Normal şartlarda çok iyi arkadaş olmaları gerekir diye düşünüyorum, Ramazan ve erdemin.. Nerden taktım kafaya bilmiyorum ama Recep ve Şaban'dan sonra gelen Mübarek Ay Ramazan olabilir sebebi...

Ramazan: oruç ayı...
Ramazanın içinde var olan oruç da aslında erdemin bir göstergesi bence....
Tüket, tüket, tüket... Nereye kadar ?  Eh işte, oruca kadar...
Lakin... Oruç Ramazana dönüştüğünde, erdemin bir göstergesi olmaktan çıkıyor sanki... Sanki tüketimin bir başka modeli olarak çıkıyor karşımıza... Oysa orucun içinde sakladıkları, bana göre;
durma, durulma, kendine gelme, temizlenme, dışarıya çıkma, nefes alma, oh çekme...
Amma salladım ha !..


Durma; öteden beri gelen alışkanlıklarına 'bir dur bakalım, düşünme fırsatımız olsun' deme...

Durulma; yine alışkanlıklarının devamında düşünemediğinden çok karışmış olan hayatını bir nizama, intizama getirme, rahatlama, daha iyi düşünebilme, mesela...

Kendine gelme; çığırından çıkmış kişiliğini yerli yerine oturtturma, ben sürünün değilim, sürünen değilim, düşünenim diyebilme...

Temizlenme; biyolojik, psikolojik, sosyolojik olarak arınma, ben insanımsı değilim insanım diyebilme...

Dışarıya çıkabilme; bir nevi astral seyahat işte, kendine dışarıdan bakabilme, ben bu kendini kaybetmişçesine tüketen varlık olamam, benim gayemin üretmek olması lazım düşüncesine geri dönebilme fırsatını yakalama, benliğini bedenden ruha aktarabilme...

Nefes alma; oksijen dediğimiz neyse onu sadece ciğerlerinde bırakmadan hücrelerinin bütün derinliklerine taşıyabilme ve bu naklin keyfini sürebilme...

Oh çekme; oh olsun anlamında değil tabii ki... Çünkü gevşedik artık, hani deriz ya 'ben eski ben değilim artık' diye, he işte o...

Yunan Filozof Epiktetos diyor ki; 'İnsanın gerçek asaleti erdemden gelir; doğuştan değil'... Allah Allah... Bu erdem nedir ki, meraklandım bak şimdi...

Erdem: 'ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı' imiş.

Peki; soru, soruyu getiriyor tabii ki...
Şimdi; ahlak nedir, ahlaklılık nedir ?  Hadi bakalım...

Ahlak: insanın doğuştan getirdiği ya da sonradan kazandığı birtakım tutum ve davranışların tümü.
Ahlaklılık: ahlak/töre kuralları ile uyum içinde olma durumu.

Buradan çıkan ahlaklı olmak, erdemli olmakla eşdeğermiş gibi gözüküyor lakin benim kanaatime göre erdemli olmak sadece ahlaklı olmak anlamında düşünülemez ki; tarifinde de geçiyor zaten... Erdemli olmak: ahlaklı olmanın da üzerinde bir şey... İçinde bilgeliği, yiğitliği, alçak gönüllülüğü, iyi yürekliliği ve ölçülülüğü de barındıran duygu ve düşünceler bütünlüğü, karakter bütünlüğü de diyebiliriz.

Bilgeliğin temelinde doğuştan gelen bir değer olması gerekiyor gibi hissediyorum. Genç yaşıma rağmen tecrübelerim bana bunu hissettiriyor. Çok okumak, çok gezmek, çok görmekten ziyade; burada çok görmeyi seyretmek, izlemek anlamında değil de hissederek yaşamak anlamında alırsak belki çok görmek için bilgeliğin oluşmasında en fazla etkiye sahip davranış veya birikim diyebiliriz.

Alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük birbirine yakın ve birbiriyle de iç içe geçmiş davranış modelleri gibi sanki...

Erdemi ben zirve gibi algılıyorum ama bakın Yunanlı bilim adamı ve filozof Aristoteles 'in erdem tarifi çok farklı:
'Öyleyse erdem, akla başvurarak tanımlanan ortanın içinde yer almak ile ve seçimlerle ilgili bir karakter durumudur. Biri aşırılık, diğeri eksiklik olan iki kötülük arasındaki bir ortadır bu. Bir ortadır, çünkü kötülükler tutkularda ve eylemlerde doğru olana ya kısa, ya uzak düşerler. Oysa erdem arada olanı hem bulur hem de seçer.' diyor Aristoteles... Ortayı bulmak olarak tanımlıyor velhasıl erdemi...
Alman Filozof Friedrich Nietzsche'nin erdem tarifi biraz cezbedici: 'Erdem, insanın insanüstüne ulaşmak için harcadığı çabadır' diyor.. 
İnsanüstü nedir ya... Altı üstü olur mu insanın, insan her türlü insan işte...

Alman yazar meşhur Goethe: 'Tüm erdemlerin temel özelliği, yükselme yolunda sürekli bir çaba, bizzat kendinle cenkleşme, daha büyük ve derin bir saflığa, bilgeliğe, iyilik ve sevgiye yönelik doymak bilmez bir istek' diyor erdem için.

Çok uzatmak istemedim... 
Çinli Filozof Laozi; 'Erdem yok olduğunda yardımseverlik de kaybolur, yardımseverlik kaybolduğunda doğru davranış belirir, doğru davranış kaybolduğunda çıkarcılık ortaya çıkar. Çıkarcılık; doğru ve gerçeğin en karanlık gölgesidir ve düzensizliğin başlangıcıdır' diyor. Düğüm atacağım yere yaklaşıyoruz.
Fransız Filozof Voltaire: 'Faniler eşittir; doğum değil erdemdir farkı yaratan' diyor ve 'Erdem özgürlüğü gerektirir, bir yükü taşımak aktif bir güç gerektirdiği için' diyerek bağlıyor.


Ben de yerelde bağlayayım yeter gari;
Mübarek Ramazan geldi bak, sadece aç kalmak Ramazana hak ettiği değeri kazandırmaz. Erdemli insanların sahip oldukları, bizim ifademizle yarin yanağı hariç hemen hemen her şeylerini  tasarruf ederek olmayanlara aktarması gibi davranışların egemen olduğu bir ay durumuna getirebilirsek Ramazanı, Ramazan ile erdemi çok iyi arkadaş yapabiliriz sanki...

Haydi; çalmayalım, kimseyi kırmayalım, kimsenin ırzı ve namusu ile meşgul olmayalım.
Yemek mi ? Yemeyiverelim ne olacak... İftarı bekleyiverelim ama israf da etmeyelim bak. Bütün gün yemediklerimizi iftarda da yemeyip çöpe dökülmelerine vesile olmayalım yani.
Yazıktır, günahtır efendiler, hanımefendiler...
'İyilik yap, denize at... Balık bilmezse Halik bilir' diyor ya...
Bak burada 'Halik bilir' kısmı çok önemlidir ve doğrudur da...

Her ne yaparsanız yapın 'Halik Bilir'...
Aman dikkat...  
 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.