Bursa Arena E'Gazete
2025-06-19 00:57:45

Büyük Ortadoğu Projesi

Prof. Dr. ESERGÜL BALCI

19 Haziran 2025, 00:57

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adım adım ilerliyor. İnsanlar ölüyor, ülkeler dağılmasa bile dağılma noktasına geliyor. Silah tüccarları kazanıyor. Yeni silahlar deneniyor. Olan masumlara oluyor. Şimdi sıra İran’da.

Geçen yıl İran’a gitmekle ne kadar yerinde bir karar verdiğimi şu an daha iyi anlıyorum. Plan belli idi. Nitekim geçen yılki İran- İsrail kapışması sonrasında gidişim, çevremin ‘savaşın ortasına nereye gidiyorsun’ şeklindeki eleştirilerine neden olmuştu.

İran dışarıdan görüldüğü ve anlatıldığı gibi değil. Binlerce yıllık kadim bir kültür-gelenek üzerinde yaşamak farklı bir durum. Kültürü her yerde fark ediyorsunuz. Dünya çapında bizden daha iyi üniversiteleri var. Kapalılık iki şekilde ama kadınlar bizdeki gibi rahibe usulü kapanmıyor. Kara çarşaf ile veya başın yarısı kapalı, yarısı açık. Büyük meydanlar, şehir planlaması, ağaçlandırma, şehirdeki nehir kenarında piknik alanları harika.

Isfahan’daki meydan ve havuz Dünya’da ikinci büyüklükte imiş.

Mehsa Amini’nin ölümünden sonra molla rejiminin adeta diken üstünde olduğu hissediliyordu. Dini yasalar uygulanıyor ama insanlar kültürlü, eğitimli, yabancı dil biliyorlar ve okuyorlar. Ancak kadınların eğitim alıp çalışmaları, eşinin ya da babasının iznine bağlı. Boşanma da aynı şekilde.

Saraylar, müzeler, camiler muhteşemdi. Nüfusun üçte biri Türk olan İran’da, halk Türkleri seviyordu.

İsrail stratejik yerleri vuruyor gibi görünse de Persepolis gibi tarihi yerler zarar görecek veya gördü. Benzer olayları Irak’ta yaşadık. Askerler müzeleri yağmalamış ellerinde tarihi eserlerle dolaşıyorlardı. Burada işgale gidilmese bile bombalarla kültürel değerler yok edilebilir, savaşın sonucu olarak. Suriye’de Dünya mirası listesindeki Palmira antik kenti yok edilmedi mi?

Orada görüştüğüm insanlar rejimin gitmesini istiyordu, fakat geri dönmek isteyen Şah Pehlevi’nin oğlunun İran’a dönmesine sıcak bakmıyorlardı. Demokratik bir ülke istiyorlardı artık. Pehlevi’nin torununun bir İsrailli ile evlenmesi, İsrail saldırısının arka planında neler var sorusunu akla getiriyor. Nitekim oğul Pehlevi İran’a dönmek istediğini ve demokrasi getireceğini açıkladı.

İran’da Çin, Kore, Japon, Fransız arabaları vardı. Humeyni Fransa’dan geldiği için Fransa İran’a ambargo uygulamıyormuş. Diğer ülkelerin markaları ambargo nedeniyle yoktu. Ama Amerikan mallarının olması şaşırtıcı idi. Bunu sorduğumda İranlılar, Mollalar ABD ile el altından görüşüyor ve iş birliği yapıyorlar demişti. Hatta bu nedenle ABD bize saldırmaz diye düşünüyorlardı. Nitekim ABD İsrail’i acele etmemesi konusunda uyardı. Ancak şimdi işler değişiyor. ABD’nin ardından daha önce çekimser kalan Fransa bile İngiltere ve Almanya ile birlikte İsrail’e desteğe yöneldi.

BOP hedefine yaklaşıyor.

Sıra kimde acaba diye soramıyorum. Umarım bitmiştir. Daha önce söylenenlere bakılırsa pek öyle görünmüyor. Atatürk “savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” deyip ardından “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diye eklemiştir. BOP sürecinde hangi ulusun hayatı tehlikede idi acaba? Yoksa güçlü emperyalist devletlerin doyumsuz hırsları mı var?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.