“Rüya”lara inanır mısınız ?
Rüyanızda boynuzlu keçi görmenin ne anlama geldiğini biliyor musunuz ?
İşte cevabı : Hiç umulmadık bir zaman diliminde mal ve ganimete erişilmesine, ele geçecek olan helal mala, evlada, rızık, nimet, ticaret ve menfaate işaret eder..
Havaların güzelliği getireceğine işaret eder boynuzlu keçi görmek..
Dahası bir sonraki gelecek olan mevsimin ki, bu da ilk bahar olacak.. çok da güzel geçeceğini yorumlar..
Hazret-i Ali (r.a.) demiştir ki :
“Rüyada bir erkek oğlağı kulağından tutup hanesine çektiğini ve orada onu kesip; etinden yediğini görmek, kırk sene fakirlikten beri olmaya delalet eder..”
……….

“Keçi”leri diğer çiftlik hayvanlarından şöyle ayırabiliriz.. ;
Beslenmesi oldukça kolay ve ekonomik koşullarda yetiştirilebilir.. Kalitesi ve fiyatı fazla olmayan her türlü yemler değerlendirilirse de, keçileri bu duruma hiç de itirazları olmaz..Gerçekten de çok zeki hayvanlardır.. Sizi anlarlar ve her daim ekonominize de katkıda bulunurlar..
Keçilerin bakım ve beslenmeleri de doğal olarak fazlasıyla kolaydır.. Bu nedenle de fazla işgücüne ihtiyaç olmaz..
Süt ve et verimleriyle çiftçi ailelerine dahası Türk ekonomisine oldukça fazla gelir sağladıkları görülür..
……….
Bakın dışkısı ile ilgili neler söyleniyor..
Bazı sevimli aklı evvel çocukların; “zeytin” zannedip de, (O kadar zeytin yere saçılmış, ne arar orada; ve dahi neden bu kadar pis kokar ) demeyip ağızlarına tıkmalarıyla, annelerinin de çıldırmalarına sebep olan bir dışkı çeşidi..
İskenderun’da yaşadığım dönemlerde Arsuz / Konacık Köyünde duyduğum bir tekerlemeyi hemen aktarıyorum..
“ elli, elli = yüz,
Biz İskenderun’lu köylüyüz..
keçi bokundan saçma,
yüreğin yetiyorsa kaçma..”
Dahası ;
“lokum”un Anadolu’da bazı bölgelerdeki tabiridir de diyebilirim..
Şimdi gelelim asıl konumuza.. “keçiboynuzu” bir ağaçtır.
Üstelik de “baklagiller" familyasından..Düşük sıcaklıkları pek de sevmeyen.. hatta fazlasıyla duyarlı olan bir ağaçtır ”keçiboynuzu ağacı”Yani diyebiliriz ki sadece, Akdeniz ikliminde yetişebilir doğal olarak.. Yetiştirilmesi sırasında da her hangi bir kimyasal takviyeye gerek duyulmadan.. (ağacı, hayvanı da bir başka ekonomik, başka ekonomik, üreticisine zarar vermeyen cinsten)

Keçiboynuzu ağacı hemen her yıl meyve miktarını artırarak ürün verir.. Özellikle Temmuz aylarında olgun meyvelerini verir..
Sonrasında da “kahverengi” hatta “koyu kahverengine döner”Akdeniz bitki örtüsünün var olduğu bölgelerde; Alanya, Manavgat, Gazipaşa, Anamur, Bozyazı, Gülnar, Silifke / Taşucu, Marmaris ve Datça’da yoğun ve yaygın olarak “keçiboynuzu” yetiştiriciliği yapılır..Doğal olarak da yavru vatan KKTC’de de yetiştirilen ve ihracatı yapılan bir meyvedir..

Keçiboynuzu kayalık, kıraç, kuru ve en verimsiz topraklarda dahi yetiştirilebilir.. Toprak bakımından fazla seçici olmasa da kalkerli topraklarda daha verimli gelişim gösterir..Keçiboynuzu genellikle orman içerisinde gruplar halinde doğal olarak yetişir..
Keçiboynuzunun yapısında yağ, şeker, selüloz ve bazı azotlu bileşenler bulunur..
Bu nedenle olgunlaşmış “keçiboynuzu” meyveleri gıda olarak kullanılır.. Ayrıca, “çerez”, “un”, “pekmez” , “pestil” ve “hayvan yemi” olarak da kullanılır..
………
Konumuzu biraz daha ilginç hale getirelim mi ?
Haydi yine yaşatılan geçmişi, günümüze taşıyarak başlayalım..
Keçiboynuzu meyvesinin boyu her ne kadar olursa olsun; çekirdeğinin ağırlığı değişmez.. ( 200 mg. dır ) Ve söz konusu, mevcut ağırlığının değişmediği de yıllar itibariyle tespit edilmiştir.. Dahası yüzyıllar boyu tanıklarıyla, kanıtlarıyla da ispatlanmış durumdadır..
Araplar’da, Selçukular’da ve dahi Osmanlı’da elmas, altın ve değerli taşların ağırlığını ölçmekte kullanılan ; “karat” veya “kırat” ölçüsünün adının keçiboynuzunun Latince ismi olan “ceratonia” ve Arapça ismi olan “carrat”dan geldiği (16) çekirdeğin bir dirhem ettiği bilinir..
Osmanlı altınının 33 çekirdek yani : “2 dirhem + 1 çekirdek" ağırlığında olmasından dolayıdır..
………
Ve siz değerli okurlarım için son bir notu daha iletmeden geçemeyeceğim..
Osmanlı’dan günümüze kadar intikal eden ; çok süslü ve şık giyinen bayanlara;
“iki dirhem bir çekirdek” benzetmesi yapıldığı da bilinmekte..
………






.::: Kıbrıs 1. ve 2. Barış Harekatına katılan kahraman Türk ordusu ; bu gün mevcudiyetini koruyan KKTC devletinin de var olma nedenidir..Savaşın işte o zor koşullarında ise benim ve arkadaşlarımın en önemli besin kaynaklarımız "muz" ve "keçiboynuzu" idi..Kıbrıs'ta o kadar fazla "keçiboynuzu" yemişizdir ki..çekirdeklerinden bırakın dirhem miktarını, kilolarla ifade edilebilir ancak.. ( KIBRIS GAZİSİ )