Merhaba Bursa Arena Gazetemizin Sevgili Okurları,

Epey bir süredir canım Annemin sağlık sorunları nedeniyle sizlerden de ayrı kaldık. Yatılı hastane, operasyon, rehabilitasyon, sonrasında evde bakım falan derken köşe yazılarıma da ara vermek zorunda kaldım. Şu zaman da nasıl akıp geçiyor.

Bu nedenle siz okurlarıma ve gazetemizin kurucusu değerli Hüsamettin Taşdemir beye anlayışından dolayı teşekkür ederim.

İnsan bu tür sağlık sorunlarını yaşarken ya da şahit olurken bir kez daha "her şeyin başının ruh ve beden sağlığı olduğu”nu daha iyi anlıyor. Halimize şükredelim yine de.

Bu süreçte bir kez daha anladım ki sağlık da artık ciddi paralar gerektiriyor ve varsa gereğince sağlık hizmeti almamıza ve şifa bulmamıza vesile oluyor. Ya yoksa? Haydi bizlerin sosyal güvenceleri var da kısmen de olsa o yüksek maliyetlerin üstesinden geliyoruz. Ya olmayanlar?

Sosyal güvence önemli tabi ki, hastanelerde muayene, emar, tomografi ya da ameliyat günü almak da halk için iyice sorun olmaya başladı. Zira vatandaşa 2 yıl sonrasına dahi gün verildiğine defalarca rastladım. İnsan canının, sağlığının aciliyeti ve önceliği göz ardı ediliyor gibi..

Derken derken sosyal güvencesi ve üzerine artı parası olanlar, özel hastaneleri tercih etmek zorunda kalıyor. Tabi oralarda da dökülen saçılan paraların haddi hesabı yok.. Yine söylüyorum ki ya olmayanlar?

Güzel ülkemizde her şey çok zorlaştı, hem de çok..

..

Neyse keyfinizi bozmayayım, zira birçok örneğini sizler de yaşıyor ve görüyorsunuz. Bu defa biraz da uzun süren hastane serüvenlerimizde karşılaştığımız şaka gibi bir olaydan bahsedeyim.

Hastanede uzun süre hastamıza refakat ederken, diğer hastaların refakatçi ve ziyaretçilerinin kendi aralarında konuşmalarına da şahit oluyorduk.

Bir hastanın ziyaretine gelen 4 - 5 kişilik grubun içerisinden birisi, narkozdan tam çıkmamış, yarı baygın hastanın başındaki yakınına soruyor; “Kaç dikiş attılar?..”

Hasta yakını bön bön bakıyor, biraz da şaşırarak mırıldanıyor, “Ne bileyim saymadım ki

Yahu sana ne? Üç dikiş olsa ne, on üç dikişi olsa sana ne be kardeşim..” diye söyleyemiyor da..

Söyleyemiyor, yutkunuyor ama yüzündeki ifadesi bangır bangır belli ediyor: “Ameliyatı dikiş sayısına göre mi ciddiye alacaksın? Ya da ‘hay Allah bunun için mi taaa buralara geldik, üç beş dikiş için değmezmiş’ diye mi düşüneceksin? Sana ne kaç dikişmiş.. Belki de ‘haydi dönelim evimize biz de ciddi bir şey sandık mı diyeceksin?..

Ben de eşlik ediyorum bu şaşkın sitemlere, ziyaretçi farkında değil; “Efendim belki mikro cerrahi ile ciddi bir operasyon geçirdi hasta, fazla dikiş sayısı yok diye basite mi indirgiyorsunuz.. Komiksiniz gerçekten..”

Aslında kısaca şöyle cevap vermeliydik ‘ameliyat kaç dikiş’ diyene;

Size kaç dikiş lazım, kaç dikiş olursa memnun olursunuz?..”

Velhasıl insan ömrünün bir kısmı, lüzumsuz birilerinin merakını gidermekle geçiyor sanki. İnsanoğlu kendi derdine mi yansın, arada bir karşına çıkan bu ayrık otlarına mı?

Uzun lafın kısası dedim ya,

Her şeyin başı sağlık..

Kısa zamanda yine buluşmak üzere,

Sağlıkla, saygıyla, sevgiyle kalın..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.