Normaldir tabi ki, başlığı görünce "Ne oldu bu adama?" sorusu düştü otomatikman aklınıza...
Sıkıntı yok... ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) var... Nedir bu ‘Postfaktisch’ (postfaktiş)?
Alman Dil Kurumu 'nun seçmiş olduğu yılın kelimesi arkadaşım... Nereden çıktı?

Dün Bursa 7. Bebe, Çocuk Hazır Giyim & Çocuk İhtiyaçları Fuarı'nın açılış konuşmasını yaparken iktidarın valisi söyledi. Sayesinde haberimiz olmuş oldu; bu ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) 'den... Gerçi yanlış söyledi "true ...." bir şey dedi ama ne olduğunu hatırlamıyorum gerçekten... "Hatırlamıyorsun da ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) nereden çıktı?" diyeceksiniz...
Ne yalan söyleyeyim, Google Amca 'ya sordum...
Nasıl sordum?
Bursa iktidarın kalesi ya, he işte ondan dolayı, anlamını söylemişti iktidarın valisi de oradan aklımda kaldı... ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) in anlamı 'gerçek ötesi' tam olarak tanımı ile 'gerçek ya da olgu ötesi’... Wiesbaden 'da merkezi olan Alman Dil Kurumu 'nun seçtiği ‘gerçek ötesi' terimi kamuoyunun objektif olgularla değil, duygular ve öfkeyle manipüle edilmeye çalışılmasını tarif ediyormuş.
Alman Dil Kurumu açıklamasında, toplumun git gide büyüyen bir kısmı ‘yukarıdakilere' karşı duydukları nefretten dolayı olguları göz ardı etmeye ve onun yerine yalanları kabul etmeye razı olduğunu açıklamış. Jüri, 'Gerçek ötesi' dönemde, gerçeği söyleyen değil, 'hissedilen gerçeği' söyleyenin başarılı olduğunu söylemiş.
Alman Dil Kurumu böylece büyük bir politik değişimi tarif eden bir kelime seçmiş olmuş ki 'Gerçek ötesi' terimi özellikle Donald Trump 'ın ABD Başkanlığına seçildiğinde yanlış verilerin yayılmasını tarif etmek için kullanılmış. 

Bizim iktidar mensuplarına hastayım arkadaş ya...
kadar samimi konuşmalar yapıyorlar, düşünün yani beni bile ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) e bağlıyorlar, bu kadar olur yani... Adam kürsüden resmen ilan ediyor işte; "Hey millet! Biz ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) takılıyoruz, yani 'gerçek ötesi' takılıyoruz" diyor. "Objektif olgularla değil de duygular ve öfke ile manipüle ediliyoruz. Hoş görüsüz, kaba, kırıcı davranıyoruz" diyor. Hoşgörüsüz, kaba ve kırıcı davranmayı neden ekledim ki? Neden olacak; konuyu biraz dolandırayım ama açacağım şimdi, hem de elle böreklik yufka açar gibi... Savura savura vallahi... Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığında Engelliler Dünyasından Sorumlu Başkan Yardımcısıyım ben, siyasi bir kimliğim var anlayacağınız. 

Bursa 7. Bebe, Çocuk Hazır Giyim & Çocuk İhtiyaçları Fuarı 'nın açılışına davet edilmişiz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak... İl Başkanımızın programı yoğun olduğundan, bizzat İl Başkanı tarafından açılışa katılmamız için görevlendirilmişiz iki başkan yardımcısı; Orhan Aslan, İsmail Tekin... Fuarı düzenleyen, davet ile ilgililere unvanlarımız, adlarımız verilmiş. Siyasi arenada usuldendir; katıldığınız etkinlikte kürsüden unvanlarınız, adınız okunur. Bu haliyle siz de orada bulunan kitleye partinizi, unvanınızı, adınızı duyurmuş olursunuz...
Çok önemli mi?
Partimin adının geçmiş ya da geçecek olması çok önemli tabii ki... Şahsım için çok önemli değil; benim unvanımı, adımı bedava kürsülerden değil de duyacaklarsa yapmış olduğum işlerden, uğraşlardan, sağladığım bir fayda varsa o faydalardan dolayı duysun ahali... Yoksa kürsüden İsmail Tekin isminin okunması fasaryadır benim için... Benim için o ismin ta kendisi önemlidir, kürsüden okunmuş olması değil anlayacağınız... Neyse işte, son dönemde AKP şürekası bütün etkinliklerde sadece birbirlerini sesleniyorlar tam unvanları ile... Bakanı, Milletvekili, Valisi, İl Başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı, İlçe Başkanı, İlçe Belediye Başkanı mesut ve bahtiyar yaşıyorlar Zeki Müren gibi aynı...
Ne güzel... Allah arttırsın keyiflerinizi... 

