Victoria ve Albert Müzesi’nde Osmanlı’ya ait 15. yüzyıldan kalma eserler bulundu. Bu eserlerin Türkiye’den kaçırıldığı anlaşıldı. Öte yandan İngiltere’nin sömürgecilik geçmişi nedeniyle bu tarihi eserleri iade etmemesi, kolonyal zihniyetin bir yansıması...
Birkaç yıl önce, Londra'daki ünlü “Victoria ve Albert Müzesi”nin depolarında Osmanlı İmparatorluğu'nun 15. yüzyılından kalma 44 önemli tarihi eser keşfedilir. Çok geçmeden bunların, İngiliz turizm sektörünü daha da “zenginleştirmek” için Türkiye'den kaçırılmış tarihi eserler oldukları anlaşılır. Söz konusu eserler, İstanbul’daki Ebu Eyyüb El-Ensari'nin türbesinin (Eyüp Sultan Camisi’nin avlusunda yer alan) seramik fayansları ile Edirne Sarayı ve gene İstanbul’da bulunan Piyale Paşa Camii'nin kutsal emanetlerinden oluşmaktadır. Bunlar zamanında orijinal yerlerinden sökülüp çıkartılmak suretiyle İngiliz başkentine kaçırılmış ve ilgili müzede sergilenmeleri için satılmışlardır.
Britanya müzelerinin “zengin” koleksiyonlarında vaktiyle bir dizi başka ülkeye ait olan sayısız kalıntının, eserin ve antikanın on yıllardır sergileniyor olduğu çoktandır dünya çapında bilinen açık bir gerçek. Bunların hemen hepsi de Afrika, Asya, Latin Amerika ve Avrupa'da meydana gelen bir dolu savaş sırasında ele geçirilmiş veya “barış zamanında” çalınmış ve daha sonra da Britanya'ya götürülmüş eserler. Meşhur İtalyan gazeteci, karikatürist ve yazar Vauro Senesi bu durumu bir kültür adamı kimliğiyle değerlendirerek şunları söylüyor:
"Büyük Britanya güçlü ve şiddetli sömürgeci bir güçtü. Elbette kolonicilik tarihin bir vebasıdır. Ve İngiliz sömürgeciliği doymak bilmezliğiyle ayırt edilir. Dolayısıyla Büyük Britanya’nın, Yunanistan da dâhil olmak üzere birçok ülkede, yüzyıllardır yağmaladıklarını geri verme konusunda gösterdiği direnç, sömürgeler epeydir resmi olarak var olmamasına rağmen, İngiltere’nin en azından siyasal temsilcileri ve idarecileri nezdinde sömürgeci zihniyetin köklerinin hâlen mevcut olduğu gerçeğiyle ilişkilidir”
İngilizlerin farklı ülkelerden ele geçirdiği müzelik eserler Londra'yı çoktandır dünyanın kültürel başkenti haline getirmiş durumda. Ancak pek çok kişi ve kesim için bu nesneler tabii ki sadece sergi malzemelerinden ibaret değil. Yunanistan için Partenon Tapınağı’nın heykelleri, Mısır için Rosetta Taşı (Reşit Taşı) veyahut da Türkiye açısından kutsal el yazmaları, çiniler, tarihi miras nesneleri bu ülkelerde yaşayan insanların tarihsel kolektif mülküdür… (Odatv)




