Önsöz...
     Mustafa kargaları kovalayan bir köylü çocuğuydu.
     Büyüdü...
     Büyüdü büyümesine ama kargaları kovalamaktan vazgeçmedi.
     Öldü... Evet ! Öldü ölmesine ama yine de vazgeçmedi...
     Çocukluğunda tarlalarına ekmiş oldukları buğdaylara dadanan, yani onları yakın gelecekte ekmeklerinden edecek olan kargaları kovalarken, büyüdüğünde memleketinin başına üşüşmüş, uzak gelecekte milletini geleceğinden edecek olan Leş Kargaları emperyalist ülkeleri ve onların işbirlikçilerini, yardakçılarını, şakşakçılarını velhasılı alayını kovaladı. Öldüğünde görevini ve Cumhuriyeti gençlere devretti; gençler de kargaları kovalamaya hala devam ediyorlar. Ne mutlu...

     Mustafa, fakir bir Türk Ailesi 'nin sıradan bir evladı idi. Doğum yeri o günkü Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde bulunan batı topraklarında; bugünkü Yunanistan 'da, Selanik idi. Doğduğunda annesini, babasını, doğum yerini, doğum tarihini, saatini seçebilme şansı yoktu. Dinini, dilini, örfünü, töresini, kültürünü seçebilme şansı da yoktu.

     Bunu da arada mutlaka yazmam gerekiyor diye düşünüyorum. Şansını kullanarak yaptığı seçimler için de liderlik özelliğinin ve zekasının gelişmesini, bunlara bağlı olarak ileri görüşlülüğünü ve kültür birikimini şüphesiz yaşamı boyunca 3997 adet kitap okumasına borçludur. Yazmasam olmazdı...


     Neyse...
     Evladının askeri okula yazılması hevesi; bir çok Türk annesinin hülyasıdır, hayallerini, rüyalarını süsler. Bir çok Türk annesi; "babası ve kocası ile yaşayamadığı", onlarda eksik olanı veya onlardan eksik kalanı erkek çocuklarında görmek ve yaşamak ister belki de... Kim bilir?

     Mustafa 'nın annesinin de hayali idi; Mustafa 'nın büyüyüp, yetişip, askeri okula yazılması... Ve nitekim de bu kurgu üzerinden başlayıp gelişmişdi Mustafa 'nın ve bütün çevresinin hayatı... Ve hatta bütün bir milletin hayatı...

     Mustafa 'nın kemale ereceğini bilen öğretmeni yüzyılın "İnsan-ı Kamil" ine verdiği nişan ile onu Mustafa Kemal yapmıştı.
     Yaşadığı yıllar itibariyle milleti ile birlikte kazandığı savaşlar bir tarafa; Cumhuriyet 'in ilanı, din ve devlet işlerinin birbirlerinden ayrılması, harf devrimi, ekonomik devrimler, kalkınma planları, devlet eliyle kurmuş olduğu iktisadi işletmelerle ülkenin bugünkü ekonomik, sosyal ve siyasal hayatının gelişmesinin önünün açılması, kim ne derse desin inanılmaz, muhteşem...

     Mustafa Kemal 'in bağımsızlık, onur, erdem gibi vasıflara elele ulaşmış olduğu millet de ona Atatürk soyadını vererek onu Mustafa Kemal Atatürk yapmıştı.

     Son söz...
     Bugün rövanş alma gibi bir gaflete düşmüş olanlar; yaşananlar karşısında aynada siluetini görmüş şeytan gibi korku ve panik halindedirler. Yönetilemez bir ülkeye doğru; freni patlamış bir kamyon gibi bayır aşağı hızla ve kontrolsüz bir şekilde gidiyoruz.

     "Allah sonumuzu hayreylesin" telkinleri bizi bu bayır aşağı yola koymuş, freni patlayacak kamyona bindirmiştir.
     "Allahın ipine sarılın" diyenler; maalesef bizleri cehennem zebanilerinin kucağına itmişlerdir, oturtmuşlardır.
     "Minareler süngü, kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker," şiirini okuyarak camileri insanların donandığı yerler yapmak isteyenler; riyakarların, üç kağıtçıların vatandaşın malını, mülkünü donuna kadar aldığı yerler durumuna düşürmüşlerdir.

     Allah ve millet affetsin ama tabii ki asıl olan milletin değil de Allah 'ın affıdır ki orada da filmin sonu "Allah 'ın dediği olur" şeklinde bitecektir. Bu son, filmi seçenler için tabii ki...

     Fani Mustafa Kemal Atatürk bizlere "Sözlerim ileri ki zamanlarda bilime ters düşerse bilimi seçin" demiştir.
     Bizler de bilimi seçeceğiz tabii ki... Çünkü; aklın yolu birdir, Hak 'kın yolu da birdir. "Aklı selimin galibiyeti muhakkaktır"  dilerim...

     Dilerim öyle olur. Şimdi gelelim asıl meseleye...
     Bana bu önsözü de son sözü de yazdıran Mustafa Kemal Atatürk 'e ben hayran olmayayım da kim hayran olsun ki?
     Yüksek müsaadenizle... Attila İlhan ile bitirebilir miyim?
     "Dağ başını efkâr almış gümüş dere durmaz ağlar, gözyaşından kana kesmiş gözlerim, ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar,  ağlar ağlar cihan ağlar. Mızıkalar iniler ırlam ırlam, dövülür altmış üç ilimiz altmış üç yetim, yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer, her geçen seni bizden parça parça götürür, Mustafa’m Mustafa Kemal’im."

     Aziz hatırasına saygılarımla...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ahmet Kaptan 8 yıl önce

Sağol yazar bey, Onu düşünmeye ve anlamaya ihtiyacımız çoktur şu günlerde. Hatırlattınız sağol, emeğine ve kalemine güç kuvvet dilerim..

Avatar
Nazife Şahiner 8 yıl önce

Teşekkürler. İçime ferahlık geldi..

Avatar
Hasiye Ceylan 8 yıl önce

Beynine, diline, kalemine sağlık