2016 seçimlerinde Trump’ın rakibi olan Hillary Clinton seçime 10 gün kala yüzde 10 önde iken Amerika Kiliseler Birliği’nin başındaki Kardinal, Hillary için, “Bu kadın şeytana tapıyor, ey Amerikan Halkı, siz kilise için çalışacak Trump’a oy verin” deyince seçimi Trump kazanmıştı.

Küreselciler kaybetti ama bu seçimde plan yeniden yürürlüğe sokuldu ve Kamala Harris Başkan Yardımcısı yapıldı. 2024’teki seçimde ise Başkan Adayı olarak Demokratlar onu gösterecekler. Böylece ABD’nin başına bir “Kadın Başkan” geçmiş olacak.

Kamala Harris: Joe Bıden’ın Arkasındaki Güç

3 Kasım 2020’de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti adayı 75 yaşındaki Joe Biden, seçilmiş görünüyor ve sonuçlar resmileşirse seçilmiş en yaşlı başkan olacak.

Biden’ın aktif olarak siyaset hayatında olamayacağı ve ikinci dönemi için yarışamayacağı, bu yüzden ikinci bir kampanya yürütemeyeceği ülkenin gündeminde. Böyle bir atmosferde Biden’ın ekibini ve başkan yardımcısı olarak seçtiği Kamala Harris’i incelemek önemli. Bu yazıda Kamala Harris’in kim olduğu, siyasi hayatı ve neden başkan yardımcısı olarak seçildiği tartışılacaktır. Kamala Harris herhangi büyük bir parti (Cumhuriyetçi veya Demokrat) tarafından seçilen ilk siyah, Asya ve Hint kökenli kadın başkan yardımcısı adayı.

İlk bakışta, Joe Biden’ın Kamala Harris’i azınlık kökenli bir kadın olmasından dolayı azınlık seçmeni mobilize edeceğinden seçtiği söylenebilir. Ancak Kamala Harris, etnik kimliğinden daha fazlasına sahip bir siyasetçi. Kendisi Harward Üniversitesi’nde Siyaset ve Ekonomi okuduktan sonra Columbia Üniversitesi Hukuk bölümünden mezun oldu. Ardından, önce California Alameda Bölge Savcılığı’nda sonra da San Francisco’da bölge savcı yardımcısı olarak çalışmaya başladı. 2011 yılında California’nın ilk siyahi bölge savcısı oldu. Savcılık kariyerinin ardından 2016 yılında California Senatörü seçildi ve böylece ABD tarihinin “ikinci siyahi kadın senatörü” ve “ilk Hint kökenli senatörü” oldu.

2019 yılında tıpkı Joe Biden gibi Demokrat Parti’den başkan aday adaylığını ilan etti ve Biden’a rakip oldu. Adaylıktan çekilene kadar Biden’ın en zorlu rakiplerinden biri olarak görülen Harris’in Demokrat Parti başkanlık müzakeresinde, Biden’a ırkçı geçmişini hatırlattığı, ayrımcı okul otobüsü sistemini desteklemesi ve sağcı güneyli siyasetçilerle işbirliği içerisinde olması meseleleri, seçim kampanyası süresi boyunca Joe Biden’ın afalladığı en unutulmaz anlardan oldu. Ve hatta bundan sonra Biden’ın oy oranları düşmeye başladı. Öyle ki Biden’ın eşi Jill Biden, Harris’in bu eleştirisi için “ağır bir yumruk” ifadesini kullandı.

Başkan aday adaylığı sürecinde Trump ve bazı sol kesimler tarafından “pragmatik” olmakla suçlanması, savcılık döneminde üstesinden gelemediği bazı davalar ve konu olduğu çifte standartlar, Tulsi Gabbard ile yaşadığı esrar tartışması, sağlık sigortası sistemi için ayakları yere basan bir politika benimseyememesi ve sol kanat tarafından yeterince solcu olmamakla; merkez tarafından da fazla solcu olmasıyla eleştirilmesi, Kamala Harris’in önce popülerliğini, ardından da bağışlarını azalttı. Seçimden çekildiğini 03 Aralık 2019 tarihinde açıkladı.

Çekilmesinden sonra Biden’a destek verdiğini söyleyen Harris, 11 ağustos 2020 tarihinde Biden tarafından başkan yardımcısı adayı olarak seçildi. Savcılık geçmişi sayesinde etkileyici bir hitabet yeteneği bulunan Harris, seçim kampanyasında Trump’ı en ağır eleştiren siyasilerden birisi konumuna da geldi. Özellikle Cumhuriyetçi Seçim Kurultayı sonrasında yaptığı konuşma oldukça yankı uyandırdı. Kurultayın, yalnızca Trump’ın egosunu tatmin etmek için yapıldığını, Trump’ın başkanlık makamını anlayamadığını, başaramadığını, korktuğunu, acınası ve kinci biri olduğunu söyledi. Trump ise bu konuşmadan sonra Harris’in yetkin biri olmadığını söylemek ile yetindi.

Harris; kimliğinin, siyasi başarılarının ve cesur açıklamalarının yanı sıra maddi anlamda da Biden’ın kampanyasına oldukça katkıda bulunmuş durumda. Milyonlarca dolarlık bütçesi ve 300.000 üyesi bulunan “Alpha Kappa Alpha Sorority” ile olan bağlantısıyla ve Californialı bağışçıları çekmesiyle kampanyaya sadece ağustos ayında 300 milyon dolar bağış topladı. Bu meblağ da bir ay içerisinde bugüne kadar toplanan en yüksek miktarlardan biri olarak gösterilmekte.

Sonuç olarak Joe Biden’ın Kamala Harris’i, sadece azınlık mensubu bir kadın olduğu için seçtiğini söylemek doğru bir yaklaşım değildir.

“George Floyd” ve “Jacob Blake” protestoları sonrası ABD’deki siyasi atmosfer, Biden’a “azınlık seçmenin Trump’a oy vereceği” kaygısı uyandırtmadı. Zaten bu kesim; Trump’a karşı, Trump harici herhangi bir adaya oy verecek kadar kine ve nefrete sahip durumda idi. Dolayısıyla Biden’ın Kamala Harris’i “azınlık seçmeni mobilize etmek için seçtiği” yorumu yüzeysel bir yorum olacaktır.

Kendisini merkez ve sol arasında konumlandıran, oldukça güçlü ekonomik bağlantıları bulunan, iç siyasette deneyimli, hitabet yeteneği etkileyici ve Trump’ı her zaman sert bir şekilde eleştirme cesareti göstermiş olan Kamala Harris’in; etnik kimliğinin yanı sıra sahip olduğu bu özellikler; Onun Biden adına iyi bir başkan yardımcısı olacağını göstermekte. Özellikle Biden’ın gaflarından ve yaşlılığından dolayı sürekli eleştirildiği bu seçim kampanyası boyunca; dinamik, ulusal düzeyde bilinen ve iyi konuşan bir yardımcısı olması kampanyasına büyük avantajlar kazandırdı.

(Fotoğraflar: Wikipedia ve DW)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.