Orson Welles imzalı Citizen Kane neden güzel bir film?

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Orson Welles imzalı Citizen Kane neden güzel bir film? Hep beraber öğrenelim.

Sinema tarihi boyunca bir çok filme imza atıldı ve atılmaya devam ediliyor. Fakat bazı yapımlar vardır ki sinema tarihinin tozlu raflarında çürümeyi redder ve zaman karşı gelerek günümüze kadar sevilerek izlenir. Citizen Kane de tam olarak bu tanımlamaya uyan filmlerden birisi.

1941 yılında izleyici ile buluşan Citizen Kane, sinema tarihine adını altın harflerle yazarak günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başardı. Bu başarın arkasındaki isim ise usta yönetmen Orson Welles. Citizen Kane, devrimsel yenilikleri ile sinemaya yaptığı katkıların yanı sıra işlediği konu sebebiyle korkusuz olmasıyla da göze çarpan bir film oldu. Peki Orson Welles‘in en bilinen filmlerinden birisi olan Citizen Kane neden bu kadar güzel? wolfcrow isimli youtube kanalı Citizen Kane eleştirisi ile filmin araksında yatan sinematik başarıyı açıkladı. Gelin Citizen Kane’i güzel yapan unsurlar neymiş her,p beraber öğrenelim.

Teknik Sanatkarlık

Citizen Kane içerdiği devrimsel tekniklerle halihazırda bulunan basmakalıp düşünceleri alt üst etti ve film yapımında nelerin başarılabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Efsanevi sinematograf Gregg Toland’ın bu filmdeki başarısı ise reddedilmez bir gerçek. Citizen Kane’in bir veya iki değil neredeyse her sahnesi farklı sinematik yeniliklerden dolayı çığır açıcıydı.

Orson Welles uzun çekimlerin ustası olarak kabul edilir. Citizen Kane’de de bu başarısı açıkça görülebilir. Örnek olarak filmin başlarında Kane çocukken annesinin onu göndermek istediğini gördüğümüz sahne verilebilir. Bu sahnenin tek bir uzun çekimle seyirciye aktarılması için masaları hareket ettirmiş olmaları ise Welles’in bu konudaki çabasını gözler önüne seriyor. Çekimlere derinlik ekleme konusunda da Citizen Kane en başarılı filmlerden birisi olarak görülür. Yine aynı sahnede evin içinde konuşan gruba yakın çekim ile bakıyor olsak da arkada, evin dışında oynayan Kane’i görüyor oluşumuz sahnedeki görsel derinliği kanıtlar nitelikte.

Derinliğin bu denli başarılı bir şekilde oluşmasını sağlayan bir diğer etmen ise Welles ile Toland’ın kullandığı geniş açı lensler. Bu lensler sayesinde ekran resmen katmanlara ayrılıyor ve izleyiciye perspektifi bol bir seyir keyfi sunuluyor. Ön planda bir karakterin yüzünü görüyorken arka planda gerçekleşen aksiyonları da algılamamız mümkün kılınıyor. Bardaki sahnelerin birisi bu katmanlı kompozisyonu örneklendirir nitelikte. Gazete muhabiri bardan çıkıp telefon kulübesine girdiği kısımda muhabir, garson ve Susan karakterinin bulundukları yerler ve aralarındaki mesafe seyirciye tam olarak aktarılıyor sahne katmanlara ayrılıyor.

Odak derinliği kameranın tek seferde kaydedebileceğinden fazla olduğunda ise bölünmüş diyoptri lensler kullanıldı ve ardından bu görüntüler birleştirildi. Citizen Kane, yapımı oldukça zor olan ve günümüz yönetmenlerinin onlarca dijital yardıma rağmen zorlandığı bölünmüş diyoptriler ile dolu. Ayrıca mizansen çok büyüdüğünde seti genişletmek adına mat tablolar, kalabalığı taklit etmek için karanlık arka planda çıplak ışık ve onlarca yansıma çekimi gibi birçok çağ dışı çekim tekniği kullanıldı. Bu da Orson Welles’in başarısını gözler önüne seren bir diğer etmen.

Konu ışık kullanımına geldiğinde bu denli bir ışıklandırma sanatı doğrudan ünlü ressam Caravaggio’ya atfedilebilir. Keskin gölgeler ve siluetler ile Citizen Kane ışık kullanımında bir devrim niteliğinde. Toland, ışık huzmelerinden ve ön planı az ışıklandırmaktan korkmadı. Bazı sahnelerde ise ışıklar resmen dans ediyordu. Bir ışık kapandığında bir diğeri yanmaya başlıyordu. Yumuşaklık gerektiğinde ağlar ve filtreler, geçişlerde ise karmaşık ışık değişimleri kullanıldı.

