4 Haziran pazar günü Liselere Geçiş Sınavları (LGS) yapılacak.. Sosyal ve psikolojik tedirginlik, kaygı, stres, endişe, hayallerin yıkılması gibi ...vs sebebiyle bu sınavın sağlıklı, anlamına ve amacına uygun gerçekleştirilmiş olacağını düşünmüyorum.

Her şeyin sınavdan ibaret olmadığını, sağlıklarının daha önemli olduğunu,, mutlu ve başarılı olunacak hayatın sınav ile mümkün olamayacağını öncelikle ve özellikle belirtmek istiyorum. Neden mi...?

Yaklaşık 30 yılı müdürlük olmak üzere 40 yıllık tecrübeli bir eğitimciyim. Uzun yıllardır da gazetelerde EĞİTİM konusunu yazıyorum. Anlamının ve amacının ne olduğu bilinmeyen, bir türlü düzelmeyen, oturmayan eğitim sistemimizden memnun olanına rastlamadım. Görevli olduğum kurullarda ve komisyonlarda, bakanlığımıza gönderdiğim raporlarda eğitimin sorunlarını ve sıkıntılarını hep dile getirdim. Bakanlığımızın eğitimcilerden "Bir milyon proje" istekleri doğrultusunda, bakanlığımıza, 2018 yılının ekim ayında e-devletten 6 proje gönderdim. Takip ettim, sordum ve hala "Alındı, değerlendiriliyor" denildiğini gördüm. Bu projelerle ilgili henüz bir açıklama da yapılmadığını belirtmiş olayım. Bu projelerimi ve eğitimle ilgili önemli konulardaki görüşlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum.

Eğitimimizi sıkıntılı durumundan kurtarmak için yeni fikirlere ve mükemmel projelere ihtiyacımız vardır. Amacına ulaşacak ve sonuç alınacak fikir ve projelerin zaman kaybetmeden hayata geçirilmesi gerekmektedir. Belirsizlikler giderilmeli, dağınıklıklar toplanmalıdır. "Eğitimde reform" anlayışıyla "köklü" ve "kalıcı" yeniliklerle yeniden yapılanma gerçekleştirilmelidir.

Bu düşünceden hareketle, -belki duyarlar diye- "Sınavsız Eğitim Sistemi" projemden söz ederek eğitime katkıda bulunmuş olayım.

Öncelikle şunu söylemeliyim ki, eğitimdeki bütün yenilikler, değişim ve dönüşüm ile ilgili uygulamalar ekonomik imkanlarla yakından ilgilidir. "Eğitim meselelerimizi halletmezsek hiç bir işimizi halledememiş oluruz" diyerek eğitim bütçesinin, mutlaka 2 katına çıkarılması gerekmektedir. Diğer bütçelerin azaltılması, tasarruf , israfın önlenmesi ve gönüllülük esasına dayalı kampanyalarla bu sorunun üstesinden gelineceğine inanıyorum.

Dünyanın en iyi eğitim sistemi olarak kabul edilen Finlandiya’da sınav yapılmamaktadır, ödev ve kitap yoktur. Bizde de olmamalıdır.

Bizdeki anlayışla sınav demek; "kaos, kaygı, korku, stres, endişe, heyecan, kopya, test, dershane...vs" demektir. Bu sistemle sınavlardan istenilen sonuç alınamamaktadır. TEOG ve değişik isimlerle bu türden pek çok sınav bu sebeplerden kalkmış olmasına rağmen, yerine uygulanan LGS, daha sıkıntılı olmuştur. Sınavlar, öğrencinin psikolojisini bozmaktadır ve sosyal hayatını bitirmektedir.

Okullardaki ders sınavlarının yeni düzenlemeler dahilinde (Finlandiya’daki gibi sınav sonucunu öğrenci bilmemeli, öğretmen bilgi kontrolü için yapmış olmalı) yapılmasının dışında, Bakanlığımızın yaptığı merkezi "seçme" ve "yerleştirme" sınavları kaldırılmalıdır. Okulların ve eğitimin-öğretimin önemi öne çıkarılarak öğrencinin okuldaki başarısı esas alınmalıdır. Proje, performans, okuma, yazma, konuşma, araştırma, inceleme, hayal gücünü kullanma, gözlem, deney, yetenek, beceri, drama, sunum, derse katılım, sosyal etkinlik, davranış, disiplin gibi "eğitim olguları" ile değerlendirmek gerekir. Bu unsurlar sınav notundan çok daha etkili olacaktır

İlkokullarda ikamete göre kayıt yapılmaktadır. Sınavların kaldırılması için, ilkokuldan sonra ikamete göre gidilecek ortaokul ve lise belirlenmiş olmalıdır. Yaş grubu dikkate alınarak ortaokulların ve liselerin ORTAÖĞRETİM OKULLARI adı altında birleştirilmesi de uygun olacaktır. (Daha önceleri böyle idi). Bu düzenlemelerin gerçekleşmesi durumunda Merkezi Sınavlara gerek duyulmadan "LİSELERE GEÇİŞ" mümkün olacaktır. Farklı anlayışlarla yürürlüğe giren 4+4+4 eğitim uygulaması yanlıştır. Altyapısı hazır olmadan geçilmiştir.

