Zikri para, mal mülk olanın, zikri dünya olanın, şu yaratılmışlık içinde bulunarak yaratılmışlığı tefekkür etme hali, yaratılmışlığa bakışı, yorumlayışı ne üzerine olur? Para üzerine, malı mülkü zikrediyorsa mal mülk üzerine, fani olucu gelip geçici dünyevî zenginlikleri zikrediyorsa, dünyevi zenginlikler üzerine, kendi egosunu zikrediyorsa, ben merkezli, kendi egosu üzerine olur. Dolayısıyla insanın, zikrettiği şeyle düşünüp yorumladığı, bakıp gördüğü, işitip duyduğu, sevdiği, muhabbet ettiği, hizmet ettiği de aynıdır! Malı, mülkü, parayı, dünyayı, egosunu severken imana ait değerler içerisinde işine geleni işine geldiği kadar yapıyor olmak, kişiyi iman üzerine kılamaz çünkü dünyaya bakış açısı paraya tabi. O kişi bu âleme bakınca para görecek. Malı mülkü zikrediyorsa mal mülk görecek. Gelip geçici dünyevî zenginlikleri zikrediyorsa hep onları görecek.
İman, Allah’a kulluk dediğimiz şey bu dünyada parayı görüp severken, malı mülkü görüp severken, gelip geçici, dünyada kalıcı olan dünyevi zenginlikleri görüp, zikredip severken, temel ahlakî değerler dışında yaşarken oluşur mu? Maddeyi zikrederken, yasaklar içinde kalırken, şeklen ibadet etmek kişiyi Allah’ın kulu ve iman üzerine yapar mı? Asla yapamaz! Bakalım o zaman bu dünyadaki yaşayış tarzımıza, halimize, zikrettiklerimize, sevdiklerimize ve muhabbet ettiklerimize, Allah’ın kulu olarak yaşıyor muyuz yaşamıyor muyuz? Cenab-ı Allah yüce Kur’an’ı Keriminde bunu tanımlamış ve böyle olun demiş, böyle olursanız, “İman sahibi ve Benim kulum olursunuz” demiş. Biz de şimdi Allah’ın bize açtığı pencereden, Allah’ın bize vermiş olduğu o bakışla bakacağız. Yaşantımızda, insanlığa ait o ortak değerler var mı yok mu ona bakacağız. Çok büyük, çok derinlemesine bir ferasete girmeden. Allah, “Yalan söylemeyin” diyor. Bu Allah’ın emri mi? Evet, Allah’ın emri. İslam’ın şartı diye beş tane madde sayar zahir ulema, bu beş şartı neye göre çıkartır? Oysa İslam’ın bütünlüğü İslam olanlara şarttır. Öyle beş tane madde çıkartıp işte bunlar İslam’ın şartıdır demek ne kadar doğrudur? Peygamber Efendimiz Kendisine ümmet, Allah’a mümin kul olabilmek için,
“Bana bakın bana benzeyin”
demiş. Zahir ulema İslam’ın beş şartını Kur’an’ı Keriminde Allah’ın insanlara yapmalarını emrettiği maddelerden çıkartır, oraya dayandırır. Kur’an’ı Kerimde İslam’ın beş şartını denileni toplam 6236 tane ayetten çıkartıp, o ayetlerde zikredilenleri beş şart olarak belirleyip, “Bunlar İslam’ın beş şartıdır” diye tanımlanmasının ve insanlara bu şekilde dayatılmasının arkasında, Allah’ın gayesinden farklı bir gaye vardır. Allah’ın Kur’an’ı Kerim’de insanlardan yapmasını emrettiği şeyler İslam’ın şartıysa, ki doğrudur, o zaman Allah yalan söylemeyin diye de emrediyor. Bu emir de İslam’ın şartı değil mi? İslam olabilmek için bu emre itaat etmek gerekmiyor mu? Neden bir kenara koyuyoruz? Allah çalmayın diye emrediyor, emir olduğu için İslam’ın şartı değil mi? Evet, şartı. Yetim hakkı yemeyin, haksız kazanç elde etmeyin, dolandırmayın, ezmeyin, zulmetmeyin, öfkelenmeyin, kibirlenmeyin, gururlanmayın, haset etmeyin, cimrilik yapmayın, zina yapmayın diye emrediyor mu? Ediyor! Bunlar İslam’ın şartı değil mi? Allah emrediyorsa İslam’ın şartıdır. Konuşurken yumuşak olun, bu da Allah’ın emri. Kolaylaştırın, bu da Allah’ın emri. Nazik ve kibar olun, bu da Allah’ın emri. Sevin, saygı duyun, merhamet edin, affedin, cömert olun, yardımcı olun, elinden tutun, bunlar da Allah’ın emirleri. Allah’ın emri oldukları için bunlar da İslam’ın şartı değil mi?
Şeriattır bunlar ve İslam’ın şartı şeriattır. Şeriat ayrı ibadet ayrıdır. Şeriatı olmayanın ibadeti ibadet değil küfürdür.