Citizen Kane sanat yönetimi açısından da övgüyü hak eden bir yapım. Yukarıda bahsedilen derinlik kullanımı sadece arka plan için değil optik illüzyonlara ev sahipliği yapmak adına da kullanıldı. Bazı sahnelerde pencerelerin düşünüldüğünden daha büyük olduğu, bazılarında ise normal gibi görünen şöminenin aslında devasa boyutlarda olduğu anlaşılıyor. Bu da izleyiciyi gayet normal duyulan bir diyalog sırasında şok etmeye yarıyor.

Bir sinematografi kitabı niteliğindeki Citizen Kane’in teknik başarıları saymakla bitecek gibi görünmüyor. Orson Welles’in titiz çalışması her ne kadar takdiri hak ediyor olsa da sinematograf Gregg Toland da filmdeki akıl almaz başarısı ile takdiri hakkediyor. Welles gibi oldukça kibirli ve güçlü bir yönetmenin unvan kartındaki yerini Toland ile paylaşması da sinematografın başarısının Welles tarafından da kabul gördüğünün en büyük kanıtı.

Hikâye Anlatımı

Hikâye anlatımının en belirleyici unsurlarından birisi şüphesiz oyunculuktur. Charles Foster Kane karakterine hayat veren Orson Welles’in filmdeki performansı da bu amaca hizmet edilmesini mümkün kılan en önemli performanslardan birisi. Fakat ikincil karakterler ve onlara hayat veren oyuncular da Welles’in yaratmak istediği gerçek ve yanlışı ayırmanın pek mümkün olmadığı ve ahlaki açıdan bozunuma uğrayan dünyayı tamamlayan en büyük etmenlerden birisi.

Kane karakteri ise neredeyse filmin sonuna kadar pek de hazzedilmeyen yapısıyla göze çarpıyor. Bu kısım da Citizen Kane’in hikâye anlatımı hünerlerini tam olarak gösterdiği kısım. Bir gizem konusunu işleyen film, Kane’in son sözü olan ‘Rosebud’ kelimesinin arkasında yatan sebebi öğrenme sürecine ev sahipliği yapıyor. Tıpkı filmdeki muhabir gibi seyirci de bu kelimenin neden dile getirildiğini ve Kane için ne anlama geldiğini bilmek istiyor. Bu da bizleri Kane’in hayatını öğrenmeye itiyor. Kane her ne kadar sevilmese de hayatı merak konusu oluyor ve gizemin çözülmesi bekleniyor.

Citizen Kane

Hikâye anlatımı konusunda göze alınan risk ise filmin başında bulunan ve seyirciye Kane’in tüm hayatının ilk kez dile getirildiği haber filmi kesiti. Bu kesitte kullanılan sahnelerin kötü görünmesi gerekliydi ve bu sebeple o zamanlarda paparazziler tarafından kullanılan el kameraları kullanıldı.

Filmin bir diğer başarısı olan kurgu ise Welles’in kafasında planlanmıştı. Bu denli karmaşık geçişleri rastgele denemelerle kurgulamak zaten pek de mümkün görünmüyor. Bu başarının en iyi örneklerinden birisi Kane ile Marry’nin evliliklerini günden güne değişen kötü gidişatını mercek altına alan sahne. Oyunculuğun, diyalogların ve kameranın mükemmel zamanlaması elde edilmesi oldukça zor olan bir hassasiyetin ürünü. Bu da Citizen Kane’in hikâye anlatıcılığında kelimelerin sınırından çıkarak sinemanın sunduğu tüm imkanları kullandığının bir kanıtı.

Citizen Kane

Eğlence

Citizen Kane her ne kadar gişede oldukça başarısız bir hasılat sergilemiş olsa da tekrar izlenebilirliği yüksek bir yapım. Entelektüel yoğunluğu sebebiyle izleyici her izleyişinde yeni şeylerin farkına varabilir. Bu da bir filmi eğlence kategorisinde değerlendirmenin en büyük kriterlerinden.

Gişe başarısına rağmen Citizen Kane DVD ve Blu-ray satışlarda başarılı oldu. Ayrıca Kongre Kütüphanesi tarafından kültürel, tarihsel ve estetik açıdan önemli olduğu doğrulandı. Citizen Kane’i film listelerinden her zaman ilk beşte görmemizin sebebi da tam olarak bu.

Sanat

Citizen Kane bir sanat eseri mi? Citizen Kane günümüzde tartışmalı tarihsel yükünden kurtulmuş bir şekilde hala ayakta duruyor. Ayrıca günümüzün yönetmenlerine sinemanın nasıl olabileceğini gösteriyor ve film sanatında yarattığı devrim ile muhtemelen geleceğin film yapımcıları için de aynısını yapacak. Citizen Kane sinema tarihi boyunca tıpkı bir şarap gibi değerlendi. Diğer filmlerin tek alanda yaptığı yeniliği sinemanın neredeyse her alanına dağıttı ve Orson Welles, Gregg Toland ile birlikte tüm sinema sektörünü eğitecek nitelikte bir eser ile karşımıza çıktı.

Adnan Şahin / filmloverss

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.