150

İnsanın Babası ve Anasının Ölümüne Dair

“Her nefs ölümü tadacaktır” ilahi fermanına bir gün her insan uyacaktır.

Babamın ve annemin vefatı üzerinden yıllar geçmesine rağmen gönül dünyamda kopan fırtınaları sizlerle paylaşmak istedim. Kannatim o dur ki hemen her insan benim duygularıma benzer duygular yaşamıştır. Tabi babasını veya annesini ebedi aleme yolcu edenler için söylüyorum.

Babamın vefatında bir dostum;” “baba bir gün değil her gün ölür”
Bu sözü ilk duyduğumda anlamakta zorlandım. Sonra anladım ki insan babasını unutmuyor her vesile ile aklına geliyor her aklına gelmesinde babasının ölümü ile tekrar tekrar yüzleşiyor!

Babası yada Anası hayatta olanlar büyük “devlet’e” sahipler.

Bana ve anne de dünyaya geliş vesilesidir. Hemen her insanın kadın erkek anası ve babası ile unutulmaz hatıraları vardır. Baba ve Anne ile birlikte aştıkları zorluklar vardır. Hayatı her haliyle yaşamak olağandır.
Zorluklar, kolaylıklar, acı tatlı hatıralar insan hayatını süsler.
Önemli olan hayatı böylece kabullenmektir. 

Hayat dönüşü, tekrarı olmayan yolculuktur.

Geçen zaman asla geri gelmez!

Babası veya anasının ölüm anlarında yanında olamayanlar! O da ölümüm bir başka hüzünlü yanıdır. Acı verir insana. 

Bu yazıya da vesile olan Avrupa’da muhacir olarak yaşayan bir Uygur dostumun babasının vefatı sırasında yanında bulunamaması son yolculuğuna uğurlayamamasıdır.

Düşünebiliyor musunuz?

Doğu Türkistan muhaciri kardeşlerimiz babalarının analarının yakınlarının hayatta olup olmadıklarını dahi bilmiyorlar. Bir zaman sonra bir vesile ölen yakınları ile ilgili haberleri çok sonra alanlar çıkıyor aralarında!
Vefat eden baba veya analarını dünya gözü ile görmeden helalleşemeden de vefat edenler alemi bekaya gidiyorlar.
Çaresizlik tüm çıplaklığıyla acı veriyor insana!
Çok acı! 

Dünya hayatı kısa Allah cennetinde buluştursun demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. 

Babamın ölüm anında yanındaydım. Helalleştim. Ve nefes alıp vermesi bitti. Babam’ın dünya hayatı sona ermiş sonsuz ahiret hayatı başlamıştı. 
Aslında olan bize olmuştu.
Babamızı bir daha göremeyecektik. Ahiretin kapısı olan mezara teslim ettiğimizde ise; arkamızdan “dağ” çekilmişti.
Artık başımız sıkıştığında soracağımız, yanında kendimizi yalnız hissetmediğimiz babamız artık aramızda değildi.

Biz biliyorduk. Ölümün sadece bedeni aldığını. Ruhun ise ait olduğu ebedi aleme kanat açtığını.

Babası ölenler bilirler!
Arkasından dağın kayıp gittiğini
Babası ölenler bilirler
Yetim kaldıklarını
Yetimlikle tanışırlar!

Babam ölmeden önce gecenin bir yarısı annemi uyandırır; “haydi dua zamanı çocuklarına torunlarına dua edeceğim sende amin de”.. 
Böyle yaşadılar, sadece çocuklarının değil torunlarının da kaygısını duyarak.

Evet babam öldü.
Arkamızdan dua gitti.
Dağ gitti.

