Bu iktidar, sonunda liselileri de harekete geçirdi. Üniversiteli abla ve ağabeyleri ile aileleri de onlara destek veriyor, arkalarında duruyor. Öğrenciler, onlardan beklemediğimiz eylemler yapıyor. Demek ki artık iyiden iyiye bıçak kemiğe dayanmış.
Gençler haksızlık ve adaletsizliğe karşı koyar, direnir. Bunu bizzat yaşayan birisi olarak çok iyi biliyorum. Üniversitede çalışırken bana kadro verilmediği için işsiz kalıp üniversiteden ve öğrencilerimden ayrılmak zorunda kaldığımda, benden ayrılmak istemeyen öğrencilerim, dekanlığı dilekçe yağmuruna tutmuşlar, dahası gidip dekanla konuşmuşlardı.
Gençler tertemizdir, pırıl pırıldır, onları anlamak ve değer vermek gerekir. Onları haksızlığa üst üste maruz bırakıp haklarını yiyerek, aslında eyleme biz zorluyoruz.
Haksız yere profesörlerinin unvanları alınınca, üniversiteli gençler polis barikatını bile aşacak kadar öfkelenip, haksızlığa karşı çıktılar. Liseli öğrencilerin durumu da benzer. Büyük çalışmalar ve mücadeleler sonucunda girdikleri okullarının, sevdikleri onlara faydalı olacağını bildikleri öğretmenlerinin, yılın ortasında ellerinden alınmasını kabul edemiyorlar. Üstelik bu öğrenciler yıl sonunda geleceklerini belirleyecek önemli bir sınava girecek.
Öğretmenlerin yıl sonunda okuldan ayrılacağı söyleniyor. Öyle ise niye şimdi yapıldı bu sürgün niteliğindeki atamalar. Çocukların moralini bozmak için mi? Ayrıca bu öğretmenlerden Dünya çapında proje yapan son derece başarılı öğretmenler var. Bu iktidar zamanında yapılan iyi işler bozuluyor, başarı cezalandırılıyor. ‘Hiçbir başarı cezasız kalmaz’ sözü neredeyse atasözü haline geldi.
Proje okulları eskinin en kaliteli, gözde okulları idi. Şimdiki Bakanın müsteşar olduğu dönemde (2014), bir gecede binlerce okul müdürü ve yardımcısı görevden alınmıştı. Müdürleri görevden alınanlar arasında sonradan proje okuluna dönüştürülenler de vardı. Demek ki Y. Tekin’in görevi bitmemiş, hedef tamamlanmamış. Şimdi sıra öğretmenlere gelmiş. Öğretmenler hiçbir ölçüte dayanmadan kıyıma uğradılar. Sırada öğrenciler mi var acaba? Böylece bu okulların tarihi, kültürel hafızası yok ediliyor. Amaç Yeni Türkiye’nin hafızasına önce yer açmak, sonra da yerine yenisini yerleştirmek anlaşılan.
Öğrencilerin eylemleri konusunda, ana-babalar da artık farklı düşünüyor. Önceki gibi ‘aman evladım karışma, başına iş alma’ demiyorlar. Annelerden biri, oğlu gözaltına alındığında, ‘oğlum sen çalmadın çırpmadın, yasal hakkını kullandın, dik dur arkandayız’ diyordu. Anlaşılan, anaların da sabır taşı çatlamış.
Ünlü eğitimci J. Dewey; “Bugünün çocuklarını dünün yöntemleri ile eğitirsek, yarınlarından çalarız” diyor. Biz bunu yıllardır yapıyoruz. Sonunda anaları da evlatları da isyan ettirmeyi başardık. Nereden nereye. Kutluyorum. Vatana millete hayırlı olsun.