150

İnsan kendisini yaratan Allah’ı nerede zikrediyorsa, zikri idrakini açtığından, idrak yönüyle Allah’ı orada bulur ve görür. Bu bulma ve görme hali nesnel değil bütünsel olarak Allah’ın varlığını inkârı mümkün olmayacak şekilde kabul ve hissetme hali olup idraken gerçekleşen imanî durumdur.

İnsanın Allah’a duyduğu sevgiyle kalben yaptığı Allah zikri, iradesine ulaştığında iradesi de Allah’ı zikretmeye başlar. Allah insana kendi iradesinde tecellidedir. İnsan iradesinde Allah’ı bulur.

İnsanın zikri bilgisine ulaştığında o bilgi de Allah’ı zikretmeye başlar, bilgide Allah’ı bulur.

İnsanın zikri kudretine ulaştığında o kudret de Allah’ı zikretmeye başlar, kudretinde Allah’ı bulur.

İnsanın zikri görmesine ulaştığında o görme de Allah’ı zikretmeye başlar da görüşünde Allah’ı bulur.

İnsanın zikri işitmesine ulaştığında o işitme de Allah’ı zikretmeye başlar, işitmede Allah’ı bulur.

İnsanın zikri kendi zikrine ulaştığında o zikretme de o kelam da Allah’ı zikretmeye başlar da zikirde, kelamda Allah’ı bulur.

Allah nerededir? Allah bir nesne olmayıp küllî bir irade, ilim, kudret ve küllî varlık olduğundan nesnel bir eşyanın içinde bulunduğu gibi bir mekânda değildir. Allah önce Kendisinde sonra ilmiyle, iradesiyle, kudretiyle, aklıyla yarattığı her şeyde her yerdedir. Allah’a mekân tayin etmek O’nun olmadığı yer tayin etmektir ki bu şirktir.

Allah sana senin kendi diriliğinde, kendi iradende, kudretinde, ilminde, görmende, işitmende, kelamında, zikrinde tecellidedir. Allah’ın Kendi tecellisinde mevcut olması Allah’a mekân tayin etmek değilken Allah’ı küçültmez aksine Allah aşkın varlık olduğundan ve yarattığını Kendisinden Kendisine yarattığından, yaratılan için Allah ile birlikte olmak zorunludur ve bu durum Allah, Allah olduğu için gerçekleşen ilahî tecellidir. Allah’ı kendi varlığında bulursun, Allah’ı kendi varlığında zikrederek kendi varlığında bulmuş olan insan, varlığının Allah’ın tecelligahı olduğu gerçekliğine ve tevhidine erer. İşte ona, “Gönlünü Beytullah eylemek” denir. Çünkü burada zikredilen gönül, iman üzere olmaya, Allah’ı kendi varlığında bulmaklığa işarettir, varlığın kendiliğidir.

Gönül Allah’ın tecelligahına verilen isimdir. Beytullah, Allah’ın beyti, Allah’ın evi yani Allah’ın tecelli ettiği yer anlamındadır. Allah’ı zikreden insan, Allah’ı kendi varlığında zikretmeye başlayarak kendinde Allah’ı bulduğunda, varlığını Allah’ın tecelligahı haline getirmiştir ki bu getiriş zaten öyle olduğunun keşfidir. İşte odur gönlü Beytullah eylemek. O zaman varlığın Allah’ın tecellisi haline geldi, Allah’ı kendi varlığında bulduysan iman üzere olmaya başlamışsındır. Olmayanla olan arasındaki farktır bu! İman üzerine değiller hiç birisi. Ama adını zikrettiğimiz o Allah dostları, varlıklarının her anında, her mekânda Allah’ın huzurunda Allah ile olan iman sahipleri oldukları için, gönüllerini Beytullah haline çevirebildikleri için bugün zikrediyoruz ve türbeleri var.

İman üzerine olmaya başlayan insan hangi zamanda, hangi mekânda olursa olsun hep Huzur-u Hakk’tadır. O kişi için artık yaşamın her anı haram ayı, yaşamın her yeri Harem-i Şerif olmuştur. İnsan iman üzere olduğu için Allah’ın yani İslam’ın şartlarıyla birlikte yaşayandır. Artık o insan ne yaparsa yapsın, yaptığı ibadettir, kulluk üzerinedir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150