Sonra Anam öldü!
Babamdan birkaç yıl sonra.
Anam ölünce kendimi çocuk gibi hissettim. Kendi boyunda çocukları olan çocuk! Çocuk olmanın yaşla ilgisi yoktur! Anadır uyurken üstünün açılmasını merak eden. Anadır yağmurda ıslandı mı acaba, kış da üşüdü mü diye düşünen. Onun için ana için evlatları hiç büyümez çocuktur onlar.
Kimsesiz çocuk. 
Öksüz çocuk.
Anam ölünce arkamdan ana duası da gitmişti.
Hayatım hızlı bir şekilde gözümün önünden akıp gitti.
Anamın beni büyütürken uykusuz gecelerini kendi çocuklarımı hanımımın hangi zahmetlerle büttüğünü gördükçe anlamıştım.
Anam 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin sonucunda  Mamak ceza tutuk evinde tutuklanmam sırasında ziyaret etmişti. İki üç dakikalık ziyaret mahallinden benim ayrılmamla bayılıp yere düştüğünü o dönem avukatımız olan muhterem Yasin Hatipoğlu ağabeyden öğrenecektim. Yasin abi üzerinden yıllar geçmesine rağmen o manzarayı göz yaşları içinde anlatıyordu.
O kısa ziyaret bir kış günü olmuş olmasına rağmen kasabamızdaki bağımızdaki üzümleri kirazları sormuştum şuursuzca anama! Muhterem anam ben tutuk evinden çıkana kadar  ben  üzüm ve kiraz yiyene kadar bir daha ağzına meyve sürmemiş olduğunu öğrenecektim!
Ah anam ah!
Anacığım Mamakta tutukluluğumu öğrendiğinde yere yığılıp sekiz ay yatalak kalmış ayağa kalkamamıştı. Ayağa kalkar kalkmazda beni görmeye gelmişti.
İşte o ziyarette yere yığılıp kalmıştı.
Ah anacığım ah
Makanın cennet, komşun Hatice anamız Aişe anamız olsun inşallah 

Hem anam hem babam fani alemden baki aleme yolcu olduklarında “yolculuğun hemen yanıbaşımızda ve insan ömrünün çok kısa olduğunu gördüm.”
Ölümün çaresi yoktu.

“Her nefs ölümü tadacaktır”
İlahi emrinden kurtuluş yoktur.
Bu dünya “sultan Süleyman’a kalmadı” bu dünya “Karun’a” da kalmadı. 
Bu dünya da taşlar ağaçlar kadar ömrü yoktur insanın.

Hemen her yaz kasabama ve babamın anamın dedelerimin mezarlarını da ziyaret ederim. Taşlar aynı yerinde. Çocukluğumda bir köşe başında üzerinde oturduğum taşlar yerinde! Baban anam mezarda!
İnsan fani
İnsan bu alemde misafir 
Hem de kısa süreliğine misafir.
Sahi hiç kendinize sordunuz mu?
Kaç yıldır dünya hayatı içindeyim diye. Ve gene sordunuz mu? Ne ara bu kadar yıl geçti diye.
Ömür denilen hayat gerçekten çok kısa.

Bu arada Annesi babası sağken duasını alanlar onları memnun edenler müstesna bir hatıra bırakmışlar demektir.
Peki sizin ananız babanız sağ mı? Sağlarsa çok şanslısınız demektir.
O halde davranın peygamber öğüdü dinlemeye.
Peygamber övgüsü almaya.

Baba ve annenizi rüyalarda aramadan davranın. Sonra rüyalarınızda görmeye de razı olursunuz da göremezsiniz!
Pişmanlık fayda etmez!

Ölüm hak.
Ahiret yolculuğuna çıkan baba ana dede nene ve bütün geçmişlerimize rahmet olsun. Allah rahmeti mağfireti ile muamele eylesin.
Bizleri ve onları ahirette Peygamberimize komşu eylesin.
Sağlıklı afiyetle nice yıllar dilerim.
Amin
Kalın sağlıcakla.

Bu gün böyle oldu.
Merhumlar bizlerden dua istediler.
Vesselam.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
150