örnek insan olabiliyor muyuz?

–Geriye baktığımızda yönetimimizdeki insanlar yönetimimizden, adaletimizden ve hizmetimizden hoşnut mu?

–Yönetimde bulunduğumuz yer ve süre içinde toplumsal ahlak ve huzur artmış mı, insanlar mutlu mu?

Referansım İslam" deyip İslam dışı bir yaşayış sergileniyor mu? Şahsımıza tevdi edilen görevi bihakkın yapma                     gayretinde miyiz? 

–Sade bir vatandaş olarak bürokrasi ve siyasette konumun yükseldikten sonra mal varlığında artış varmı?

–Artışın hesabını Allah’a, kullarına ve vicdanına karşı verebilecek miyiz?

–Ticaret hayatında, sosyal hayatında müslüman ahlakı ve faziletini gözetiyor muyuz?

–Hicret kebapçısı, cihat berberi derken islami istilahların içi boşaltıldı sessiz kaldık!

–Hurafeler din olarak gösterildi sessiz kaldık!

  Velhasıl dertler hasır altı edilince yok oldu sandık!

–Toplumdaki yozlaşma artışının izahını yapabiliyor muyuz.

–Ahlaksızlık, ahlak olmuş!

Biz neredeydik?

–Emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i anil münker, “İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek” emrini yerine getirmeye çalıştık mı?

–Her nerede yetkili isek, adımızın geçtiğinde “rüşvet ve iltimas”dan bahsediliyor mu?

Soruları çoğaltabiliriz.

Mesela; uğruna destansı mücadele verilen başörtüsü nasıl moda ve süs kıyafetine dönüştü, bu arada TESETTÜR nereye gitti?

Örnekleri çoğaltabiliriz; zaten birisi bile bize ne oldu demeye kâfidir.

Sonuçta yaptıklarımızdan hoşnut muyuz, yoksa az gittik uz gittik bir de baktık ki yaşımız kemale ermiş ömür son demlerinde bir arpa boyu yol gitmişiz mi diyoruz?

–Bulunduğumuz Devlet hizmetlerinde vazifemizi yapmış olmanın gönül huzuru içinde miyiz?

Milletin, devletin verdiği fırsatı, milleti için kullanmak, insanların umudunu emellerini yüceltmek ne kadar değerlidir.

Şahsi emellerini ön plana çıkaranlar ise sonuçta mahçup olacaklardır.

Devletin imkanları kullanılarak yapılan hizmetler vatandaşa lütuf gibi sunulamaz.” (Fiedel Castro)

Hasılı kelam; sağcı, “islamcı” milliyetçi, solcu olman herhangi bir partiye mensup olman kişiyi bağlar “AYNADAKİ ADAM benim!” diyebiliyor, aynaya bakabiliyorsan…

Ahlakından, namusundan, merhametinden, insana, canlılara, doğaya saygından eminsen seni tanıyan “Emin insandır” diyorsa, dostların yakınların seni özlüyor, varlığından mutluluk duyuyorlarsa bulunduğun yerde huzura mutluluğa katkı sunuyorsan, her nerede bulunuyor ve ne iş yapıyorsan veremeyecek hesabım yok, bana verilen emanete sahip çıktım, adaletle yönettim, rüşvet almadım ve rüşvete ve iltimasa yeltenenlere göz yummadım, neme lazımcılık yapmadım…

Yüzüm ak, alnım açık, insanlarla ilişkilerimde kul hakkına riayet ettim diyebiliyorsan ne mutlu sana.

“Seni öldürmeye gelen sende dirilsin”

Elinde siyasal, sosyal, bürokratik ve ekonomik güç bulunanlar hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmeliyiz dünya hayatı kısa oysa ahiret hayatı sonsuz.

Hesap günü var!

Şayet yaşıyor ve nefes alabiliyorsak iyi işler yapmak için fırsatımız var demektir.

Tevbe’i Nasuh ile tevbe etmeye fırsat sunan günlerdeyiz.

Allah (cc)!  tevbelerimizi ibadetlerimizi dualarımızı kabul buyursun.

Ramazanı şerifinizi tebrik eder dualarımızın ibadetlerimizin kabulü ile af, mağfiret sağlık ve afiyet üzere olmanızı dilerim.

Not: Pazartesi yazımı hazırlarken bizleri derinden üzüntüye sevk eden Dostum, kardeşim Ömer Döngeloğlu‘nun hakka yürüdüğünü teessürle öğrendim.

İslam’a hizmete adanmış bir ömür yaşadı, gönülden samimi yüreklere sirayet eden sohbetleri ile gönüllerde yer edindi.

Allah’ın rızasını kazanmaya çok gayret etti.

İnşallah makamı ali olur, cennet olur.

Yüce mevladan gani gani rahmetler diliyorum.

Allah (cc) hastalarımıza acil şifalar versin.

Tez zamanda ülkemizden ve dünyadan musibeti kaldırsın.

Amin.

Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.