Liselere geçişlerle ilgili olarak bir diğer önemli husus da, çok yüksek diploma puanı olan (mesela, 100’den aşağıya doğru sıralama ile yüksek puanı olan) öğrencilerin istedikleri okullara gitmeleri, emek ve gayretlerinin karşılığı olarak elbette ki en tabii haklarıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz. Bu öğrencilerin okuldaki her sınıfa ait toplam başarı puanı ortalaması ile ilgili durumları Şube Öğretmenler Kurulunda görüşülmeli, bu öğrencilerin gitmek istedikleri 5 veya 10 okul ile ilgili tercihleri, okulların haziranda eğitim- öğretimi bitirdikleri haftadan sonraki hafta içerisinde alınmalı, 1 Temmuz’a kadar da, Öğretmenler Kurulunda kesinleştirilmelidir. İl veya İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin kuracağı kurullar ve komisyonlar ile sınavsız yerleştirilmeleri sağlanmış olmalıdır (Daha önceleri, benim de görevli olduğum komisyonlarında nakiller böyle yapılıyordu). Diğer öğrenciler, "en iyi okul, eve en yakın okuldur" anlayışından hareketle ikametlerine göre yerleştirilmelidir.

KISACASI; 6. sınıflar ORTAK (aynı) olmak üzere, 7. ve 8. sınıflar için "bilgi" ve "beceri" puanlarına göre yönlendirmeyle seviye sınıfları oluşturulmalı, her SINIF bir Anadolu Lisesi şeklinde düşünülerek her okulda sınıf sayısı kadar (7-A, B, C...gibi) Anadolu Lisesi olacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Böylece, hak eden öğrenciler ödüllendirilmiş ve öğrenciler çalışmaya teşvik edilmiş olunacaktır. Disipline edilmiş rekabet ortamında eğitime ilgi, daha iyi olma gayreti, okulun ve okumanın önemi öne çıkarılarak eğitimde başarı gerçekleştirilmiş olunacaktır.

Burada, yüksek diploma puanı ile mezun olan öğrencilerin sayıları doğrultusunda, bu öğrencileri alacak okulların kontenjanları tespit edilmelidir. Bu, yüzdelik orana göre tercihler doğrultusunda yerleştirmeler söz konusu olacağı için eğitim bölgelerinin ve yerleşim yerlerine göre okul tespitlerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Böylece, İSTATİSTİKİ VERİLER doğrultusunda isabetli bir PLANLAMA ile sınavsız eğitim sistemi gerçekleştirilmiş olunacaktır. (Burada karşımıza 2 sorun çıkacaktır. Notların şişirilmesi durumundan Şube öğretmenler Kurulu öğretmenleri sorumlu olmalıdır. İkamet değişikliği olayına çözüm bulmak için de yasal yaptırımlar uygulanmalıdır)

SÖZÜN ÖZÜ: Sınavlar, ideal eğitim için çözüm değildir. Her öğrencinin başarılı olacağı mutlaka bir yönü vardır. Öğrencilerimizin bilgilerine ve becerilerine göre başarılı olacakları ilgi alanlarına göre yetiştirilecekleri bir eğitim sistemi olmalıdır. "Bana göre, benim için eğitim" anlayışı ve yaklaşımı ile hayallerini gerçekleştirmelerine imkân ve fırsat verilmelidir. Memleketimizin her türlü meslek grubu için personele, elemana ihtiyacı vardır. Öğrencileri, ilgi alanına ve bilgi durumuna göre, mutlu olacakları bir HAYATA ve severek, isteyerek yapacakları bir MESLEĞE seçeneklerle yönlendirmek ve ilgili bölüme yerleştirmek gerekir. "Balığa uçmayı, kuşa yüzmeyi" öğretmenin bir anlamı yoktur Hayat, 4 şıktan doğru olanı bulmaktan ibaret değildir.

Eğitim perişan haldedir, yerlerde sürünmektedir, durumu hiç iyi değildir. Elinden tutup ayağa kaldırılması ancak siyasilerin uzanamayacağı yerde bulunması ile mümkün olacaktır.

Ne diyeyim bilemiyorum, LGS’ye çare ve çözüm diyorum, çocuklarımıza başarılar diliyorum...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.