Allah arttırsın keyiflerinizi ama bugün orada birkaç kişiye söyledim...
Ne söyledim?
Bak yazıyorum dikkatle okuyun yazdığımı; davranışın içinde terbiye vardır, davranışınızda bir eksiklik varsa terbiyenizde de bir eksiklik vardır. Ne var ya? Kürsüden Cumhuriyet Halk Partisi Yöneticileri, Başkan Yardımcıları, Ahmet, Mehmet, Mustafa, İbrahim, İsmail, Ayhan, Orhan, Kemal var diyeceksiniz. Bakın hepsi Müslüman ismi... Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorsunuz ha... Durun bakalım; kabuklu diye anlamıyor millet şimdi ama kabuk kırılınca, sümük bulaşınca anlaşılacak bu iş... Şimdi alayınız ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) takılıyorsunuz, 'gerçek ötesi' yani... Birde konuşmaları var; aman Allah 'ım, kendinizi tek şarkılık bir CD dinliyor gibi hissediyorsunuz. Bitiyor, başa sarıyor, bitiyor, başa sarıyor sanki ama öyle değil tabii ki... Her çıkan iktidar mensubu aynı sözlerle rap yapıyor "Bizde mal çakılı, biz süperiz, harikayız, avcı olan harika, biz o değiliz. Sözde o akıllı, biz deliyiz, harikayız, avcı olan harika, biz o değiliz" gibi... Rap işte, adamlar da Rapçi...

"Balık baştan kokarmış" değil mi ?
Haklısınız, sizde haklısınız...
En tepedeki, yok en tepe değil, kaç tepe idi o ya! Dur bakayım; "İstanbul yedi tepe", İstanbul 'da belediye başkanlığı yapmıştı, Ankara 'da Başbakan, sonra, sonrasında Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı, hah tamam Beştepe ya, Beştepe... Beştepe 'deki 'gerçek ötesi' takılınca ister istemez ona göbekten bağlı ekip de el mecbur 'gerçek ötesi' takılmaya tabii ki... Neydi o ya? ‘Postfaktisch’ (postfaktiş)... Severiz biz ecnebi kelimeleri, ecnebileri de severiz de parası olanları severiz, parası olanın dilini, dinini, rengini, cibilliyetini, milliyetini önemsemeyiz... Biz derken size diyorum arkadaşlar; biz CHP 'liler fakirleştik, artık para sizde, güç sizde... Siz birleşerek Voltran 'ı oluşturuyorsunuz artık ve hatta artık oy kullanırken oy kulübelerine üç kişi birden giriyorsunuz... 'Nasıl sığıyorsunuz o kulübelere, içeride ne yapıyorsunuz' diyeceğim ama cevabı vermiştim zaten... A... Önden cevapları almaya da alışkınsınız siz, değil mi? Üç kişi oy kulübesine birleşmek için, Voltran 'ı oluşturmak için giriyorsunuz tabii ki...

Hadi bakalım; HAYIR'LI olsun, birleşmeniz, Voltran 'ı oluşturmanız...
Hayırlı olsun ‘Postfaktisch’ (postfaktiş) yani 'gerçek ötesi' yaklaşım ve anlatımlarınız...

Hepiniz çok güzel konuşuyorsunuz ya, vallahi bak... Sanki hepinizin ruhuna birer küçük Tayyip Erdoğan girmiş gibi... Lakin 'Gerçek ötesi' konuşmalarınız, 'gerçek ötesi' davranışlarınız hepimizin başına çorap örecek beyler...

Bırakın şu ‘POSTFAKTİSCH’ (postfaktiş) ağızlarını, terk edin 'GERÇEK ÖTESİ' davranışlarınızı... Bırakın ki; 'HAYIR'LI olsun, 'HAYIR'LI... Benim için demedi demeyin ne olur, eninde sonunda göreceksiniz bak, bu işte var bir 'HAYIR'...
'HAYIR', 'HAYIR', 'HAYIR'...
        

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.